٭59٭

3.2K 324 225
                                    

Geçen bölüm on sene güleceğim bir espri yaptığı için bölümü lovethelovekiller a ithaf ediyorum EHHWHSHSHSHSHSHHSHSHSHSG

10:18

"Babaya sarılmadan mı gidiyorsun, hm?"

Ekin tam içeri girecekken babasının söylediği şeyle hemen onun yanına döndü. Rüzgar'a sıkıca sarılıp, "Bal babam." dediğinde Rüzgar kokusunu içine çekip saçlarından öptü oğlunu. Yanağını gösterip ondan da öpücük beklediğini belli ettiğinde Ekin yanağına sulu bir öpücük kondurdu.

"Hadi koş içeri. Yemek saatinde babayla beraber geleceğiz yanına, tamam mı?"

Ekin kafasını sallayıp, "Tamam baba." dedi. Sonra koştura koştura içeri girdi. Öğretmeni onu karşılayıp Rüzgar'a gülümsediğinde Rüzgar da eğildiği yerden kalkıp kadına gözleriyle selam verdi. Ekin'in içeri girdiğine emin olduktan sonra kreşten çıkıp asansörün düğmesine bastı.

Stajı başlayalı üç hafta olmuştu. Kendinden çok Ekin'i düşündüğü için Rüzgar'ın strese girecek zamanı bile olmamıştı. Bu yüzden iş hayatına adapte olma süreci onun için çok hızlı gerçekleşmişti. Zaten Barış da Koray Bey de ona çok yardımcı olmuşlardı. Ufak bir bebeği olduğu için hasta çocuklarla ilgilenmek yüreğini burksa da işini layığıyla yerine getirmeye çalışıyordu Rüzgar. Yaptığı işi gerçekten çok seviyordu.

Ekin'in kreşe alışma macerası ise tam üç gün sürmüştü. İlk gün onlardan ayrılmak istemediği için deli gibi ağlamış, Rüzgar'ı bir saniye bile bırakmamıştı. Neyse ki Ekin'i stajı başlamadan önce yazdırmışlardı kreşe. Bu sayede Rüzgar onu bırakıp gitmek zorunda kalmamıştı. Zaten birkaç gün içinde de öğretmenine ve arkadaşlarına tamamen alışmış, kendi isteğiyle gitmeye başlamıştı. Bu yüzden Rüzgar'ın içi çok rahattı. Arada bir yanına uğruyor, tuvalet ihtiyacı varsa eğer oğluna yardımcı oluyor, yemeğini yiyip yemediğini, öğle uykusuna yatıp yatmadığını kontrol ediyordu. O müsait değilse eğer bir boşluk yakaladığında Barış gidiyordu oğlunun yanına. Şimdilik hiçbir sorun yoktu. Herkes hâlinden memnundu.

Asansörün aynasında kendini süzerken gömleğinin yakasını düzeltip ellerini önlüğünün cebine soktu. Stajın ilk günü hastanede çalışan çocuk gelişimcilerin de önlük giydiğini öğrenmişti. Bu yüzden artık o da giyiyordu. Tabi kendisine Barış'a yakıştığı kadar yakıştığını düşünmüyordu. Aklına aniden yakışıklı kocası gelince istemsizce sırıttı.

Çok sık görüşemiyorlardı ama bazen sahiden de denk geldikleri oluyordu. Ekin'i ziyaret ettikten sonra beraber yemek yiyorlar, eğer fırsatları varsa hastanenin bahçesinde bir kahve içiyorlardı. Bazen de iş arkadaşları ile beraber yiyorlar, kahkahalar havada uçuşuyordu. Rüzgar çok tatlı olduğu için zaten daha ilk haftadan kendini herkese sevdirmeyi başarmıştı. Bu yüzden bir gün bile yalnız hissettiğini hatırlamıyordu. Tabi böyle hissetmemesinin en önemli sebebi kesinlikle kocasıydı. Harika bir eş olduğu için ilk günden beri Rüzgar'a olan desteğini hiç esirgememişti Barış.

Asansörün kapısı açıldığında kendini süzme işini bırakıp önüne döndü. Az önce kocasını düşünürken yüzünde yer edinen sırıtış, asansöre binen kişiyi gördüğünde yeniden ortaya çıktı. Bu sefer gamzeleri de gülümsemesine eşlik ediyorlardı. Başına geleceği bildiği için olduğu yerde heyecanla kıpırdandı. Asansörün kapısı kapandığı an sırtı aynayla, dudakları da Barış'ın dudaklarıyla buluştu.

Ne zaman kuytu köşe bir yerde Rüzgar'a denk gelse onu yemeden oradan ayrılmıyordu Barış. Hem işte hem de evde güzel bebeğinin yüzünü gördüğü için o kadar mutluydu ki hislerini tarif edecek bir kelimenin henüz literatüre girdiğini düşünmüyordu.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin