57

786 32 14
                                    

Serkan : Eylül?

Sesi uykulu geliyordu.. uykusundan uyandırmıştım belli ki, kahretsin!

Eylül : Serkan.. hırsız...

Fazla açıklama yapmam gerekmemişti, o ne olduğunu hemen anlamıştı...

Serkan : hemen geliyorum..

Sanırım uyanık olduğumun farkında değillerdi, ya da değildi, kaç kişi olduklarından hala emin değildim... eğer bu odaya da gelirlerse ne yapacaktım? Uyuyor numarası mı yapmalıydım yoksa elime geçen en sert şeyle başlarına mı vurmalıydım? Tek kişiyse belki bunu yapabilirdim ama daha fazla kişi varsa o zaman bu imkansızdı...

Ben bunları düşünürken kapım birden açıldı. Uyanık olduğumu görünce hemen yanıma gelip ağzımı kapadılar, iki kişilerdi, kahretsin! Hiçbir şey yapamazdım...

: bana bak, sakın bağırmaya ya da bir şey yapmaya kalkma.. eğer bağırırsan çok fena olur...

Kafamı usulca salladım. Yapmak istediğim son şey onları kızdırmaktı. Kızım hala içerde uyuyordu ve onları kışkırtmaya niyetim yoktu. Ne yapacaklarsa bana yapsınlar, kızıma bir şey yapmalarına dayanamazdım...

: nerde ha? nerde saklıyorsun mücevherleri? Paralar nerde?

Hiçbir şeyim yok diyemedim.. düğünümde takılan takılar bile yoktu... hepsini evimize eşya almak için harcarken kullanmıştık ki çok fazla takı da takılmamıştı zaten...

: söyle lan!

Diğerinin gözü alyansıma gitti ve parmağımdan sökercesine almaya çalıştı. Ağzım hala kapalıydı ama gözlerimden yaşlar bir bir dökülüyordu, önümü göremez hale gelmiştim. Alyansım Ali'den kalan son şeydi ve bir hırsızın elinde olmasına dayanamıyordum...

: oğlum bu para etmez

: elimiz boş mu dönelim? Konuşmuyo işte!

: diğer odaya bakalım...

Onlara engel olamadım. Beni de yanlarında sürükleyerek Masal'ın odasına gittiler. Kapıyı açtıklarında Masal hala uyuyordu...

: çocuk var lan! Naapıcaz?

: engel mi? Kaç defa çocuklu eve girdik, paralar hep burda olmuyor mu?

Dış kapının yumruklandığını duydum...

Serkan : Eylül! Eylül iyi misin?

Sesim çıkmıyordu ama Masal seslere uyanmıştı. Beni ve yüzü maskeli iki yabancı adamı görünce önce afallamış, sonra korkuyla çığlık atmıştı. Diğer adam kızımın yanına gidip o pis ellerini onun ağzına götürüp susturmaya çalışmıştı ama kızım onun elini ısırıp çığlık atmaya devam etmişti. Ağzımı tutan adam beni dürttü...

: sustur lan şunu...

Ağzımı açıp konuşamıyordum ki! Kızımı nasıl sakinleştirmemi bekliyorlardı?

Ellerimle Masal'ı yanıma çağırdım, o da hemen gelip bacaklarıma yapıştı, korkudan tir tir titriyordu..

Bu sırada muhtemelen Masal'ın az önceki çığlıkları dışarıdan duyulmuş, dışarıdaki sesler artmış, sanırım kapı kırılmaya çalışılıyordu...

Serkan : Eylül! Eylül ses ver!

: naapıcaz lan? Geldiler!

: senin yüzünden! Çocuğun odasına girmeyelim demiştim!

Onlar kendi aralarında tartışırken dibimdeki Masal'ı kendimden birazcık uzaklaştırdım ve arkamda hala ağzımı tutan adama tüm gücümle tekme geçirip kollarından kurtuldum. Masal'ın elini tutup var gücümle kapıya doğru koşup hemen kapıyı açtım. Karşımda Serkan ve birkaç polis memuru duruyordu...

Onu görmek öyle rahatlatıcıydı ki... Masal korkuyla onun kucağına atlarken ben de ona sarılmıştım...

Serkan: Eylül... Masal... iyisiniz değil mi? Size bir şey yaptı mı?

Sadece kafamı sallayabildim. Onun yanında olmak çok iyiydi, tüm korkum bir an silinmişti. Biliyordum ki artık güvendeydim...

Polislerden biri yanımıza gelince Serkan'dan ayrıldım...

Polis : siz iyi misiniz?

Eylül: evet evet, iyiyiz.

Serkan: üçüncü kattalar, bu kata hırsız nasıl girer? Dış kapı da kilitliydi...

Polis : alt katta demir parmaklık vardı, tırmanmış olmalılar... bu şekilde en üst kata bile rahatça tırmanabiliyorlar...

Serkan: kahretsin...

Polis : şimdi karakola gidip çaldıklarına bakıcaz.

Eylül: hiçbir şey alamadılar... sadece... sadece alyansım.

Birkaç dakika sonra aynı memur bana alyansımı getirmişti ama onu parmağıma geri takmak yerine cebime koydum.

Eylül: teşekkür ederim...

Polis : ifade için karakola gelmeniz gerekiyor...

Serkan: sabah gelse olmaz mı? İkisi de bu gece yeterince korktu...

Polis : olur, tamam...

Polisler iki hırsızı da alıp gittiklerinde Serkan hala evimdeydi. Ona tekrardan sarıldım, gerçekten çok korkmuştum.

Serkan: biraz otur lütfen... suratın bembeyaz...

Dediğini yaptım ve salona geçtim. Masal'ı da kucağıma almış, sımsıkı sarılmışken, o da yanımızda ayaktaydı. Uykusundan etmiştim zaten, gitmek istiyordu belli ki...

Eylül: çok ama çok teşekkür ederim... sen olmasan...

Serkan: beni aramana çok sevindim...

Eylül: polisi arasam her şeyi anlatırken hırsızlar beni duyardı ve ben...

Serkan: ne olursa olsun... o an aklına gelen ve aradığın kişi ben olduğum için çok mutluyum Eylül...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin