83

678 29 10
                                    

Serkan
Eve geldiğimizde Masal hiç vakit kaybetmeden merakla yeni odasına doğru koştu. Biz de peşinden gittik ve onun bütün heyecanına şahit olduk. Öyle mutlu olmuştu ki, odasına hayran hayran bakıp ordan oraya koşturuyordu. Resmen mest olmuştu. Ben de memnun bir şekilde gülümsedim, bana hiçbir zaman babası gözüyle bakmayacak olan kızımın iyice gözüne girmiştim.

Eylül ise mutfağa girmiş benim için yaptığı yemekleri hazırlıyordu... ne kadar çok şey hazırlamıştı! Hepsini benim için mi yapmıştı?

Eylül: en çok hangi yemeği sevdiğini bilmiyorum, o yüzden birçok şey yapıp en sevdiğini bulmak istedim. İçinde sevmediğin varsa ya da tadı hoşuna gitmeyen bir yemek olursa da sırf beni üzmemek için lütfen bana yalan söyleme, kötü olmuşsa kötü de. Ben hiç alınmam...

Böyle bir ihtimal olduğunu sanmıyordum. Eskiden resmen Ali beni yemeğe çağırsın diye beklerdim, çünkü evinde her zaman en güzel yemeklerden hazırlanmış olurdu. Midem sade ve sadece Eylül'ün yaptığı yemeklerle bayram ederdi... ama garip olmaması adına bunu ona söylemedim, çünkü hakkımda kötü düşünmesini istemem. Oysa o zamanlar böyle bir şey aklımın ucundan bile geçmiyordu, yine de böyle bir ihtimali düşünmesini istemediğim için sustum...

Serkan: bu kadar yemeğin hepsini yiyebileceğimi sanmıyorum Eylül... çok uğraşmışsın, keşke zahmet etmeseydin...

Eylül: Serkan, senin için yemek yapmak istiyorum... sen bekar halinle hiç ev yemeği yiyemiyorsundur, yanılıyor muyum?

Serkan: hem de hiç. Mutfakta da çok kötüyüm. Hep dışarıda yerim normalde... sadece annem buraya geldiğinde bir şeyler yapar, o kadar...

Eylül: bundan sonra buna gerek kalmayacak. Çünkü bu evde hep yemek olacak...

Bundan emindim işte...

Önüme koyduğu yemeklerden biraz biraz tabağıma doldurdum. Sofrada sevmediğim hiçbir şey yoktu ki, üstelik hepsi çok güzel görünüyordu... ve tadları gerçekten müthişti! Bunu asla inkar edemezdim.

Serkan: ben bu gidişle kilo alacağım Eylül... hepsi öyle güzel ki!

Eylül: gerçekten mi?

Serkan: çok ciddiyim. Bayıldım... özellikle şu börek yok mu, efsane olmuş!

Eylül memnun olmuşçasına bana kocaman gülümsedi. Kendiyle gurur duymalıydı da zaten...

Eylül: artık dinleneceksin değil mi Serkan?

Ağrım vardı ama gözardı edilebilecek ölçüdeydi, özellikle de o benim yanımdayken...

Eylül'ün beni kıskandığını görmek için bu acının kat ve kat fazlasına memnuniyetle katlanırdım. Beni çok keyiflendirmiş, tüm günümü güzelleştirmişti... kim tahmin ederdi ki Eylül'ün beni kıskanacağını? Hem de hiç bir zaman aşık olmadığımı söylediğim, nişanı bozduğum kadın Mine'den...

Serkan: evet... biliyorsun, zaten sana bir söz verdim.

Eylül : tamam... sonunda içim rahat edecek. Lütfen yemeği yedikten sonra biraz uzan... eminim bütün gün fazlasıyla yoruldun. Çok fazla ayakta kaldın. En azından beni rahatlatmak için bile olsa dinlen, olur mu?

Serkan: ah Eylül... ben gerçekten iyiyim. Ama sayende daha da iyi olucam.

Eylül: biliyorum ama böyle ayakta olman, içimi rahatlatmıyor işte... dinlen. En azından rapor süresi bitene kadar... lütfen...

Çocukluğuma dönmüştüm. Ben hastayım, ateşler içinde yanıyorum ama arkadaşlarımla dışarı çıkmak istiyorum. Annem yatıp dinlenmemi söylüyor ama ben sürekli yatakta yatmaktan sıkılıyorum. Yine de annemi dinlemek zorunda kalıyorum ve evde dinleniyorum...

Serkan: tamam... yorulduğumu inkar edemem Eylül. İyiyim ama yorgunum. Dinleneceğim zaten, merak etme, olur mu? Hem sen beni düşünme, sadece kızını düşün...

Eylül elini yanağıma bırakıp gözlerimin içine baktı...

Eylül: seni nasıl düşünmem Serkan? Ben ikinizi de düşünüyorum, tamam mı?

Serkan: tamam...

Eylül'ün yanağımdaki elini tuttum ve kafamı eline doğru çevirerek hafifçe öptüm. Elini geri çekmedi ve bu beni havalara uçurdu...

Çatlayana kadar yemek yedikten sonra Eylül'ü rahatlatmak ve gerçekten ağrım arttığı için salona geçip koltuğa uzandım... sanırım dikişlerimden biri açılmıştı, keskin bir acı hissediyorum. Ama bunu Eylül'e söylemeye niyetim yok tabii ki... benimle böylesine ilgilenmesi, benim için endişelenmesi çok güzel olsa da üzülmesini asla istemiyorum...

O da mutfakta sanırım yemekleri kaldırırken ben de televizyonda rastgele kanallarda dolaştım. Sonra da o da salona gelip benim uzandığımı görünce gülümsedi ve tekli koltuğa otudu. Neden oraya oturmuştu ki şimdi? Yanıma gelseydi keşke...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin