Serkan
Uykumu kısa bir çığlık ve daha kısık gelen sesler böldü ama bu ses beni endişelendirmişti. Ses Eylül'den mi geliyordu? Hiç düşünmeden, yataktan dikişlerimin bana izin verdiği kadar bir hızla yataktan kalktım ve kapıyı bile vurmayı düşünmeden odaya daldım. Eylül yatakta resmen kıvranıyordu. Yanına gidip onu omuzlarından sarsarak uyandırmaya çalıştım. Hala Masal diyerek sayıklıyordu. Endişeliydi, kabus gördüğü çok açıktı... ama bu haline ilk defa şahit oluyordum.Birden gözlerini açtı ve yine Masal'ın ismini haykırarak uyandı...
Serkan: şişşt, geçti... kabustu, geçti...
Eylül: Masal... Masal, kızım...
Serkan: Masal iyi Eylül... iyi, içeride uyuyor. Hepsi kabustu, geçti... korkma...
Gözleri yaşlarla doluydu, etrafa bakıp duruyordu, sanki uyandığını kavrayamamıştı hala...
Eylül: ah... kabus. Yine...
Serkan: anlatmak ister misin?
Hemen anlatmadan önce biraz düşündü...
Eylül: korkunçtu Serkan... çok korkunç... Masal, boğuluyordu. Öldü...
Birden onu kendime çekerek sarıldım ve tüm kabuslarını silebilmek için içimden sessizce dualar ettim...
Eylül: kabustu... Masal iyi...iyi değil mi?
Serkan: geçti canım... evet, Masal iyi... içeride uyuyor
Eylül: ama çok fenaydı. Bu seferki çok gerçekçiydi...
Serkan : tam olarak ne gördüğünü anlatmak ister misin? Belki rahatlarsın...
Eylül: şey... ben... Masal ile kreşe gidiyorduk, ama araba kaza yapıyordu ve biz de uçurumdan denize...
Kabusu bu muydu? Ali'nin ölüm şekliyle birebir... kahretsin, bunun suçlusu bendim!
Serkan: özür dilerim Eylül, özür dilerim. Çok özür dilerim... beni affetmen için ne yapabilirim?
Birden kollarımın arasından çıkıp bana baktı. Ağlıyordu ama şaşkındı... Ellerimi iki yanağına bırakarak baş parmaklarımla gözyaşlarını sildim... onu böyle görmeye dayanamıyordum...
Eylül: sen ne yaptın ki?
Serkan: seni oraya götürmemeliydim. Seni Ali'nin... yani oraya hiç gitmemeliydik. Çok ısrar ettin, orayı görmek istedin biliyorum ama yapmamalıydım. Benim hatam. Kabuslarını tetikleyeceğini önceden tahmin etmeliydim. Çok özür dilerim Eylül...
Eylül: bunu senden isteyen bendim Serkan. Sen olmasan ben yine bir şekilde bulur giderdim. Orayı bilen tek kişi sen değilsin. Sadece... normalde kabus görürken bunun gerçek olduğunu biliyor olurum, kendimi bunun sadece bir rüya olduğuna ikna etmeye çalışırım, uyandığımda gerçekliğe döneceğimi biliyor olurum. Ama bu seferki farklıydı... çok gerçekçiydi. Boğulduğumu hissettim Serkan... bu boğazımın tuzlu sudan yandığını hissettim. Suyun altında daha fazla nefesimi tutamadığımı hissettim. Ve en kötüsü de bir anlığına bile olsa kızımı kaybettiğimi sandım.
Serkan: geçti... bu kabuslarının sona ermesi için ne yapabilirim Eylül? Ne gerekiyorsa yaparım, yeter ki bana ne yapmam gerektiğini söyle. Ben seni böyle görmeye dayanamıyorum.
Eylül: yoo, sen hiçbir şey yapamazsın ki Serkan... ilaç bile aldım bunun için ama gördüğün gibi hiç iyi gelmiyor. İlaç alsam da bıraksam da kabuslar sürüyor.
Serkan: kahretsin! Ah Eylül...
Ona yeniden sarıldım. Bu sefer o da bana sarıldı ama hala tir tir titriyordu. Öyle korkmuştu ki bunu en ufak damlasına kadar hissedebiliyordum.
Eylül: uyandırdığım için kusura bakma... hayatına girdiğimden beri bir gece olsun doğru düzgün uyuyamadın
Serkan: saçmalama Eylül, tek derdim uyku mu sanıyorsun sen?
Eylül: kendim uyuyamadığım gibi seni de uyandırıp duruyorum. Çok özür dilerim.
Serkan : özür dilemeyi bırakır mısın? Yeniden uyumayı dene.
Eylül: yoo, asla. Uyursam aynı kabusu görebilirim, buna hiç niyetim yok. Aynı kabusu görmeyi asla göze alamam.
Serkan: sanmıyorum. Ve asıl uykusuz kalırsan böyle kabusları daha sık görürsün. Biraz dene, hem ben burdayım, sıkıntı çektiğini görürsem seni hemen uyandırırım...
Eylül : burada mı oturacaksın?
Kafamı salladım... o da hafifçe güldü. Bir anlığına bile olsa onu güldürebildiğime sevindim.
Eylül : bu kadarını da yapmana gerek yok, tamam ben tek başıma uyuyabilirim, bebek değilim. Masal bile tek başına uyuyor...
Ben de güldüm...
Serkan: sen bilirsin. Ama lütfen biraz uyumaya çalış...
Alnından öpüp odadan çıktım. Tekrardan kabus görmemesini umuyordum...
Onu öyle gördükten sonra uykuma dönemedim. Resmen eziyet çekiyordu. Bu kabus ona hem Ali'nin ölümünü hatırlatmış, hem de en büyük korkusunu gün yüzüne çıkarmıştı, evladını kaybetme korkusunu...
İçerden kapının açılma sesi geldiğinde onun da uyuyamadığını anlamam uzun sürmedi. Zaten tekrar uyumayacağını biliyordum. Ama birkaç saniye sonra benim kapım da hafifçe tıklatılıp açıldı.
Eylül: Serkan, gelebilir miyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKarısıyla çok mutlu olan bir adam en yakın arkadaşına eşini ve çocuğunu emanet eder ve sonradan olanlar ile her şey değişir...