79

698 28 3
                                    

Eylül
Utandım... en olmadık zamanlarda nasıl en romantik sözleri sözleri böylece söyleyebiliyordu ki? Sanki üzerinde çalışılmış ya da senelerce ilişkisi olmuş gibi... bu sözlerin spontane oluşuna, söyletenin kendim olduğuna inanmak zordu...

Eylül: teşekkür ederim?

Serkan güldü... Oysa ortada gülüncek bir şey de yoktu ki...

Serkan: seni hiç tanımıyor olsam, hayatında hiç iltifat almamış olduğunu sanırdım Eylül...

Eylül: neden ki?

Serkan: en ufak bir şeyde utanıp kızarıyorsun. Sen iltifat kaldıramıyorsun...

Sonra suratını astı...

Serkan:hani Ali de öyle kaba saba bir adam değildi, o da sana güzel şeyler söylüyordur mutlaka, çünkü bize seni anlata anlata bitiremiyordu. Gerçi haksız da sayılmaz, bunca zaman kör olan bizmişiz... Ali sana iltifat etmiyor muydu hiç?

Eylül: şey yani ediyordu ama..

Serkan: ama ne?

Eylül: ama o bu kadar romantik değildi... yani senin kadar. Sana çok yakışıyor, öyle şeyler söyleyince insan ister istemez utanıyor işte...

Serkan sanki hayatında duyduğu en güzel haberi vermişim gibi bana gülümsemeye başladı... neden böyle güzel gülüyordu ki? Haksızlıktı bu...

Serkan: teşekkür ederim... ama araba kullanman konusunda ciddiyim. Denemelisin.

Serkan bana anahtarı uzattığında afalladım...

Eylül: şimdi mi? Hemen?

Serkan: fark eder mi?

Eylül: hayır ama...

Serkan: hadi Eylül...

Eylül: ya çizdirirsem? Ya bir yere çarparsam? Of yok yok... sen kullan, ben yapamam...

Serkan: Eylül, lütfen bir kez olsun dene. Çarpıp çarpmaman önemli değil. Servisler neden var, götürürüz servise tamirini yaptırırız gerekirse

Ne kadar da basit bir şeymiş gibi söylüyordu! Sanki terziye kıyafet tamiri yaptırıyordu, lüks araba tamiri böyle kolay mı? Zengin insanlar için her şey ne kadar kolaydı...

Eylül: emin misin?

Serkan: evet...

İşin açıkçası, ona belli etmesem bile acayip heyecanlanmıştım. Son model güzel bir arabası vardı. Şöyle azıcık bir gaza bassa uçuyordu, tıpkı filmdekiler gibi... ama ya bir yere çarparsam? Uzun zamandır araba kullanmamıştım, korkuyordum. Özellikle park edilen yerden çıkmak çok tedirgin ediciydi... bir tarafını çizdirebilirdim.

Ben bir şey demeyince Serkan koltuğundan kalkıp benim olduğum tarafa geldi ve kapımı açtı... ben de onun yerine otururken heyecanlıydım...

Hafifçe gaza bastım, direksiyonu tam çevirip park yerinden yola çıkmaya başladım...

Eylül : oluyor mu?

Serkan: evet... rahat ol, yeterince mesafe var.

Sesi güven vericiydi, bu yüzden arkadan araba gelmediğine emin olduğum an yola çıktım. Bu araba resmen uçuyordu!

Serkan: yavaş ol canım...

Canım? Kalbim birden pır pır etmişti. Kanın yanaklarıma hücum ettiğinden eminim...

Ah Serkan, ben araba kullanırken böyle şeyler söylenir mi hiç? Hiç mi acıman yok senin? Eylül, araba kullanıyorsun, odaklan!

Frene basıp yavaşladım. Uzun zaman araba kullanmamış olmama rağmen bu arabayı kullanmak öyle rahattı ki... otomatik vites olması başlı başına büyük bir rahatlıktı zaten...

Serkan: işte bu kadar... bak, alıştın bile

Eylül: ben yolu bilmiyorum ama... bu taraflara ilk defa geliyorum, yolu bana tarif etmen lazım.

Serkan: tamam, ilerden sola dön...

Göz ucuyla Serkan'a baktım, arkasına yaslanmış, bana bakıyordu. Rahat görünüyordu, demek ki iyi kullanıyordum...

Serkan: Eylül... önüne bak.

Kahretsin!

Eylül: evet.. tamam

Tepkime kahkaha attı...

Serkan: şimdi anladın mı ne kadar dikkat dağıtıcı olduğunu? Sen arabama her bindiğinde ben böyle oluyorum işte...

Gülümsemekle yetindim...

Eylül: ee yani senin arabana binmeyeyim mi o zaman?

Serkan: öyle mi dedim ben şimdi?

Eylül: dikkat dağıttığımı söyledin...

Serkan: itiraf etmeliyim ki bana böyle yakın oluşun, yani davranışlarının bu denli rahat ve yakın olması benim her zaman dikkatimi dağıtıyor... farklı yerlerde olsak bile... ama tabii yanımda oturup bana böyle gülümserken daha da zor. Ama şimdi sıra bende... manzaramın tadını çıkartıyorum...

Daha fazla utanabilmem mümkün müydü acaba? Kesin kıpkırmızı olmuştum. Bir an önce Masal'ı alsak bari...

Serkan: ee ne düşünüyorsun, beğendin mi arabamı?

Eylül: beğenmek mi? Kim beğenmez ki? Bayıldım... gerçi biraz fazla büyük ama... özellikle tek kişi için...

Serkan: ama artık tek değilim. Tam bir aile arabası değil mi? Üstelik sınıfının en güvenlisi...

Eylül: tabii ki öyledir...

Serkan: itiraz etme ama istediğin zaman kullanabilirsin. Arada Masal'ı gezdirmek falan istersen de... Aslında düşündüm de...

Ne düşündü? Kesin aklımın ucundan bile geçmeyecek bir şey söyleyecekti yine...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin