10

1.3K 42 29
                                    

Günümüz - Serkan
Öğlen bir şeyler yedikten sonra Ali'ye uğramak için karakola geçtim. Görüşmemiz gereken bir konu vardı ve bu olayla ikimiz de günlerdir uğraşıyorduk ve en kısa zamanda bitmesini istiyordum. Çok bile beklemiştik...

İçeri girer girmez, önceden tanıdığım, genç bir polis memuru olan Can'ı gördüm, beni görünce hemen yanıma geldi...

Can : hoşgeldin Serkan abi... Ali komiserime mi baktın?

Serkan: evet...

Can : ama o şu an burda değil...

Serkan : işi mi var? Gerçi yoldayken geleceğimi söylemiştim ama... 

Can : bilmiyorum ama acil göreve çağırdılar, apar topar oraya gitti... bekle dicem ama biliyorsun, ne kadar sürer bilinmez.

Serkan : doğru.. neyse ben başka zaman uğrarım o zaman. Sağol Can, kolay gelsin...

Karakoldan elim boş ayrılacaktım belli ki, yapılacak bir şey yoktu. Ama aklım hala o kızdıydı... onu güpegündüz taciz eden o şerefsizi bulacak, en ağır cezayı almasını sağlayacaktım, başka türlüsüne içim asla rahat etmezdi... o şerefsiz ortalıkta elini kolunu sallaya sallaya gezerken ben bir gece daha uyuyamazdım...

Akşam oldu, Ali'yi aradım ama hala bir cevap alamadım. O sırada telefonum çaldı ve kimin aradığına hiç bakmadan açtım.

Serkan : Ali, kardeşim nerdesin?

Can : Serkan abi, ben Can.

Ses beni şaşırttı, telefonunu kulağımdan kaldırıp ekranda yazan isme baktım, gerçekten de Can'dı arayan. Ama daha önce beni pek aramadığı için şaşırmıştım...

Serkan: hayırdır Can? Bir durum mu var?

Can : çok kötü bir şey oldu... çok kötü...

Serkan : korkutma beni Can... ne oldu?

Can : Ali komiserimin olduğu araç suçluyu yakaladıktan sonra hakimiyetini kaybetmiş ve denize doğru uçmuş. Bir arkadaş kurtulup ekiplere haber vermiş ama Ali komiserimden hala haber yokmuş...

O an dünya durdu sanki... dengemi kaybetmemek için oturdum, başım dönüyor, gözüm kararıyordu... kulaklarım çınlıyordu, hiçbir şey duyamıyordum sanki...

Can : Serkan abi... burdasın değil mi? Söylediklerimi duydun mu?

Serkan : duydum duydum... nerde? Nerdeler şimdi?

Can : adresi biliyorum ama gitmenin bir anlamı yok abi... herkesi uzaklaştırıyorlar ordan ve bize haber geliyor sürekli.

Serkan : tamam oraya geliyorum o zaman...

Bu halde araba kullanamayacağımı biliyordum bu yüzden bir taksi bularak hemen karakola geldim. Ali'nin amiri olduğunu bildiği bir adam da ordaydı ve endişeli bir şekilde haber bekliyordu... adı neydi bilmiyordum...

Yaklaşık 1-1,5 saat geçmişti ki telsizden son bir ses yükseldi...

Ses : hava karardı ve deniz için tehlikeli olan saatlerdeyiz. Artık çalışmaları durdurmak zorundayız, devam etmek cankurtaranlarımız için çok tehlikeli.Üstelik bu kadar saatten sonra ordan canlı birini çıkartmamız imkansız. Ceset araması için yarın sabahın ilk ışıklarında çalışmalara devam edeceğiz. Şimdilik bu kadar...

Ofis birden sessizleşmişti... birkaç kadın polis anında yerini terk ederken diğerleri donuk bakışlarıyla amirlerine bakıyorlardı... hiçbir şey anlamamıştım...

Serkan : bu bizim beklediğimiz haberle ilgili değildi değil mi? Bu başka bir vakaydı... sonuçta sizin gün içinde ilgilendiğiniz bir sürü olay oluyor... bu bizimki değildi...

Amir : çok üzgünüm... bu maalesef ki saatlerdir Ali ve Erdem için beklediğimiz haberdi... gerçekten çok üzgünüm... başımız sağolsun...

O an her şey bitmiş, dünyam yeniden durmuştu. Bu olamazdı... beynimden vurulmuşa döndüm... en yakın arkadaşımı, canım kardeşimi kaybetmek... bu duygunun tarifi yoktu...

Serkan : hayır... hayır ama bu doğru olamaz... Ali kurtulur, biraz daha arasınlar... neden bu kadar çabuk bıraktılar ki?

Amir : ne yazık ki uzun zamandır arıyorlar... bu saate kadar bulamadılarsa maalesef... Ali çok çok yetenekli bir komiserdi, çok başarılıydı ve yerimi gözüm kapalı emanet edebileceğim tek insandı... onun gibi bir elemanımı kaybettiğim için gerçekten çok ama çok üzgünüm...

Serkan: hayır ama hayır... Ali, kardeşim... siz nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyorsunuz? Bir şey yapın, konumunuzu kullanın, biraz daha arasınlar, Ali yaşıyordur...

Amir : ben bu şekilde eğitim aldım... içim kan ağlıyor ama gerçekten elimden hiçbir şey gelmez. Bir yerden sonra profesyonel olmalıyız, başka türlü bu mesleği yapamayız. Aynı şekilde ailesine de başsağlığı dilerken bu soğukkanlılığımı korumalıyım... çünkü biz bunlar için eğitildik...

Ailesinden bahsettiği an, Eylül'ü düşündüm ve hüngür hüngür ağlayasım geldi... ben, erkek halimle, defalarca ölüm görmüş, duymuş halimle Ali'nin ölümünü kabullenememişken bu Eylül'e nasıl söylenebilirdi ki?

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin