Önceki bölümlerde...
"Amy, belki de bir misafirimiz gelmiş olabilir. Tamam sen sormadan söyleyeceğim. Alec gelmiş olabilir." Amelia'nın yüzü sevinçle aydınlandı. Elizabeth kapıyı çaldı ve cevap beklemeden içeri girdi. Onlar içeri girer girmez iki adamın bakışları da kendisine çevrildi. Ian'ın yanındaki adamı tanımıyordu. Elizabeth hayal kırıklığını gizlemeye çalışarak gülümsemeye çalıştı. "Abiciğim!" Amelia elini bırakarak odadaki tanımadığı adama doğru koştu ve onun kucağına atladı. O an adamın McCuaig olduğunu anladı. Amelia'yı alıp götürecekti. Ian'la bakıştılar.
Elizabeth dolan gözlerini kaçırarak kendini toparlamaya çalıştı. Amelia abisinin boynuna atladığı hızla geri indi ve koşarak yanına geri geldi. Elinden tutarak onu McCuaig'e doğru çekiştirmeye başladı. Elizabeth'in gözünden küçük kızın abisinin gözlerinin dolduğu kaçmadı. Sandığından daha gençti. Aşağı yukarı kendi yaşlarında gibi görünüyordu. Liderle karşı karşıya geldiğinde kibar bir reveransla onu selamladı. "Elizabeth Lawrence." McCuaig eğilerek Elizabeth'in elini öptü. "Colin McCuaig. Tanıştığıma memnun oldum Leydi Elizabeth." Gülümsedi. "Neden oturup konuşmuyoruz?" Ian'ın sesiyle ikisi de bakışlarını birbirlerinden ayırarak oturdular. Amelia, Elizabeth'in yanına oturdu. "Elizabeth anladığın üzere McCuaig kardeşini almaya gelmiş." Elizabeth kibarca başını salladı. "İzin verirsen Ian, sizin konuşmanızı daha fazla bölmeden ve sizi yalnız bırakıp Amy'nin toparlanmasına yardım etmeden önce Lider McCuaig'e birkaç bir şey söylemek istiyorum." Ian'dan onay aldıktan sonra konuşmasına devam etti. "Amy, neden Jennifer'a abinin geldiğini haber vermiyorsun?" Amelia heyecanla ayağa kalktı. "Abi Jennifer'ı mutlaka görmelisin. Karnının içinde bir bebek var ve o kocaman!" Colin McCuaig gülümseyerek başını salladı. "Haydi git bakalım. Leydi McLeod'u bul." Amelia hızla kapıya doğru koştu ama sonra duraksayarak abisine döndü. "Bir yere gitmeyeceksin değil mi Colin?" "Hayır Amy, sensiz buradan ayrılmayacağım." Küçük kız gülümseyerek odadan çıktı. Elizabeth hemen konuşmaya başladı. "Sizinle açık konuşacağım Lider McCuaig. Amy'nin sizi gerçekten çok sevdiğini gördüm. Ama siz onun sevgisini hak ediyor musunuz orası şüpheli. Belki iyi bir lidersinizdir ama ben iyi bir abi olduğunuzu düşünmüyorum. Yoksa Amelia bu kadar kolay kaçırılamazdı. Onun yaşadıklarının sadece birazını öğrenebildim ve emin olun böyle şeyler yaşayıp, bu kadar hızlı kendini toparlayan bir çocuk daha hayatımda göreceğimi sanmıyorum, ki umarım hiç kimse böyle bir şeyi yaşamak zorunda kalmaz." Ayağa kalktı. "Bundan sonra Amy'ye iyi baksanız çok iyi olur. Yoksa karşınızda beni bulursunuz. Şimdi Ian size yaşadıklarımızı anlatırken ben Amy'nin toparlanmasına yardım edeceğim." İki lidere de başıyla selam verdi. Sonra bir daha arkasına dönmeden odadan çıktı. Colin McCuaig kapı kapanınca Ian'a döndü. "Az önce beni tehdit mi etti?" Ian kendini gülmemek için çok zor tutuyordu. "Korkarım öyle. Şimdi sana olanları anlatacağım ve sen kardeşinin karşısına Elizabeth ve Alec çıktığı için ömrün boyunca onlara borçlu olacaksın, emin olabilirsin."
Aradan bir saat geçtiğinde Elizabeth ağlamamak için kendisini çok zor tutuyordu. Sabah Alec'in renklerini taşıyan askeri gördüğünde onun geldiğini sanmıştı. Ama Ian'dan, onun Alec'ten gelen klanlarıyla ilgili bir bilgilendirme yazısı olduğunu öğrenmişti. Şimdi ise, birazdan gidecek olan Amelia ve Colin McCuaig'i yolcu etmek için kalenin avlusunda bekliyorlardı. Ablası destek olmak istercesine elini tuttu. Ona neden bu kadar bağlandığını bilmiyordu. Amelia çok güzel ve akıllı bir çocuktu ve geçen bu sürede kalbini kazanmıştı. Aslında birçok insanın kalbini kazanıp, güzel anılar bırakmıştı küçük kız. Sadece beş yaşındaydı ve kendinden beklenemeyecek şeyler yapıp, Jenny'den sonra Ian'ı bile yumuşatmayı başarmıştı. Gözlerini havaya kaldırarak ağlamasını engellemeye çalıştı. Amelia Ian'la vedalaşıyordu şimdi. McCuaig ise onların vedalaşmalarını izliyordu. Aniden avluda nal sesleri duyuldu. Ian'ın kucağından henüz inmiş Amelia dahil hepsi sesin geldiği yöne döndü. Amelia atın üstündeki kişiyi görünce sevinçle çığlık attı. "Alec!" Hemen ona doğru koşmaya başladı. Alec atından atlayarak Amelia'nın kucaklamasına karşılık verdi. Elizabeth Alec'i görünce gözleri önce şaşkınlıkla büyüdü, sonra da hemen doldu. İstemsizce geriye doğru bir adım attığını, elini tutan Jenny tutuşunu sıkılaştırdığında anladı. Kendini toparlayarak eğdiği başını tekrar yukarı kaldırdı. Kendiyle gurur duyuyordu. Amelia "Bak Elizabeth, Alec gelmiş!" dediğinde yüz ifadesini bozmadan gülümseyebilmişti ve sonra da bakışlarını hemen başka bir yere odaklamayı başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerin Yolculuğu ✨
Ficción históricaİngiltere'den İskoçya'ya uzanan bir hikaye.... Basit görünen bir karşılaşmadan sonra, her şeyi değiştiren yolculuk karşı konulmaz bir aşkın başlangıcı olacaktı. Üstü tozlarla örtülü olan sırlar, bu yolculukla bir bir gün yüzüne çıkacaktı. Suikastler...