٭1٭

21.6K 642 720
                                    

İyi Okumalar 🥹💖
Eğer isterseniz başladığınız
tarihi bırakabilirsiniz 🐥

Rüzgar elinde tuttuğu teste dolu gözleriyle bakarken bulunduğu kabinin kapısına tutundu. Bu yaptığı üçüncü testti. Gerçekliğine inanmak istemediği için tekrar tekrar yapmış, yine de sonucu değiştirememişti. Çift çizgiydi.

Kalbi korkuyla atarken nefes alış verişleri de sıklaştı. Elini göğsüne koyup sakinleşmeye çalışırken daha fazla ayakta duramayacağını hissederek olduğu yere çöktü. Cebinde durmadan titreyen telefonunu açmak aklına bile gelmezken bacaklarını kendine doğru çekip kollarını da etrafına sardı. Kafasını dizlerine gömüp ağlamaya başladı.

"Allahım, ne yapacağım ben?"

Daha on dokuz yaşındaydı Rüzgar. Bebek sahibi olmak için çok gençti. Değil bebek bakmak, bir bebeği kucağına bile almamıştı daha önce. Hem o daha kendine yemek hazırlamaktan acizdi, bir bebeği nasıl doyurabilirdi? Kafasında kötü kötü senaryolar kurup kendini daha fazla ağlatırken kapı tıklatılınca başını kaldırdı.

"Dolu."

"İyi misin, bir arkadaşını çağırmamı ister misin?"

Büyük ihtimalle deli gibi ağladığı için dışarıdaki kişiyi korkutmuş olmalıydı. Gözyaşlarını silip ağlamayı keserek, "İyiyim. Hiç gerek yok, teşekkür ederim." diye mırıldandı. Karşı taraf, "Emin misin?" diye sorduğunda, "Evet, sağol." diyerek ayağa kalktı Rüzgar. Burada oturmanın hiçbir faydası yoktu. Üstelik hâlâ okuldaydı, şiş gözlerle etrafta dolaşmak istemiyordu.

Dışarıdaki kişi kim olduğunu anlamasın diye o gittikten sonra kabinden çıktı Rüzgar. Hâlâ elinde sıkı sıkı tuttuğu testi cebine atıp diğer iki testin yanına yolladı. Okul tuvaletine pozitif gebelik testlerini atacak hâli yoktu.

Yüzüne soğuk su çarpıp kendine gelmeye çalıştı. Kalbi hâlâ deli gibi atıyordu ama düşünmemeye çalışıyordu. Düşündükçe ağlayası geliyordu. Yüzünü kuruladığı sırada telefonu tekrardan titremeye başlayınca cebinden çıkararak arayana baktı. Gördüğü isimle dudağı otomatik olarak büzülürken aramayı hemen yanıtladı.

"Rüzgar neden açmıyorsun telefonunu? On kere aradım."

Ağlamaklı bir ses tonuyla, "Aşkım." dedi Rüzgar. Şu an kollarında olmaya çok ihtiyacı vardı.

"İyi misin güzelim, bir sorun mu var?"

"Hiç, hiç iyi değilim."

"Geliyorum hemen, neredesin sen?"

Rüzgar yeniden ağlamaya başladığı için konuşmakta zorlanırken Barış sorusunu tekrarladı.

"Ağlama sevgilim. Nerede olduğunu söyle bana."

Rüzgar gözyaşlarını silip içli içli nefes alırken, "Her zamanki yerimize gel." dediğinde Barış onu onaylayıp telefonu hızlı bir şekilde kapattı. Bunu ona nasıl söyleyeceğini bilemiyordu Rüzgar. Sevgilisine güveniyordu ama bu çok hassas bir konuydu. Kötü bir tepki verir diye ödü kopuyordu. Elini saniyelik olarak karnına değdirdi, sonra elektrik çarpmış gibi geri çekti. Daha şimdiden psikolojisinin bozulduğunu hissedebiliyordu Rüzgar. Nasıl bozulmayacaktı, karnında bir bebek vardı.

Yeniden ağlamak istemediği için hızlı bir şekilde dışarı attı kendini. Bir an önce Barış'ın yanına gitmek istiyordu.

15:23

Rüzgar arabasını park edip kapısını kilitledikten sağına soluna baktı. Normalde bu konularda aşırı duyarsız olmasına rağmen şimdi katil olma korkusu sarmıştı içini. Delirmemek için yüzünü sıvazlarken karşıya geçip Barış'a bakındı. Hep buluştukları ağacın altında oturduğunu görünce gelmiş olmasıyla midesi stresle çalkalandı. Sonunda durmaksızın bulanan midesinin sırrını da çözmüştü Rüzgar. Zaten böyle bir durum olmasaydı en sevdiği hamburgeri bitirememe ihtimali yoktu.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin