91

646 31 24
                                    

Eylül
Esra ile konuşmaya dalmıştık, bu sırada Serkan da yanına gelen ve Faruk denilen adamın yerine oturan bir adam ile konuşuyordu. Bu sırada ilerimizde bir adam eline mikrofon almış konuşuyordu...

"...bu yüzden her yıl olduğu gibi bu seneki buluşmamızda da sizlerin arasından birkaç avukatımıza hizmetlerinden dolayı ödüllerimizi dağıtacağız.."

Serkan pek umursamış gibi durmuyordu, uzun zamandır görüşmediğini söylediği arkadaşıyla konuşuyordu. Konuşmalarından önce Cem ile beni de tanıştırmıştı ve birkaç dakika ben de sohbete katılmıştım ancak sonra işten konuşmaya başladıklarında ben de Esra ile konuşmaya başlamıştım, görünen o ki ikimizin de birbirimizden başka konuşacağı kimsesi yoktu. Ama onun hakkında çok şey öğrenmiştim. Serkanla mesleğinin ilk yılından beri beraber çalışıyorlarmış ve Esra onun görüp görebileceği en iyi patron olduğunu söylemişti.

Ara ara ödülünü alması için çağırılan insanları alkışlayıp yeniden konuşmamıza dönüyorduk...

"... ve bu sene içinde durumu olmayan onu aşkın kişinin davasına hiçbir ücret almadan bakan Serkan Özgün'ü ödülünü almak üzere buraya davet ediyoruz."

Birden Serkan'a dönüp baktım, o da en az benim kadar şaşkın görünüyordu. Yerinden kalkıp herkesin onu görebileceği yere geçtiğinde benimle birlikte herkes onu alkışlıyordu...

Serkan : Ben bunu ödül almaya değer bir davranış olarak görmüyorum ne yazık ki... ülkece zor günler geçiriyoruz, kadınlarımız, kızlarımız anca onlara gücü yeten erkekler tarafından hırpalanıp haklarını aramak istediklerinde bunu yapabilmeliler. Burada para söz konusu bile olmamalı...

Serkan elindeki ödülü de alıp masaya geri dönerken biz de onu alkışlıyorduk ama gözlerimin dolduğunu hissetmiştim...

Yanıma oturduğunda onu yanağından hafifçe öptüm. O da buna gülümseyip saçlarımın arasına ufak bir öpücük bırakmıştı...

Serkan : Sıkılmadın değil mi? Esra umarım seni boğmamıştır

Eylül : hayır... Esra çok tatlı...

Serkan : öyle... Esra harika bir kadın gerçekten.

Ben şaşkın şaşkın bakınca gülümsedi...

Serkan : o sahip olabileceğim en iyi asistan. Dakik, sevecen, sosyal ilişkileri kuvvetli, harika bir hafızası var ve çok düzenli... bir insan daha ne ister? İlk asistanımdan kısa bir süre sonra onu bulmam büyük bir şanstı gerçekten...

Eylül : asıl o çok şanslı bence... senin gibi bir patronu var. Ayrıca ona çok değer veriyorsun ve hakkını da ödüyorsun... seni öve öve bitiremedi...

Serkan : bak sen...

Serkan çok neşeliydi... acaba ödül almasının bir etkisi olabilir miydi?

Eylül : birkaç kişi olduğunu biliyordum ama onlarca kişiye yardım ettiğini bilmiyordum...

Serkan : bana gelen kimseyi geri çevirmiyorum ama açıkçası kaç kişi olduklarını saymadım. Ben bunu ödül alayım, millet beni takdir etsin diye yapmıyorum ki...

Eylül : biliyorum ama inanılmaz mutlu oldum o insanlar adına... hayatına bir şekilde dahil ettiğin insanlar gerçekten çok şanslı, ben de öyleyim...

Serkan : bu konuda asıl şanslı olan benim. Yıllardır aradığımı bulmamı sağladığın ve bana bir aile verdiğin için...

Elimi yanağına götürüp sakallarının üzerinden okşayarak gözlerinin içine baktım.. beni ne kadar mutlu ettiğinden haberi bile yoktu...

Tüm ödüller dağıtılıp yemekler bittiğinde insanlar dans etmeye başlamıştı. Ben de arkamı dönüp onları seyrediyordum. Omzumda bir el hissettim...

Serkan : dans etmek ister misin?

Eylül : olur..

Sesim biraz fazla hevesli çıkmıştı sanki, ama aldırmadım. Ali dans edemezdi, çok kez denedik, düğünümüzde bile bir şarkıyı bitiremedik çünkü ayağıma defalarca bastıktan sonra o da pes etmişti...

Ama Serkan farklıydı... çok profesyonel de değildi ama ayağıma bir kez olsun basmamıştı... onunla dans etmek çabasız ve kolaydı...

Serkan : eğer ben kaldırmasaydım Faruk seni kaldıracaktı dansa, ya da en azından şansını deneyecekti...

Eylül : şaka yapıyorsun... bu kadarına da cesaret edemez herhalde...

Serkan : eder eder.. o böyle bir adam..

Eylül : ama senden başka hiç kimseyle dans etmeyeceğimden haberi yok onun o zaman... deneseydi aldığı cevapla biraz bozulurdu herhalde...

Serkan beni şaşırtarak kahkaha attı...

Serkan : birazcık... bak şimdi Mine'yi kaldırmış...

Eylül : oh, çok iyi olmuş... bari o da gözlerini biraz senden ayırır...

Serkan : ciddi olamazsın... tüm gece ona mı baktın?

Eylül : evet... senin dikkatini hiç mi çekmedi?

Serkan sadece güldü ve beni biraz sıkı sardı, sanırım ben cevabımı almıştım...

Eylül : senin içinde ona karşı hiçbir şey olmayabilir ama o hala sana karşı boş değil... ve bu hiç hoşuma gitmiyor. İçimdeki bazı duyguları açığa çıkartıyor ve bundan rahatsız oluyorum..

Serkan : kıskançlık sevgilim... biz buna kıskançlık diyoruz

Eylül : bu duygunun adının ne olduğu umrumda değil. Bir yarışmada gibi hissediyorum kendimi, bir rakibim varmış gibi...

Serkan kahkaha attı yeniden... onun gülüşü beni de mutlu ediyordu...

Serkan : böyle bir yarışma yok ve dolayısıyla bir rakip de yok

Karşı çıkacak gibi oldum ama o beni gülerek susturdu...

Serkan : Olsa dahi herkese karşı sen açık ara öndesin, öyle ki arkana baktığımızda kimseyi göremiyoruz...

Bunun üstüne söyleyecek bir şey bulamadım ve hafif hafif olduğumuz yerde sallanıp dururken kafamı onun göğsüne yasladım ve gözlerimi kapatıp bu anın tadını çıkardım... o da böyleydi işte, etrafında bir sürü güzel ve bekar kadınlar varken o kalbini dul ve çocuklu bir kadına kaptırmıştı...

Bugün yine Zoraki Aşk gelsin mi? 🙈💙

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin