104

506 30 16
                                    

Eylül
Eve geldiğimde Serkan'ın garip davranışlarıyla karşılaşmıştım. Şaşırmıştım çünkü o hiç böyle bir adam olmamıştı... bir garipti, sinirli gibiydi. Sesinde soğuk bir ton vardı.

Serkan: bugün nerdeydin Eylül? Naaptın?

Eylül: nerde miydim? Okuldaydım tabii Serkan, çalışıyordum. Sen?

Serkan: ben işimin başındaydım. Sonra da hemen eve geldim. Seni de evde bekledim ama yoktun...

Eylül: çok mu geç kaldım? Birkaç işim vardı, sana da telefonda söylemiştim ama...

Serkan : bana işim var dedin.. ben başka bir adamla görüştüğünü bilmiyordum

Eylül: ne?

Serkan: bir arkadaşım görmüş seni, cafe köşelerinde bir adamla görüşüyormuşsun. Tamam bu evlilik kağıt üstünde bir evlilik ama böyle mi olması gerekiyordu?  Hani artık bu işi çözmüştük biz, hani sevgiliydik biz, ya da birbirini seven iki insana ne diyorlarsa artık...

Eylül: ve ben sadece kağıt üstünde bir evliliğimiz var diye başka adamlarla görüşüyorum öyle mi?

Serkan: öyle görünüyor. Nerde hata yaptım söylesene? Tamam, her şeyinle tamam dedim Eylül, ama madem başkalarıyla görüşecektin neden benimle evlendin? Neden Masal'a bana baba dedirttin? Gitseydin başka adama söyletseydin!

Eylül: sen delirmişsin. Neler söylüyorsun şu hâle bak

Serkan: inkâr edebilir misin başka bir adamla görüştüğünü? Ben kimseyle buluşmadım diyebilir misin?

Eylül: görüştüm Serkan. Nasıl olsa gerçek bir evliliğimiz yok diye başkalarıyla görüşüyorum. Oldu mu? Duymak istediğin bu mu?

Serkan: evet... yalan duymak yerine gerçekleri duymak isterim

Eylül: sen çıldırmışsın. Çıldırmışsın...

Serkan: ne yani buluşmadın mı? Yalan mı söylüyorlar sizi görenler?

Eylül: yoo, doğru söylüyorlar... buluştum..

Serkan: geçen gün Cemre ile konuşuyordun, "çok hoş adam, yakışıklı da" diyordun geçen gün...

Eylül: evet..madem yakalandık gerçeği söyleyeyim... Öğrencim Atakan'ın velisi ile görüşüyordum. Beni dul halimle, çocuğumla kabul eden, benimle evlenen adamı, yani kocamı bırakıp onu öğrencimin velisiyle aldatırım, çünkü neden olmasın değil mi?

Serkan: veli mi?

Eylül: veli ya... tabi öğrencimin velisi diye bakmayacak değilim sonuçta. Hem bak onun karısı da daha yeni kanserden öldü zaten, iki dul tencere kapak oluruz değil mi? Tam bana layık bir adam.

Serkan : Eylül ben öz-...

Eylül: neden özür diliyorsun? Bak itiraf ettim işte yasak ilişkimi... işin garibi böyle bir şey olduğunu ben de senden öğreniyorum

Serkan :of, kahretsin! Özür dilerim

Eylül: bence sen bir süre dinlen Serkan. Otur ve düşün biraz. Ben de giderim... aaa gidemem çünkü bir evim yok, sevdiğim adamın yanına taşınıcam diye kendi evimden çıkmıştım. Aaa ama benim sevgilim var değil mi, onun evine giderim, o beni evine alır. Çocuklarımız da kardeş gibi büyür hem

Serkan : Eylül saçmalama tamam, özür dilerim. Zor bir gün geçiyorum, sinirimi senden çıkardım, çok özür dilerim

Eylül: yoo, ben sevgilimin evine taşınırım, artık rahatsız etmem seni. Hatta dava açmak istiyorsan da kendin kendinin avukatı olursun artık. Hakime dersin ben bu kadını dul ve çocuklu olmasına bakmadan aldım ama o beni aldattı...

Serkan : özür dilerim özür dilerim... Eylül özür dilerim.

Eylül: yemeğin dolapta, yedikten sonra kaldır lütfen çok yorgunum.

Serkan: lütfen otur beraber yiyelim...

Eylül: ben tokum. Az önce sevgilim bana harika bir yemek ısmarladı.

Öyle sinirliydim ki onun yüzünü bile görmek istemiyordum. Asla öfkeden çok kırgınlık vardı kalbimde. Böyle düşünmesine öyle kırılmıştım ki, ona olan sevgimi bunca zaman hiç gösteremediğimi şimdi anlıyordum. Çünkü eğer gösterebilseydim o zaman bunları asla söylemezdi. Demek ki hiç belli edememişim.

Serkan
Bir anı geri alabilecek olsam kesinlikle on dakika öncesini seçerdim. Günlerdir üstünde uğraştığım dava, kocasını aldatıp adam boşanmak istediğinde de elinde avucunda ne varsa almak isteyen kadın yüzünden böyle paranoyak olmuştum. Eylüldü o, Eylül. Ölü kocasının aylarca yasını tutan, bana duyduğu en ufak hisler yüzünden onu aldattığını düşünen Eylül. Ona bunları nasıl söyleyebilmiştim?

Odasına girmiş saatlerdir çıkmamıştı, kapısına vurdum...

Serkan: Eylül gelebilir miyim?

Eylül: git lütfen... yalnız bırak beni

İçeriden Masal'ın sesini de duydum...

Masal : baba ben de buradayım, annemle ders çalışıyoruz... gelsene

Eylül: Masal sus ve şunu oku! Yeter artık düzgün oku şunu! Serkan buraya gelmeyecek!

Bana çok sinirliydi ve tüm sinirini Masal'dan çıkarıyordu. Masal'ın gözlerinin şimdiden dolu dolu olduğunu tahmin edebiliyordum

Serkan: tamam tamam gidiyorum, benim yüzümden çocuğa bağırma...

Ve bir daha içeriye girmeyi denemedim bile. Arada içerden Eylül'ün bağırışlarını, Masal'ın hafif ağlamaklı sesini duymuştum ama hiçbir şey yapmadım. Bunu ben yapmıştım... ben yapmıştım...

....

Sabah kalktığımda Eylül'ün çoktan giyindiğini görmüştüm. Gözleri muhtemelen uykusuzluk ve ağlamaktan kan çanağı olsa da bugün çok özenli görünüyordu...güzel bir elbise giymiş, her zamankinden farklı olarak bugün makyaj yapmıştı... uykusuz ve kıpkırmızı gözleriyle bile çok güzeldi...

Serkan: günaydın

Eylül: of! leş gibi içki kokuyorsun. Tüm gece içtin değil mi?

Serkan: içtim evet... o lafları nasıl söyledim bilmiyorum Eylül, gerçekten çok özür dilerim...

Eylül: çıkıyorum ben, Masal'ı da ben bırakırım. Zaten evliliğimiz kağıt üstünde, her gün onu okuluna bırakmak zorunda değilsin.

Serkan: buna gerek yok. O benim kızım ve okula bırakmaktan asla gocunmam. Seni de öyle...

Eylül: beni bırakmana gerek yok. Sevgilimle sözleştik, bu sabah onunla kahvaltı yapacağız.

Serkan: Eylül...

Ve çıktı... sanki artık hayatımdan da çıkmış gibi hissediyordum...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin