129

504 31 30
                                    

Aylar sonra...
Serkan
Cumartesi günü akşamıydı ve Eylül ile beraber yemeğimizi yiyorduk, Masal da Cemre ve Tuna ile birlikte kafedeydi. Bugün kafede bir çocuğun doğum günü olunca Cemre vakit geçirmesi için Masal'ı da oraya götürmek istemişti.

Eylül bugün bir garipti, bana gülümseyip duruyordu. Onu böyle mutlu görmek çok güzeldi, sanırım evlilik yıl dönümümüz ve bu sebeple ona aldığım hediye sebebiyleydi bu mutluluğu... Az önce bileğine taktığım bilekliği elinde çevirirken ben de onu izliyordum. Onun kadar ben de çok mutluydum, tam bir yıldır benim eşim olarak yanımda olduğu için minnet doluydum. Aşık olduğum kadınla bir hayat sürmek dünyanın en güzel hissiydi, bunun daha üstü yoktu...

Yemeğim bitmişti ki Eylül elimi tuttu, şaşırmıştım. Elleri soğuk ve ıslaktı, biraz da heyecanlı görünüyordu. Saçlarını bir o yana bir bu yana sallayarak heyacanını ya da gerginliğini gidermeye çalışır gibi bir hali vardı. Sanırım bana bir şey söyleyecekti ama çekiniyordu...

Serkan : Eylül, bana bir şey mi söyleyeceksin?

Eylül : evet.. ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Anlatması biraz zor...

Serkan : peki... o zaman direkt söyle bence...

Eylül : Serkan ben uzun zaman düşündüm ve bir karara vardım.

Serkan : seni dinliyorum...

Hiç ipucum yoktu, kararının ne ile alakalı olduğunu bile tahmin edemiyordum. Ama merak ediyordum...

Eylül : bir sene oldu seninle evliyim ve şu bir senedir resmen bulutların üstündeyim. Sahip olduğum her şeye sahibim, istemediğim hiçbir şey de hayatımda bulunmuyor.

Serkan : benim için de aynısı geçerli. Ama lafı dolandırma da kararını söyle canım, çünkü sen böyle gergin görünürken gerçekten endişelenmeye başladım...

Eylül : yoo, kötü bir şey değil. Ama tamam, o zaman direkt söylüyorum. Ben uzun uzun düşündüm ve karar verdim. Ben bir çocuğumuz daha olsun istiyorum...

Gülümsedim...

Serkan : çok güzel düşünmüşsün... zaten bir aile bekleyen yüzlerce, binlerce çocuk var, birine de biz kapımızı açalım...

Eylül kaşlarını çattı, ne demek istediğimi anlamamış gibiydi... sonra bir an ağzını açıp kapatarak bana baktı...

Eylül : yok yok öyle değil... yani evlatlık değil, bizim bir çocuğumuz olsun. Senin ve benim. İkimizin...

Aklım yeterince çalışmıyordu sanırım, tüp bebekten mi bahsediyordu? Bir şey söyleyecektim ki yeniden konuşmaya başladı...

Eylül : aslında uzun zamandır aklımdaydı ama işte biliyorsun... bu seni sevmediğim için falan değildi, yanlış anlama, sadece hazır değildim işte. O aklımdayken, arada da olsa düşünürken olmayacağını biliyordum. Ama uzun uzun düşündüm ve artık hazırım. Eğer sen de hâlâ istiyorsan ben bu evliliği gerçek bir evliliğe dönüştürmek istiyorum...

Duyduklarıma inanamamıştım, öylece tepki veremeden yüzüne bakıyordum...

Serkan: Eylül... buna zorunda değilsin. Sana gerek olmadığını defalarca söyledim. Aynı şeyleri yaşamayalım lütfen. Son seferinde ne oldu hatırlasana...

Eylül: o zaman başkaydı... ben düşünmeden hareket etmiştim, bir anda olmuştu. Annemin söylediklerini düşünüyordum, içimi korku kaplamıştı, seni kaybetme korkusu, bir anda düşünmeden hareket etmiştim. Oysa bunu uzun zamandır düşünüyorum. Kararımı verdim ben, ama tabii sen ne düşünürsün bilmiyorum, ister misin ya da bu fikir hoşuna gider mi bilmiyorum. Bir çocuk yeter dersen, ya da ben artık senden çocuk düşünmüyordum der-...

Onu dudaklarımızı birleştirerek susturmuştum, ve böylece sanırım ona verilebilecek en güzel şekilde cevabımı vermiş oldum.

Eylül
Bunun olduğuna kendim dahi inanamamıştım, öyle kolay olmuştu ki sanki başından beri olması gereken buymuş gibiydi... daha en başında yaşanması gereken buymuş, en başından beri onunla olmam gerekiyormuş gibi hissetmiştim. İçimdeki bu duygu öyle büyüktü ki nasıl taşıyacağımı bilmiyordum...

Serkan tanıdığım en nazik, en ayakları yere basan, en romantik adamdı. Çok da yakışıklıydı, dolayısıyla bir kadının isteyebileceği her şey onda vardı. Ayrıca harika da bir babaydı...

Garip bir şekilde birbirimize birer yapboz parçası gibi uymuştuk. Ondan başka düşündüğüm hiçbir şey olmadığı gün her şeyi geride bırakacağımı biliyordum ama böylesine geride bırakabileceğimi asla düşünemezdim. Yine de olmuştu...

Elleri saçlarımda dolaşırken kendimden geçmiştim... Gözlerimi kapatmış, bu anın tadını çıkarıyordum adeta. İkimizden de çıt çıkmıyordu, muhtemelen o da uzun zamanın ardından aşık olduğu kadına gerçekten kavuşmuş olmanın tadını çıkıyordu...

Uzun bir sessizlikten sonra ilk konuşan o olmuştu...

Serkan : Masal...

Eylül : bu akşam Cemre'de kalıcak. Cemre'den rica ettim o da seve seve kabul etti... Masal'a da zaten bir değişiklik olsun da ne olursa olsun...

Serkan hafifçe gülüp nefesini saçlarıma vermişti...

Serkan : Masal çok özel bir kız... şu hayatta onun kadar sevilen başka bir çocuk daha düşünemiyorum bile..

Eylül : babasının kızı...

Serkan : ne olursa olsun Masal benim için özel, ben babalığı onunla tattım... bu çok başka Eylül...

Eylül : tabii ki öyle, o benim de ilk göz ağrım...

Serkan : ilkler... ilkler hep özeldir değil mi?

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin