43

848 28 22
                                    

Eylül suratını buruşturdu. Sanki ağlayacaktı...

Serkan : şişşt... sakın ağlama Eylül. Hem ben bunu hakettim... kardeşimin emanetine ihanet ettim.

Eylül: ben de senin üzülmeni istemiyorum ama... sen benim hep yanımda oldun ve ben... ben senin mutlu olmanı istiyorum Serkan. Ama seni üzüyorum...

Serkan: asla... sen mutlu ol, Masal iyi olsun, mutlu olsun, bu bana yeter

Eylül: ama böyle olmaz...

Serkan: olur, tabii ki olur... ve sana söz veriyorum, hiçbir şey değişmeyecek....

Eylül : hayır Serkan, değişmeli... sanırım birbirimizden uzak durmamız daha iyi. Senden asla nefret etmem ama bundan sonra görüşmememiz sanırım daha iyi olacak... hem gözden uzak olan, gönülden de ırak olur derler.

Ciğerlerimdeki havanın birden boşaldığını hissettim. Bir daha görememek mi? Cezalardan ceza beğen derken bunu kastetmemiştim... kalbimi söküp fırlat dememiştim... görmeden, konuşmadan... nasıl olurdu ki? Yapamazdım... olmaz...

Serkan: buna gerek yok Eylül...

Eylül: var... benim yüzümden acı çekmene göz yumamam Serkan. Böylesi en iyisi olacak.

Serkan: yani bundan sonra hiç... hiç mi görüşmeyiz?

Eylül: evet, hiç...

Serkan : yapma Eylül...

Eylül: ben en kısa zamanda Masal'la da konuşurum... evet belki bir iki gün ağlar ama üçüncü gün unutur, çocuk ne de olsa... babasını unuttuğu gibi seni de unutacaktır... birkaç ay sonra seni sormaz bile

Serkan: buna gerek olduğunu sanmıyorum...

Eylül: kendine iyi bak Serkan.. her şey için tekrardan çok ama çok üzgünüm...

Ve beni dizlerimin üzerine çöktürecek bir çabuklukla odamı terketti. Odamdan da hayatımdan da çıkmıştı böylelikle... hem de bir daha hiç dönmeyecek şekilde...

Bunu söylediğimde onu kaybedeceğimi biliyordum. Ama bana kızıp, sinirlenmesini, nefret ettiğini söyleyerek gitmesini bekliyordum, bu şekilde değil... bu berbattı...

Eylül
Öğrendiğim şeylerin şokuyla hala sarsılmış bir haldeydim. Yine de en doğrusunun böyle olduğundan şüphem yoktu. Yakınımdayken bana uzak olman en büyük ceza demişti, ben de onun acısını hafifletecek her şeyi yapmaya hazırdım çünkü zaten buna ben sebep olmuştum.

Kendimi berbat hissederek odadan çıktım. Ailemin bir başka üyesini, olsaydı belki abimi kaybetmiş gibi hissediyordum. Tam Masal'ın yanına gidecektim ki Serkan'ın odasından gürültülerin geldiğini duydum. İçeri girmek istesem de kendime engel oldum ve bana sorular sorup duran kızımın elinden tutarak Serkan'ın bürosundan ayrıldım...

Masal : anne... beni neden Serkan amcamla bırakmadın?

Eylül: artık Serkan amca yok Masal. Artık onu görmeyeceksin

Masal ağlamaya başladı... her istediğini elde edemezdi. Babası da yoktu, Serkan da olmayacaktı... bundan sonra Güneyle idare edecekti.

Masal : ama ben resim yapmıştım... resmi verecektim ona...

Eylül: ofiste bıraktın ya. O alır resmini...

Masal ağlayarak elimi tuttu ve kafeye doğru yürüdük...

Eylül: geç kaldım Cemre, kusura bakma

Cemre : ne kusuru... dinlen biraz. İyi oldu... zaten normalde hiç dışarı çıkmıyorsun ki

Eylül: bir daha da çıkmaya niyetim yok zaten

Cemre : Eylül, canım arkadaşım. Bir şey söylemek istiyorum ama ne olur kızma bana

Eylül: söyle bakalım...

Cemre : Geçenlerde Tuna ile konuştum. Bir arkadaşı varmış, ismi Taner.

Eylül: ee?

Cemre : ee'si, Taner de karısını yeni kaybetmiş. Biz de Tuna ile düşündük ki, yani siz de tanışabilirsiniz...

Eylül: Cemre.. lütfen, yapma. Kimseyle birlikte olacak değilim...

Cemre: yapma Eylül. Ömrünün sonuna kadar yalnız yaşayacak değilsin sonuçta...

Eylül: yoo, tam da öyle olucak... hem yalnız da değilim ki, kızım var...

Cemre: onu kastetmediğimi biliyorsun. Hem ben de tanıştım Taner ile, Tuna da söyledi çok iyi adamdır diye, ben de gördüm benim de gözüm tuttu.

Eylül: Cemre ne olur ısrar etme. Kimseyle olmak istemiyorum, kimseye ihtiyacım yok benim.

Cemre: ama hiç şans tanımıyorsun ki... belki tanısan gerçekten seveceksin. Zaten onun da istediği aşk falan değil, acınız ortak ve birbirinize destek olursunuz. Lütfen, bir şans tanıyın birbirinize. Taner zaten eğer o isterse tanımak isterim demiş. Ne olur bir kez konuşsanız?

Eylül : bilmiyorum Cemre...

Cemre: gelin, bir kez kahve falan için, tanışın. Beğenmezsen ya da gözün falan tutmazsa bir daha görüşmezsin. Belki de sana çok iyi bir arkadaş olur...

Eylül: iyi tamam... ama ikinci görüşme için zorlamak yok. Anlaştık mı?

Cemre: tamam! Tamam söz!

Cemre kocaman sırıttı bana... bakalım ne işe bulaşmıştım...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin