Serkan lavaboya giderken, Mine'nin bakışlarının bana çevrildiğini hissettim. Aslında ona karşı biraz mahçuptum, Serkan'ın eski nişanlısıydı neticede, ve Serkan tam olarak olmasa bile onu benim için bırakmıştı ve Mine'ye acımasam dahi bizim karşımızda oturması bir rahatsızlık veriyordu...
Faruk, bu sefer Serkan'nın yerine yani benim yanım yanıma oturmuştu.
Faruk : siz ne zaman tanıştınız Serkanla?
Eylül : biz uzun yıllardır tanışıyoruz aslında...
Faruk : Mine'den de önce yani...
Eylül : evet ama nereye varmaya çalıştığınızı anlamıyorum. Bu durumu kurcalamak anlamsız, olan oldu...
Mine : aynen öyle, gereksiz. Zaten her şey ortada değil mi? Serkan nişanlıydı, evlenmek üzereydi ama arkadaşı ölünce karısına ve çocuğuna bakmak için daha önce söz vermiş olduğu için onlara sahip çıkıyor...
Eylül : bu doğru değil. Evet, Ali'ye daha önce söz verdi ama benimle bunun için evlenmeyecek... beni sevdiği için evlenicek...
Mine : hiç için sızlamıyor mu? Ali ne düşünürdü demiyor musun?
Eylül : demiyorum... Mine seni seviyordum, gerçekten. Hatta Serkan'ın uzun yıllar sonunda birini sevdiğini öğrendiğimde çok mutlu olmuştum. Ama Serkan bana aslında seni sevmediğini ama yalnız kalmamak için evleneceğini söylediğinde er ya da geç senden ayrılacağını biliyordum. Ömür boyu yalnızlığı seçerdi...
Mine : ama seni seçti... ama bana yalan söyleme Eylül, sen de kızın da beni hiç sevmediniz.
Eylül : ben seni seviyordum, gerçekten. Ama açıkçası şu sıralar seni Serkan'ın çevresinde ona sevgiyle bakarken gördüğümde içimden çok farklı duyguları ortaya çıkarıyorsun... sen Serkan'a başkasını sevdiğini bile bile öyle aşkla bakarken artık seni sevmem mümkün olmuyor...
Mine : beni mi kıskanıyorsun yani?
Eylül : evet. Ama Serkan'ın sana dönebileceğinden şüphe ettiğim için değil... seni kıskanıyorum Mine, çünkü sen zekisin, gençsin, güzelsin, bekarsın, çocuğun yok, daha önce hiç evlenmedin... ve en önemlisi Serkan'a aşıksın... benim Serkan'a sunmak istediğim ama sunamayacağım her şeye sahipsin ve ben seni bu yüzden kıskanıyorum
Mine : bunları söyleyip evlenecek olman... Serkan'ı düşünüyorsan bırak o zaman...
Eylül : ben Serkan'ı seviyorum, o da beni seviyor, hem de çok. Birbirini seven iki insanın yapacağını yapıp evleniyoruz. Gerisi sizleri değil bizi ilgilendirir...
Serkan'ın elini omzumda hissettiğimde daha fazla bir şey söylemedim...
Serkan : ne oldu canım? Onları ilgilendirmeyen ne?
Eylül : hiç... havadan sudan konuşuyorduk..
Serkan : geç oldu, istersen artık kalkalım, daha Masal'ı alıcaz zaten...
Serkan dediği gibi erkenden kalkınca ben de ayaklanmıştım.
Serkan
Herkesle vedalaştıktan sonra arabaya binmiştik, Eylül de benim yanımdaki koltukta oturuyordu...Eylül : konuştuklarımızı duydun mu?
Sadece Eylül'ün son cümlesini duymuştum. Daha başka ne konuşmuşlardı ki?
Serkan : hayır.. umarım canını sıkmamışlardır
Eylül : hayır tabii ki öyle bir şey olmadı.
Serkan : sevindim...
Tam arabayı çalıştıracaktım ki Eylül beni durdurdu...
Eylül : bir dakika... önce bir şey söylemek istiyorum. Bugün buraya gelirken biraz gergindim ama benimle geldiğin için teşekkür ederim. Birçok duyguyu birden yaşadım bugün
Dedi ve güldü...
Eylül : sevgi, aşk, mutluluk, gurur, kıskançlık...
Ben de güldüm...
Serkan : benim de listem hemen hemen aynı... gururu çıkartıp onuru ekleyebilirim. Senin benim hakkımda düşündüklerinden sonra sadece onur duyabilirim...
Eylül : kıskançlık?
Serkan : evet, hem de çok... hem de sen böylesine güzelken..
Eylül yine kızarırken içimdeki duyguları baskılayıp devam ettim...
Serkan : belki kızacaksın ama seninkilere ek bir madde daha ekleyebilirim bu listeye. Şehvet... söylemesem olmazdı
Omuz silktim. Ne hissettiğimi saklamayacaktım. Ona karşı tamamen açık olmak istiyordum. Laftan da zarar gelmezdi ya...
Eylül : nasıl yani?
Serkan : mesela seni öpmek isterim ama yapamam. Senden bir hamle gelmedikçe ben hiçbir şey yapamam.
Eylül : o kadar da kırılgan değilim Serkan... her şeyin bir sınırı var kabul, ama biz sevgiliyiz, hatta evlenicez
Serkan : evet ama bu normal bir evlilik değil...
Bana bozularak baktığında hemen devam ettim...
Serkan : farkındayım ve bundan asla şikayetçi değilim. Eylül, beni sevdiğini biliyorum. Benden hoşlandığını, eskisine göre daha farklı şeyler hissettiğini de biliyorum, bunu görüyorum ve hissediyorum. Ama bunun Ali'ye olan aşkın kadar olmadığını da biliyorum. Benim istediğim yanımda olman, rahat ve mutlu olman. Kızınla sıkıntı çekmeden, zorluk çekmeden yaşaman. Yanımda demek aynı oda, hatta aynı ev anlamında da değil. Hem maddi hem manevi yardımımı kabul etmen, hepsi bu...
Eylül : biliyorum Serkan. Ama bazen hissettiklerimin bunların ötesinde olduğunu hissediyorum ve itiraf etmeye korkuyorum. Sadece sana değil, kendime bile...
Serkan : nasıl yani?
Eylül : neredeyse... neredeyse Ali'ye hissettiklerim gibi... belki de fazlası ve ben bazen sanki bu duygularımı Ali'ye ihanet ettiğimi düşünmemek için baskılıyormuşum gibi hissediyorum.
Ağzım açık kalmış ona bakıyordum. O ise bu sefer gözlerini bana dikmiş, gözlerimin içine içine bakıyordu... dayanmak çok zordu, aşk itirafı ve o böylece güzel dururken... en fazla nazikçe reddederdi, buna değer miydi?
Üzerinde daha fazla düşünmedim, ona yaklaşıp dudaklarımı onunkilerle birleştirdim ve uzun zamandır hasretini çekiyormuşçasına sevdiğim kadını uzun uzun öptüm. Ne zaman geri çekilecek, pişman olacak mı olmayacak mı diye düşünmeden, sadece aşkıma odaklanarak öptüm onu... elleri saçlarımda gezerken hissetiklerimle kendimden geçmiştim.
Ama her güzel şeyin bir sonu vardı ve bu an da bitecekti, nitekim öyle de oldu. Öpen bendim, geri çekilen de ben olmuştum. Ama Eylül'ün yüzündeki ifadeyi görünce pişman olmuştum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKarısıyla çok mutlu olan bir adam en yakın arkadaşına eşini ve çocuğunu emanet eder ve sonradan olanlar ile her şey değişir...