Serkan
Yok yok, kesin rüyaydı... tüm bunlar tabii ki rüyaydı, çünkü gerçek olamayacak kadar uçuk ve aynı zamanda fazlasıyla güzeldi. Ama benim tanıdığım Eylül bana bunları asla söylemezdi...Ne biçim rüyaydı bu böyle? Bu nasıl bir hayal gücü... meğer ne çok istiyormuşum bunları duymayı...
Ben hiçbir şey söylemeyince, Eylül sessizliğimi yanlış yorumladı ve hemen savunmaya geçti...
Eylül: yani, ben... bilmiyorum. Zaten bu kadar titiz olduğunu bilseydim asla odana girmezdim...
Güldüm...
Serkan: ama öyle masum, öyle güzel bir savunman var ki Eylül... ah! Takıntımı, titizliğimi, her şeyi unuttum gitti...
Eylül: gerçekten.. bilmiyordum. Masal zaten izinsiz asla girmez ama, ben de girmem...
Serkan: Eylül... bahanen bu oldukça, odama istediğin zaman girebilirsin... ayrıca burası artık senin de evin, kendini rahat hisset istiyorum ben. Odamı kullanmanda hiç sakınca yok, hem de hiç...
Eylül: şey tamam o zaman... iyi geceler
Serkan: iyi geceler
Eylül yeniden odasına döndü. Söyledikleriyle içim huzur dolmuştu. Buraya beni hissetmek için girdiğini söylemesi gerçekten inanılmazdı ama bunu asla tahmin etmezdim, aklımın ucundan bile geçmezdi..
Huzurlu ve mutlu bir uyku beni bekliyordu...
Eylül
Tekrar odama döndüğümde utançla yüzümü kapadım. Bugün kesinlikle açık sözlülük kotamı doldurmuştum. Serkan'a neler söylemiştim öyle... hepsi doğruydu ama neden söylemiştim ki? Neden bu kadar açık sözlü olacağım tutmuştu birdenbire?Üstümü değiştirip kendimi yatağa bıraktım. Evet, çok rahatlamıştım, üzerimden büyük bir yük kalkmış, içimi dökmüştüm. Ama o rahatlık, bir yanda da büyük bir utanç bırakmıştı bana...
Yine de hiç tahmin edemediğim bir şekilde rahat bir şekilde uyudum, ne yeni evimi ne de yatağımı yadırgamıştım. Hatta öyle rahat ve deliksiz uyudum ki, tek bir kötü rüya görmedim bile...
Sabah hemen kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim. Serkan uyanmadan güzel bir kahvaltı hazırlayıp yatağına kadar götürebilirdim... ama tam çayı koyarken Serkan mutfağa geldi, üstelik giyinmişti de. Üstündeki takım elbise miydi?!
Serkan: günaydın
Eylül: günaydın da hayrola Serkan, nereye gidiyorsun sabah sabah?
Serkan: duruşmam var bugün... aslında fazla zamanım da yok, birazdan çıkıcam...
Eylül: pardon?! Az önce gidicem mi dedin sen? Yoksa yanlış mı duyuyorum ben?
Serkan: hayır, yanlış duymuyorsun
Eylül: Serkan, hiçbir yere gidemezsin. Daha hastaneden yeni çıktın, zaten raporlusun. Bu kadar çabuk çıkamazsın evden.
Serkan: Eylül, bak bu duruşmaya gitmem lazım. Bundan sonra başka duruşmam yok, bol bol dinlenirim tamam mı? Ayrıca ben çok iyiyim, evde oturmama gerek yok
Eylül: sen çok büyük bir ameliyat atlattın Serkan. Dinlenmen lazım ama...
Serkan: Eylül, gerçekten... ben iyiyim tamam mı? Bu gerçekten önemli bir duruşma, bir kızın hayatı buna bağlı, onu yarı yolda bırakamam, anlıyorsun değil mi? Sadece bugün gidicem, bir daha evde oturur, dinlenirim. Olur mu?
Eylül: peki, tamam... madem gerçekten gitmen gerekiyor... ama kendini fazla yorma lütfen, olur mu? Ve lütfen kahvaltı et..
Serkan : tamam... dediğin gibi olsun.
Ben çayları koyarken o da sofraya oturdu.
Eylül : sana bilerek kahve yapmadım.
Serkan: tahmin ettim...
Sesi oldukça ciddi geliyordu ama baktığımda yüzü gülüyordu, bu yüzden rahatladım. Acaba onu çok sıktığımı falan mı düşünüyordu? Oysa sadece onun iyiliğini ve sağlığını düşünüyordum...
Serkan : biliyor musun, bunlar çok lezzetli Eylül... seninle yaşıyorken kilo almamak elde değil.
Eylül: afiyet olsun... beğenmene sevindim...
Serkan lezzetli lezzetli kahvaltısını ettikten sonra hemen çıktı. Aslında hiç istemiyordum gitmesini ama onu tutamazdım ki. Ben de arkasından yemek yapmaya karar verdim. En azından öğlen ya da akşam güzel bir yemek yerdi. Ama önce Güney'i aradım, Masal'ı merak ediyordum. Gerçi onun Serkan'dan çok daha iyi olduğundan emindim...
Masal : anne! Anne! Seni özledim...
Eylül: ben de seni özledim kızım... ama seni bugün ordan alıcam. Sıkılmıyorsun değil mi?
Masal : hayır... Songül teyzem benimle oynuyor, hiç sıkılmadım.
Eylül: aferin kızıma... Ama akşama kadar sabret tamam mı kızım?
Masal : tamam annecim... Serkan amcam da bizimle kalıcak mı?
Eylül: evet... ve senin odan da hazır olmuş, biliyor musun? Hem de çok güzel olmuş...
Masal : yaşasın! Duvarlarım pembe dimi?
Eylül: evet pespembe. Aynı istediğin gibi olmuş...
Masal'ın iyi olduğundan emin olduktan sonra yemek yapmaya başladım. Serkan ne severdi ki? Daha bunu bile bilmiyordum ben.. oysa Ali'nin tüm huylarını, sevdiği yemekleri, her şeyini bilirdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKarısıyla çok mutlu olan bir adam en yakın arkadaşına eşini ve çocuğunu emanet eder ve sonradan olanlar ile her şey değişir...