88

1K 39 17
                                    

Kapının açılması ve sesini duymamla yatağımda doğruldum, gelmesine şaşırmıştım. Yine de onu içeri davet ettim... neden geldiğini çok merak etmiştim.

Eylül: olmuyor, yapamıyorum Serkan. Yeniden uyuyabileceğimi sanmıyorum, gözümü ne zaman kapatsam o kabus aklıma geliyor ve düşündükçe kalbim sıkışıyor, dayanamıyorum...

Serkan: peki ne yapmak istersin o zaman? Birer kahve yapalım mı? Oturmak ister misin?

Eylül: hayır... yani yarın uykulu uykulu olmak istemiyorum aslında, sen de işe gideceksin zaten, seni uykundan etmek istemiyorum daha fazla. Sadece düşündüm ki... bilmiyorum, yani ben de burda uyusam rahatsız olur musun?

Ne yani? Eylül benimle mi uyumak istiyordu? Bu büyük bir şoktu işte...

Eylül: yani, ben öyle uykumda dönen bir insan değilim zaten. Şöyle bir köşeye sıkışırım, rahatsız etmem seni. Daha önce sen hastanedeyken birkaç kez burda uyudum, sebebini sana söylemiştim, biliyorsun. Ve gerçekten hepsi de çok huzurlu uykulardı, o kadar rahat uyumam normal değildi, hem de kızımın hastanede olmasına rağmen. Belki yine burda uyuyabilirim diye düşündüm çünkü tek başına yatmaya cesaretim yok, o oda üstüme üstüme geliyor sanki. Yine de olmazsa o zaman uykusuz kalmayı kabullenirim...

Serkan: tabii... tabi gel Eylül. Ben yerde de yatabilirim eğer daha rahat edeceksen.

Eylül: hayır. Olay bu oda ya da yatak değil ki Serkan... sensin, anlasana. Tekrar söyletme bana işte...

Gülmemek için kendimi zor tuttum. O da bana ihtiyaç duyuyordu, aynı benim ona duyduğum gibi... bu beni öylesine rahatlatmıştı ki...

Üzerimdeki pikeyi kaldırıp yana kayarak ona da yer açtım. O da yanıma gelip yatağa uzandı.

Serkan: rahat mısın?

Eylül: evet... hem de çok.

Yatakta dip dibeydik, kollarımız birbirine değiyordu...

Birkaç dakika sonra Eylül'ün hafif horlamasını duyduğumda gülümsedim. Ne çabuk! Demek ki yanımda rahat uyuyordu. Bu düşünce beni öyle mutlu etmişti ki içim içime sığmaz olmuştu... acaba ben şimdi bu mutlulukla uyuyabilir miydim?

Uyudum... hemen olmasa bile uyudum. Sabah uyandığımda ise beni çok büyük bir sürpriz bekliyordu. Eylül bana sarılmış, öyle uyuyordu. Bana sarıldığını anlamamıştım bile, benim için çok büyük bir sürpriz olmuştu. Ama uyuyorken öyle huzurlu görünüyordu ki yüzüne bakakaldım. Onu böyle saatlerce izleyebilirdim. Öyle hoş, öyle duru bir güzelliği vardı ki, kendine baktırıyordu. Sabahın bu saatinde bile uyurken bir insan nasıl böyle güzel görünebilirdi ki?

Saçlarını yavaş yavaş sevmeye başladım, alarmımı iptal etmeyi akıl ettiğim için kendimi içimden defalarca tebrik ettim, yoksa bu görüntüyle asla karşı karşıya gelemezdim.

Ben daha bu anın tadını çıkartamamıştım ki Eylül yavaş yavaş uyanmaya başladı. En azından gece çok güzel bir uyku çekmişti...

Eylül: hih! Uykumda dönmüşüm, hiç farketmedim, çok özür dilerim.

Güldüm...

Serkan: hiç özür dileme, hatta sana teşekkür etmek isterim. Ben halimden gayet memnunum desem bana kızar mısın?

Eylül de güldü...

Eylül: kızmam.. yatağına kadar geldim, kendi ayaklarımla. Yani bir şeyler beklemen çok normal.

Kaşlarımı çattım, gerçekten böyle mi düşünüyordu? Ondan hiçbir şey istemedim bu zamana kadar, çok istememe rağmen onu bir kez olsun öpmedim bile. Hep ondan bekledim. Her şeyi ondan bekledim...

Serkan: yoo,hayır. Benim senden hiçbir şey beklediğim yok Eylül. Neden böyle bir şey söylüyorsun anlamıyorum. Ne zaman senden bir şey istedim ki ben? Sana böyle bir imada mı bulundum ben?

Eylül: hayır ama...

Serkan: Rahat rahat uyuduğun, kabus görmediğin için mutluyum. Ama bana sarılman da çok hoş, ben halimden gayet memnunum, ben de sayende çok güzel bir uyku çektim.

Eylül: peki saat kaç oldu?

Serkan: on...

Eylül: on mu? ne?! Nasıl? Sen işe gitmeyecek miydin, neden erkenden kalkmadın?

Serkan: alarmımı kapattım sen rahat uyu diye... ben de biraz daha uyumaya karar verdim, çok rahattım, iyice uykumu almış oldum.

Kaşlarını çatınca konuşmaya devam ettim...

Serkan : Zaten kendi işim Eylül, istediğim saat kalkarım, istediğim zaman işe giderim. İşlerimi bir süredir Esra hallediyor, birkaç saat daha idare edebilir değil mi?

Eylül: o kız iyi bir maaşı hakediyor

Serkan : haklısın, son dönemde yardımlarını düşününce... evet en kısa zamanda ona zam yapmalıyım

Eylül : yok yok, ben bir sevap işlemişim belli...

Serkan: anlamadım?

Eylül: ben bir şey yapmışım ki her şeye rağmen karşıma seni çıkarmış...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin