Bölüm 57

350 52 10
                                    

Merhabalar, yine bir cuma gününde beraberiiz. 🌸 Geç yüklediğim için kusuruma bakmayın. Eve geç geldiğim için bu saate kaldı maalesef. Çok konuşmadan sizi baş başa bırakıyorum. Umarım beğenirsinizz! Düşüncelerinizi yorumlarda bekliyorum. İyi hafta sonları, sağlıkla kalıın! 💙





Önceki bölümde...

Ablasının nasıl olduğuna bakamadan adamın eliyle ağzı kapanmış ve kendini bir anda adamların çıktığı zemindeki bölmede bulmuştu. Ne kadar debelense de adamın kollarından kurtulamamış ve kendini şu anki durumda bulmuştu. Ablası nasıldı, ona bir şey olmuş muydu? Koltuğa düştükten sonra ne halde olduğunu anlayamadan kendisini aşağı çekilmiş bir halde bulmuştu. Ne oluyordu? Bunlar da kimdi? Yoksa bunlar da Campbelların adamları mıydı? Ama bildiği kadarıyla Campbell'ın Ian'la bir düşmanlığı yoktu. Yoksa Ian Alec'i desteklediği için mi onların düşmanlarının arasına girmişti? Ama kendisinden ne istiyorlardı? Yaşadıklarına hala inanamıyordu. Tanımadığı bir adamın önünde elleri, gözleri ve ağzı kapalı bir şekilde giderken hiçbir şey yapamadan daha üç gün önce kurtulduğu cehenneme geri dönüyordu.


Alec kafasının yanından bir ıslıkla geçen oka baktı. Azıcık bir farkla başına değil de yanındaki ağaca saplanmıştı. Bu tehlike işaretini gören askerleri hızla etrafını çevirdi. Herkes kılıçlarını çekmiş, okun geldiği yöne doğru bakıyordu. Ne yapmaları gerektiği sorarcasına bakışlarını liderlerine çevirdiler. Alec ilerleme emrini verdiğinde hiç düşünmeden hepsi son hızla ilerlediler. Alec'in tahmin ettiği gibi kendileri yürüyerek tuzaklarına düşmüşlerdi. Ama bu bir problem değildi. Alec açıklığa çıktıkları anda hızlı bir gözlem yaptı. Karşılarında tabii ki takip ettikleri gibi iki tane asker yoktu. Yaklaşık yirmi kişi kadar görünüyorlardı. Onlar da sekiz kişilerdi. Halledemeyecekleri bir şey değildi. Ama şimdi bu askerlerin ortasında kalmışlardı. Askerlerine onların anlayabileceği türden bir bakış attı. Sonra etrafını çevreleyenlerin lideri gibi görünen öndeki adama baktı. "Demek siz de lideriniz gibi sinsi ve korkakça savaşmayı tercih ediyorsunuz... Ama biz, bütün plansızlığımızla karşınızdayız. Elinizden geleni ardına koymayın!" Karşısındaki adam ve emrindeki askerlerin tümü tek kelime etmeden ileri atıldı. Alec ve askerleri birbirlerine sırtlarını dönerek savaşa hazırlandılar. Askerler hep bir anda üzerlerine geldiğinde kılıçlarını ustaca savurmaya başladılar. Alec kendisine saldırmak için üzerine gelen üç askere yöneldi. Önce birinin dizine sapladığı kılıcı onun acıyla dengesini kaybedip yere düşmesine sebep oldu. Üzerine gelenlerden diğeri kılıcını kalbine doğru yönelttiğinde kendi kılıcıyla ustaca savurdu ve kılıcın kabzasıyla sertçe göğsüne vurup onu da yere düşürdü. Ama sol tarafından beklemediği bir kılıç darbesi kolunu orta bir derinlikle kestiğinde nefesini tutup sinirle bir küfür savurdu. Sol tarafına dönmeden çeviklikle kılıcının kabzasını önündeki askerin suratına geçirerek onu geri püskürttü. Dişlerini sıkarak sola döndüğünde askerlerin lideri konumunda görünen adamın kendisini yaraladığını fark etti. Adam dinlenmesine izin vermeden bir kere daha saldırmak için harekete geçtiğinde Alec atının üzerine eğilerek saldırıyı boşa çıkardı ve boşta kalan eliyle adamın çenesine bir yumruk indirdi. Dengesi şaşan adamın karnına kılıcını saplayarak kanlar içinde yere düşmesine sebep oldu. Etrafına baktığında kendi askerlerinin de sağlam bir şekilde savaşmakta olduğunu gördü. Atıyla üç adamın sıkıştırmaya çalıştığı Lancelot'un yanına hızla ilerledi. O sırada, onca gürültünün içinde hassas kulakları yayından kurtulan okun sesini duydu ve aniden başını eğdi. Hedefini ikinci kez bulamayan ok ormanın boşluğuna düştü ve gözden kayboldu. Alec hemen arkasına döndüğünde bir karaltı ormanın içinde kayboldu. Şu an onun peşine düşemezdi. Bir lanet savurarak tekrar Lancelot'a yöneldi. Kumandana destek olarak onu rahatlattı. Düşman askerlerini birer birer indirdikten sonra nefes nefese başka biri kaldı mı diye etraflarına baktıklarında birinin atıyla hızla kaçmaya çalıştığını gördüler. Tam sözsüz bir şekilde anlaşıp onun peşinde düşeceklerdi ki, Alec atını çevirmek için dizginleri çevirdiği anda ağzından acı bir inilti koptu. Bütün askerleri yönünü değiştirip yanına geldi. Başını eğerek vücuduna baktığında üçüncü seferde de asıl hedefini şaşıran okun, bu sefer hemen göğsünün altına gömleğinin etrafında kırmızı lekeler bırakarak saplandığını gördü. Çok fazla kan kaybediyordu.

Hayallerin Yolculuğu ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin