Serkan
Söylediklerini idrak etmeye çalıştım bir süre. Duymak istediklerimi duymuş olamazdım değil mi? İmkansızdı çünkü. Oluru yoktu...bu kadarını da söylemezdi...Serkan: ne gördüğünü bilmiyorum ama kabustu Eylül. Geçti... bunda benim payım olduysa kusura bakma.
Eylül: boşver onu sen şimdi. Sana söylediğimi duydun mu?
Serkan: duydum. Ama bence hâlâ uyuyorsun, ya da ben çok sarhoşum. Aslında boşanmak istediğini söylüyorsun ama ben duymak istediğimi duyuyorum, beni Ali'ye tercih ettiğini.
Eylül: sarhoş musun bilmiyorum ama doğru duydun. Az önce bir rüya gördüm. Ali'yi uzun zamandır görmüyordum. Ama gerçek gibiydi. Ona sarıldığımı hissettim sanki Serkan. Öyle gerçekti ki... Ali bizi götürmek istedi, ama tamamen bilinçle bir seçim yaptım ben orada, seni seçtim...
Serkan : teşekkür ederim...
Başka ne diyeceğimi bilememiştim...
Eylül: ben sana baya aşığım Serkan. Gerçekten bak... onları söylemen beni üzdü ama belki de hata bendeydi, sana duygularımı belki de tam olarak açamadım bugüne dek. Sen de anlamadın tabii...
Gülümsedim...
Serkan: hata sende falan değil. Benim yaptığımın bir özrü yok. Onları söyleyerek hayvanlık eden bendim.
Eylül: deme öyle... olayların buraya geleceğini tahmin edemedim ben. Otizmli öğrencim var biliyorsun, daha annesini yeni kaybetti. Adam ne iş bulursa yapıyormuş, karısının yerine de çalışıyor. Haftaya veli toplansına gelemeyeceğini söyleyince ben gittim konuşmaya. Orda çalışıyordu çünkü. Başka bir niyetim yoktu. Ki sana duyduğum hislerin yarısını bile hissetmiyor olsaydım dahi, sana bunu yapmazdım zaten. Biz evliyiz, ne olursa olsun.
Serkan: biliyorum. Bile bile o saçmalıkları sana söylediğim için kendimi hiç affetmeyeceğim
Eylül: geri alamazsın. Sadece yerine güzel anılar koyalım ki onları unutayım. Olur mu?
Serkan: olur tabii... o zaman yarın gidiyoruz değil mi? Ağva'ya yani...
Eylül: evet lütfen.
Serkan: Masal çok üzgün Eylül. Senden kaçıyor...
Eylül: fark ettim. Alırım ben onun gönlünü.
Serkan: bana kızdın, ondan çıkardın tüm sinirini
Eylül: evet, öyle oldu. Neyse babası bizi biraz gezidirecek ya, orda sana oyuncak falan aldırırsa sesimi çıkarmam, affettiririm kendimi...
Güldüm...
Serkan: eğer sarhoşsam ve bu bir rüyaysa lütfen uyanmayayım. Sana kendimi nasıl affettireceğimi düşünürken birkaç kadeh içtim...
Eylül: arabayla gelmedin umarım
Serkan: hayır, taksiyle gitmiştim zaten
Eylül: güzelim arabaya bir şey olsaydı üzülürdüm.
Serkan: ha yani bana üzülmezdin?
Eylül: üzülürdüm! Pişmanlıktan kafayı yerdim Serkan! Allah korusun... sana bir şey olsa naaparız biz? Şakası bile hoş değil.
Aklıma Ali'nin ölümü geldi ve irkildim. Benim neyim vardı böyle? Her zaman nasıl oluyor da en saçma şeyleri söyleyip her şeyi mahvediyordum?
Serkan: özür dilerim, sadece şaka yapmak istemiştim. Neden böyle oluyor? Her şeyi elime yüzüme bulaştırıyorum.
Eylül: şaka olduğunu biliyorum.
Eylül kolunu omzuma atarak beni yanağımdan hafifçe öptü, gülümsedim...
Eylül: uyuman gerek, sabah erken kalkacağız. Yarınki kaçamak teklifin hâlâ geçirliyse tabii ki..
Serkan: tabii ki. Sen peki? Uyayabilecek misin?
Eylül: bilmiyorum, çok garip bir kabustu bu sefer. Başı güzel, sonu kötü... ama deneyeceğim.
Serkan: bu gece de yanıma gelmek ister misin?
Eylül: tekrar sormaya çekinmiştim ben de... çok isterim.
Serkan: kabusların ne zaman başladı?
Eylül: bugün. Aslında tam bir kabus değildi, sadece sonu. Neyse... yatalım artık.
Serkan: yatalım...
Eylül yatağa girip artık onun olan kısmına kıvrılırken ben de arkasında hızlıca giyinip kendi tarafıma uzandım.
Bugün "seni seçerdim" dedi bana. "Ali çıkıp gelse seni seçerdim..." bu gerçek olamayacak kadar güzel bir şey olurdu sanırım. Onu değil de beni seçmesi... bu beni bir ömür boyu mutlu edebilecek bir itiraftı. Eylül'den daha fazlasını duyabileceğimi zannetmiyordum...
....
Sabaha anne kızın bir örnek tulumlu kombinlerini görerek uyanmıştım. İkisi de başımda gülerek beni uyandırmaya çalışıyorlardı ama benim başım çatlıyordu...
Eylül: Serkan uyan lütfen.
Masal : baba hadi gidelim...
Serkan: peki... gideceğiz zaten ama benim sert bir kahveye ihtiyacım var.
Eylül: sabah erken kalktım, yolda bir şeyler atıştırırız diye hazırlık yaptım. Giyin de bir an önce çıkalım, kahveni de Cemre'den alırız.
Serkan: iyi güzel diyorsun canım ama bu halde araba kullanmam mümkün değil. Kahve olmadan açılamam. Başım da çok ağrıyor zaten...
Eylül: sen akşamdan kalmasın! İnanamıyorum sana Serkan...
Serkan: maalesef. Ama Güney'le içtiklerim yüzünden mi sarhoş oldum, dün gece senin bana söylediklerinden mi onu bilemiyorum işte...
Sırıttım. Eylül de gülümseyerek karşılık verdi...
Eylül: Serkan....
Serkan: tamam şöyle yapalım, ben hemen giyiniyorum ve oyalanmadan çıkıyoruz. Arabayı bir yere kadar sen kullan, sonra ben devralırım, hem o zamana kadar açılmış olurum. Olur mu?
Eylül : ben mi kullanıcam? Sen emin misin?
Serkan: kesinlikle.
Eylül: peki... ilk seferim değil nasılsa.
Serkan: değil. Haydi ben giyiniyorum o zaman...
Bir örnek giyinen anne kıza arkalarından bakıp gülümseyerek yataktan kalktım. Ben bu aileye fazlasıyla aşıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKarısıyla çok mutlu olan bir adam en yakın arkadaşına eşini ve çocuğunu emanet eder ve sonradan olanlar ile her şey değişir...