36

962 35 70
                                    

Eylül
Ben kendiminkini büyük sanıyordum ama benim itirafım, Serkan'ın itirafı yanında hiçbir şeydi... üstelik aylarca bize rol yaptıklarına inanamıyordum...

Eylül: inanmıyorum... yani siz...

Serkan: evet... her şey oyundu. Annemin bana resmini gönderdiği kızlar, sizin bana senelerce ayarlamaya çalıştığınız Cemre ya da Mine... hepsi çok güzeller, çirkinler demiyorum. Onları beğenmiyor değilim, yanlış anlama... ama aşk... o yok işte... ben de mantık evliliği yapmak istedim. Ama zamanla Mine benimle gerçekten ilgilenince ona denemek istediğimi söyledim ve şimdi olay buraya kadar geldi...

Sessiz kaldım çünkü şok içerisindeydim...

Serkan: iğrenç bir insanım değil mi?

Eylül: hayır tabii ki hayır... öyle bir şey aklımın ucundan geçmez Serkan

Serkan: ama?

Eylül: şaşkınım... sadece şaşkınım hepsi bu.

Serkan : Masal bile sevmedi Mine'yi. Çocuklar hissedermiş, ben de ona kulak vermeliyim

Güldüm...

Eylül: o sadece kıskanıyor... onu dinlemeni önermem

Serkan: kıskanıyor mu? Nasıl yani?

Eylül: yani sen sürekli bize geliyorsun, sürekli onunla ilgileniyorsun. Üstelik Ali'ye de benziyorsun, hem tavır hem de görünüş olarak. Ve Ali olmayınca, o bir arayış içinde ve sen de onun baba figürünü yeterince karşılıyorsun, her açıdan... seni onun yerine koyuyor... artık babasını sormamasının sebebi bu.

Serkan: gerçekten böyle mi düşünüyorsun?

Eylül: böyle olduğunu biliyorum Serkan

Bu söylediklerim Serkan'ı düşündürmüştü...

Serkan: hiç bu şekilde düşünmemiştim...

Eylül : sen Masal'a bakma... ama kalbini dinle... sevmiyorsan da evlenmen ne derece doğru olur bilmiyorum

Serkan
Biliyordum... evlenmemeliydim.. Eylül de aynı şekilde düşünüyordu işte.

Serkan: biliyorum, biliyorum... ama yalnızlıktan da korkuyorum Eylül... seveceğim birini bulamadan, yalnız başıma ölmek istemiyorum.

Eylül: başa gelince çekiliyor Serkan...

Kahretsin!

Serkan: öyle demek istemedim... özür dilerim

Eylül: biliyorum... merak etme ağlamayacağım. O günleri aştım... dedim ya alıştım...

Kafamı salladım, rahatlamıştım. Onu ağlatmak için değil, rahatlatmak için burdaydım...

Eylül: ama sen kendine bakan, başarılı ve yakışıklı bir adamsın. Etrafında bir sürü insan var, çevren geniş. Aşık olacağın insan elbet bir gün karşına çıkar Serkan...

Serkan: böyle mi düşünüyorsun gerçekten? Yoksa duymak istediklerimi mi söylüyorsun?

Eylül: kesinlikle düşündüğümü söylüyorum...

Ve sonra konu değişti, eski günlerden çocukluk anılarımıza kadar konuştuk. Saatler su gibi akıp gidiyordu onun yanında, gece yarısı olmuştu bile, saati biliyordum ama beni kovmamıştı ve gitmemi istiyor gibi bir hali de yoktu. Bu yüzden ben de oturmaya devam ettim.

Eylül: .... ben de! İnanmıyorum. Ali onun çok sıkıcı olduğunu düşünürdü, bir gün izletmiştim ama uyuyakalmıştı. Demek sen de Harry Potter hayranısın.

Serkan: kahrolsun Muggle'lar!

Güldü...

Eylül: inanmıyorum cidden... Ali'nin daha zevk sahibi bir versiyonu gibisin. Ali daha çok klasikçiydi...

Serkan : kovboy filmleri, aksiyon filmleri...

Eylül: kesinlikle! O kovboy filmlerinde ne bulur anlamazdım. Her pazar eğer evdeyse kesinlikle izlerdi, bir pazar kaçırdığını görmedim. Bense temizliği o güne bırakırdım...

Kahkaha attım... ben de o filmleri izlemeye dayanamazdım. Ali ile dalga geçerdim, o ise bu konuda asla taviz vermezdi...

Eylül: bu gece fazla güldüm...

Serkan: bu güzel bir şey Eylül... gülmelisin. Kendini asla suçlu hissetme.

Ne düşündüğünü biliyordum. Ali yokken, yas tutması gerekirken güldüğü için kendini suçluyordu. Ama uzun zaman olmuştu ve önüne bakmalı, mutlu olmalıydı... o bunu hakediyordu...

Eylül: hayır, hissetmiyorum... aksine iyi geldi... teşekkür ederim...

Serkan: ne demek...

Ve sonra konu başka yerlere geldi... uzun zamandır böyle eğlenmemiş, böyle rahat olmamıştım. Mine ile konuşabildiğimiz tek şey işti ve gerçekten bunalmıştım. Zaten günümün çoğunu davaların başında geçirirken evdeki kısıtlı zamanımda başka şeylerden konuşmayı tercih ederdim...

Serkan: ...sen bana o muhteşem hediyeyi almıştın ve ben sana saçma bir ev aleti almıştım... bir sonraki doğum günün için bugünkü konuşmamızı tekrar tekrar hatırlatacağım kendime... sana güzel bir hediye alacağım...

Hemen yanımda oturan Eylül, birden bana döndü ve iyice yaklaştı. Dudaklarını dudaklarımın üstünde hissettiğimde kalbim duracaktı sanki... neden bu kadar hızlı atıyordu kalbim?

Çünkü yanlıştı... yanlıştı değil mi? Onu kibarca reddetmem, sonra her şeyi unutmuş gibi yapmam lazımdı ama yapmadım... benim dudaklarım da aralanmıştı, onu öpmeye başladım... kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu, uzunca bir an ondan başka hiç kimseyi düşünemez oldum. Neden böyle olmuştu? Neden kendimi durduramıyordum?

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin