٭87٭

2.3K 307 187
                                    

06:24

Rüzgar uykusuzluktan cayır cayır yanan gözlerini bir nebze de olsun açık tutabilmek için yüzüne birkaç kez soğuk su çarptı. Ağustosta olmalarına rağmen evde sabah serinliği hakim olduğu için suya değdiği an bütün vücudu tir tir titredi. Neyse ki bu soğuk su onu kendine getirebilmişti.

Beşiğinde olmadığı için her ihtimale karşı Asel'in yanına birkaç tane yastık koydu. Üstüne ince bir hırka geçirip esneye esneye odadan çıkarken koridorda Ekin'le karşılaşınca kendisine uykulu bir şekilde bakan oğlunun önünde eğilip saçlarından öptü.

"Günaydın bebeğim."

Ekin gözlerini ovuştururken, "Günaydın, Asel nerede?" dediğinde gözünü açar açmaz kardeşini sorduğu için gülümsedi. Asel'e gerçekten çok bağlıydı.

"Uyuyor aşkım. Ben mama hazırlarken kardeşinin yanına yatar mısın, odada yalnız kalmasın."

Ekin hevesle kafasını salladı. Asel'le ilgilenmeye bayılıyordu. Rüzgar da aralarındaki ilişkiyi güçlendirebilmek için Ekin'e durmadan kardeşiyle ilgili görevler veriyordu.

"Hıhı, yatarım. Üstünü de örteyim mi?"

"Ört ama yüzü kapanmasın, o zaman nefes alamaz. Dikkat et, tamam mı oğlum?"

Ekin kafasını yeniden sallayıp, "Tamam balım." dedi. Çıplak ayaklarıyla koşa koşa yatak odasına girdiğinde Rüzgar da mutfağa yöneldi. Eğer biraz bile kıskançlık yaptığını sezseydi onları asla yalnız bırakmazdı ama Ekin gerçekten çok iyi bir abiydi. Rüzgar ikisini daha önce de yalnız bırakmış, banyoda işi olduğunu söyleyerek onları neredeyse on dakika boyunca gizli gizli seyretmişti. Bu süre boyunca Ekin bir kez bile kardeşinin canını yakacak bir şey yapmamış, üstelik sızlanmaya başladığında emziğini bile takmıştı. Bu yüzden oğluna olan güveni tamdı.

Tezgahın üstünde duran temiz biberonu seneler önce aldıkları mama makinesine yerleştirip makinenin düğmesine bastı. Mamanın hazırlanmasını beklerken midesi kazındığı için buzdolabını açıp kendine yiyecek bir şeyler bakındı. Neyse ki anneleri gitmeden önce bir ton yemek yapmışlar, buzluğa da ağzına kadar doldurmuşlardı.

"Elma mı, sarma mı?"

Kendi kendine düştüğü o korkunç ikilem, ağzına kadar sarma dolu olan saklama kabını dolaptan çekip çıkarmasıyla son buldu. Kabın kapağını açıp çekmeceden bir tane çatal kaptıktan sonra iki tanesini birden ağzına tıkıştırdı. Acele etmesi gerekiyordu çünkü mama hazır olmak üzereydi.

Dolu yanaklarıyla, "Kilo vereceksin Rüzgar, kilo vereceksin." diye mırıldandı. Bu aralar başını kaşıyacak zaman bulamadığı için ne diyete ne de spora başlayamamıştı. Zaten başlayası da yoktu. Canı ne zaman isterse o zaman başlamayı düşünüyordu. Barış'ın ona yapışık gezmesinden anladığı kadarıyla da kocasının da fiziğinden hiçbir şikayeti yoktu. Bu yüzden kendini hiç kasmıyordu.

Mamanın hazır olduğunu belli eden sesle beraber oturduğu yerden kalktı. Sarmayı dolaba kaldırıp çatalı da lavabonun içine attı. Her ihtimale karşı mamanın sıcaklığını da kontrol ettikten sonra bir bardak su içip mutfaktan çıktı. Barış nöbetçi olduğunda geceleri çok ama çok korkunç geçiyordu. Asel saat başı uyandığı için uykuları hep bölük pörçük oluyor, uykusuz kalınca da başı çok ağrıyordu. Neyse ki Barış önlerindeki üç gün boyunca izinliydi de Rüzgar da biraz olsun dinlenebilecekti.

Esnemekten yaşaran bal gözlerini eliyle ovalarken yatak odasına girip kapıyı kapattı. Bakışları yatakta uyuyan çocuklarını bulduğu an olduğu yerde kalakaldı.

Ekin bir eliyle Asel'i sarmış, üstlerini de aynı Rüzgar'ın söylediği gibi yüzleri kapanmayacak şekilde örtmüştü. Mama saati geldiği için ortalığı yıkması gereken kızı, ona sıkıca sarılan abisiyle beraber mışıl mışıl uyuyordu.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin