82

676 28 5
                                    

Güney önce yanaklarımı kızartacak kadar kahkaha attı, sonra da Serkan'a döndü...

Güney : vay vay vay... oğlum sen abayı yakmışsın, emin oldum artık. Hiç tahmin etmezdim! O değil de bu bir tek bize yaramadı galiba... zaten hiçbir faydan dokunmuyordu şimdi iyice hayırsız olursun sen. İki günde o çok değerli arabanı Eylül'e vermişsin be!

Yeniden kızardım...

Songül : ama insan sevince her şeyi yapar değil mi? Sana ne oğlum. Milleti gözetlemeyi de bırak Güney. İyice yaşlı teyzelere benzedin. Hadi geç içeri. Yoksa evimden kovarım valla! Yaparım, yapamam sanma.

Güney : al işte... bir de bana bak.

Biz kahkahalarla gülerken ben bir yandan Masal'ı arka koltuğa yerleştirdim ve ben de yanına oturdum. Serkan da sürücü koltuğuna geçip arabayı sürmeye başladı...

Masal'ı göğsüme yatırıp kokusunu içime çektim. Öyle özlemiştim ki... ondan ayrı kalmayı, onu kaybetmeyi düşünemiyordum bile...

Masal : biliyor musun, Güney amcam bana bebek aldı anne...

Eylül: aa ne şaşırdım...

Masal benim dalga geçtiğimi anlamadı tabii ki, bebeğini anlatmaya devam etti...

Masal : öyle güzel ki... hem saçlarını ısıtınca mor oluyo biliyo musun?

Minik elleriyle çantasını açıp içinden yeni bebeğini çıkartıp bana gösterdi...

Eylül: çok güzelmiş. Teşekkür ettin mi peki Güney amcana?

Masal : hıhı...

Eylül: evimiz bebekle doldu amcaların sayesinde. Onlar da olmasa ne yapardın acaba?

Masal güldü... asla yeni oyuncağa itiraz etmezdi. Odası bebekten geçilmeyecek bir hal alsa bile... şımarıktı benim kızım... amcaları, teyzeleri onu şımartmıştı..

Masal : naapıyım, benim hiç arkadaşım yok. Olsaydı onunla oynardım ben de

Serkan : Masal, biliyor musun, kreşe başladığında senin bir sürü arkadaşın olacak. Onlarla oynayacaksın hep. Çok güzel olur, değil mi?

Masal : evet! Anne ben ne zaman gidicem kreşe?

Eylül: iyice iyileştiğin zaman

Masal : ben iyileştim. Noolur yarın gideyim, noolur

Eylül: hemen olmaz kızım. Birkaç gün sonra bakarız, anlaştık mı?

Masal biraz surat astı ama sonra yine göğsüme doğru yatmaya başladı. Benim güzel kızım...

Eylül: sıkıldın mı peki biz gelene kadar? Üzmedin dimi Songül teyzeni?

Masal : hayır... onlar çok eğlenceli. Songül teyzem Güney amcama kızıyo hep. Güney amcam da gülüyor. Öyle komikler ki... beni hep güldürüyolar

Serkan ufak bir kahkaha attı... ben de gülmemek için kendimi zor tuttum...

Serkan : Güney ne hallere düşmüş... bir kadından azar işitecek adam mıydı o? Yumruğunu masaya koyardı.

Eylül: ama söz konusu Songül olunca her şey mümkün.

Serkan: galiba... Bizim Güney adam olacak onun sayesinde. Çapkınlığı da bıraktı baksana... şimdi Songül'ün evinden çıkmıyor

Eylül: bence çok yakışıyorlar... zaten Güney'i severim. Songülle Güney'in birlikte olacaklarını asla tahmin etmezdim ama onlar için öyle mutluyum ki... Güney çapkındı falan ama iyi adamdır..

Serkan : kesinlikle öyle.

Bir süre sessizlik oldu... Masal da uyumuştu sanırım. Biz yolda trafiğe yakalanmışken Serkan bana doğru döndü...

Serkan: gerçekten bir suçum olmadığını mı düşünüyorsun?

Eylül: suçlu olmadığını biliyorum Serkan.. bunu seni sevdiğim için söylemiyorum, Masal benim canım, her şeyim. Onun kılına zarar gelmesi benim on kat canımı acıtır. Ama senin suçun yok. Asla... sanırım Masal'ın senin kucağında olmasına şükrediyorum. Yoksa... düşünmek bile istemiyorum. Şimdi önemli olan ikinizin de iyi olması. Beni korkuttunuz, hem de çok korkuttunuz. Ama şükür ki iyisiniz.

Serkan bana yeniden dönüp kocaman bir gülümseyle baktı...

Serkan: seni seviyorum Eylül... sana aşığım. Usanmadan, bıkmadan sürekli söyleyebilirim bunu... Sonunda bunu söyleyebileceğim birini bulmanın benim için tarifi yok... kucağındaki minik kızla sen benim bir anda her şeyim oldunuz...

Eylül: beni utandırman bittiyse arabayı sür canım...

Serkan: hay hay... hasta çorbamı yaptın umarım...

Eylül: eh, kendimce yaptım bir şeyler. Beğenir misin bilmiyorum ama...

Serkan: bir şeyler derken? Birden fazla çeşit yemek mi hazırladın yoksa?

Eylül: tabii ki...

Serkan'ın gözleri parıldadı...

Serkan: gerçekten mi? Eylül, beni şımartıyorsun...

Eylül: alt tarafı yemek... senin benim için yaptığın şeylerden sonra bu kadarını yapmalıyım değil mi?

Serkan: yanılıyorsun... kendini hiçbir şekilde bana karşı borçlu hissetmeni istemiyorum Eylül. Asla. Ben senden ne yemek ne temizlik ne de başka bir şey istemiyorum ki. Ben senden sadece mutlu olmanı istiyorum, yanımda olmanı... ama tabii güzel yemeklerine de hayır demem...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin