105

514 27 12
                                    

Eylül
Sabah sabah kendimi Masal ile Cemre'nin cafesine attım. Cemre bize kahvaltılık bir şeyler getirirken evli bir kadının çocuğu ile sabahın bu saatinde neden burda olduğunu sorar gibi bir hali vardı.

Cemre : Masal, nasılsın canım? Başka bir şey ister misin?

Masal : canım hiçbir şey istemiyor Cemre teyze.

Cemre : aaa neden? Sen kruvasanı çok seversin...

Masal : istemiyorum işte. Annem bana bağırıyor

Eylül: Masal yeter diyorum. Mızmızlık yapma da kahvaltını ye

Masal : bak işte

Cemre : Eylül sormayayım diyorum ama senin neyin var? Bir garipsin... ayrıca Serkan nerede?

Eylül: evdedir herhalde. Aman ne bileyim ben.

Cemre : bu ne demek şimdi?

Eylül: masal bitti demek. O iyi ve anlayışlı halleri de bir yere kadarmış. Asıl aklından geçenleri bir bir öğrendim.

Cemre : nasıl yani? Ne oldu Eylül?

Eylül: konuşmaya bile değmez. Beni çok yanlış değerlendirmiş. Tam da yeni bir düzen kurduğumu düşünmüştüm. Yeniden en başa döndük.

Cemre : bir dakika... neler oluyor Allah aşkına. Neden söz ediyorsun sen?

Masal : annemle babam dün kavga etti. Babam anneme bağırıyordu. Sonra annem de babama bağırmaya başladı.

Eylül: kes sesini Masal. Kahvaltını yap, yapmıyorsan doğru okula!

Cemre : bağırmasana çocuğa

Eylül: yeter artık ya yeter. Her şeye sus! Her şeyi çekeyim sineye, kabul edeyim, kabulleneyim. Taş mıyım ben? Benim de canım var! Hepiniz çok güçlüsün diyorsunuz da ben güçlü falan değilim. Ben sadece mutlu olmak istedim. Neden tam mutlu olacağım derken birden en kötüsünü yaşıyorum?

Cemre, Masal'ı orada bırakarak Eylül'ü de alıp dışarı çıkarı çıktı. O sırada Songül de gülerek yanlarına geliyordu..

Songül : ay Eylül, sen de buradasın harika! Sizlere harika haberlerim var.

Cemre : söylesene... ihtiyacımız var gibi duruyor

Songül : ya biz bir süredir Güneyle birlikte yaşıyoruz ya zaten.

Eylül: ee?

Songül : hamileyim!

Eylül & Cemre : ne?!

Songül : valla! Öğrendikten sonra Güney bir şaşırdı ama sonra dedi gel evlenelim. Biliyorsunuz zaten benim tek ailem sizsiniz, anne babam sizlere ömür... dedik ki Eylül'ünkiler gibi hızlıca bir nikah kıyalım. Eylül siz de nikah şahidimiz olursunuz herhalde

Eylül: ben olurum da Serkan'ı bilemem

Songül : o ne demek şimdi?

Cemre : kavga etmişler. Onu da Masal söyledi

Songül : nooldu kızım anlatsana? Ne güzeldi her şey, çok mutluydun hani?

Eylül: mutluluk bana haram ya. Gerçekten... neyime ki benim mutluluk? Bir de evlendim, sanki gerçekten mutlu olabilecekmişim gibi.

Songül : neden öyle diyorsun ki?

Eylül: konuşmaya değmez. Hem sen de mutlusun zaten, bir de beni konuşup bunu gölgelemeyelim.

Cemre : ya bak Eylül siz daha yeni evlisiniz, olur böyle şeyler. Hangi evlilikte olmaz ki? Değil mi?

Songül : öyle tabii

Eylül: Ali ile böyle olmamıştı ama. Ali bana bunları söylemezdi, beni asla bununla suçlamazdı. Ben Serkan'ın daha nazik olduğunu düşünürdüm ama dün gördüm ki öyle değilmiş

Cemre : senin sinirlerin çok bozuk. Biraz bende kalmak ister misin?

Eylül: hayır. Bir gün kaçıcam ikinci gün evimdeyim. Ne kadar kaçabilirim ki? Masal baba baba diye Serkan'ı sorup duracak, zaten Serkan şımarttı durdu, bir de bununla uğraşmam gerekicek. Gerek yok. Allahtan zaten farklı odalarda kalıyoruz da tüm gün yüzünü görmek zorunda kalmam

Songül : ayrı odalar mı? Nasıl yani?

Eylül: bizimki normal bir evlilik değil biliyorsun. Sırf yarın öbür gün Masal'ın kulağına bir şeyler gelmesin diye evlendik.

Cemre : ama birbirinizi seviyorsunuz siz

Eylül: demek ki ben sevmiyormuşum. Sevmiyormuşum, ya da o kadar az seviyormuşum ki Serkan'a bile doğru dürüst belli edememişim. Yoksa bana bunları söylemezdi.

Songül : ne dedi ki?

Cevap vermedim ve içeri girdim. Masal tabağındakileri itekliyordu, masadan kaldırıp elini tutarak cafeden çıktım. Akşam olsun istemiyordum. Anneme o kadar laf ettikten sonra onlara da gidemezdim. Arkadaşlarımda da birkaç günden fazla kalamazdım. Mecburdum... o eve dönmem gerekiyordu, yalnız kalma lüksüm yoktu benim...

Serkan
O gün işe gitmedim, gitsem de kafamı toplayamayacağımı, hiçbir şey yapamayacağımı biliyordum. Bilmediğimse kendimi nasıl affettireceğimdi.

Kapı açılıp Eylül içeri girdiğinde Masal koşarak boynuma sarıldı. Annesinden kaçmak ister gibi bir hali vardı. Masal ile birlikte Eylül'ün sınıfındaki tüm çocuklara acıdım bugün...

Serkan: bugün yemeğe çıkmak ister misiniz? Sizi çok güzel bir yere götürmek istiyorum

Masal : gerçekten mi? Hamburger yiyebilir miyim?

Eylül: hamburger yenmeyecek demedim mi ben sana?! Senin annen benim, benden izin alman gerekiyor, her seferinde Serkan'a sığınamazsın.

Ah Eylül...

Masal : peki anne yemem. Ama gidicez değil mi?

Eylül: ben gelmiyorum. Siz giderseniz gidin.

Serkan: Eylül böyle yapma... konuşalım biraz.

Eylül : biz dün konuştuk. Çok güzel konuştuk hem de. İçinde ne varsa hepsini döktün zaten...

Serkan: sinirliydim. Senden çıkardım Eylül. Özür diledim. Nasıl affettiririm kendimi?

Eylül: sana küs değilim Serkan. Kırgınım tamam mı? İçimde hiçbir şey kalmadı sen onları söylediğin an. Ne sevgi ne de başka bir şey... keşke gidebilecek bir yerim olsaydı ama yok. O yüzden sen boşanana kadar burada kalmaya devam edeceğim yanımdaki fazlalıkla beraber. Sen de ne yapmak istiyorsan yap. Eminim dul ve çocuksuz bir çok kadın seni mutlu edebilir... Mine gibiler... onlar cafe köşelerinde başka erkeklerle buluşmaz. Odalarını da ayırmaz. Sana binlerce liralık kreş masrafı da çıkarmaz. En azından bir on sene bunu düşünmek zorunda kalmazsın

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin