22:42
Rüzgar kocasının dibinden bir saniye bile ayrılmazken Barış onu çiçeklerin olduğu tarafa döndürdüğünde adımlarına ayak uydurdu. O kadar çok yemek yemişlerdi ki, bu yüzden tam yarım saattir yürüyorlardı. Rüzgar ona dünyaları yedirdiği için neredeyse nefes alamayacak hâle gelen Barış, bebeğinin en sonunda insafa gelmesiyle yemeklerden öcü görmüş gibi uzaklaşmıştı. Yaklaşık bir iki gün falan da yemek görmek istemiyordu.
"Ne güzel kokuyor burası."
Hastanenin bahçesinde bir kısım tamamen çiçeklere ayrılmıştı. Etrafındaki ışıklandırmalardan dolayı da gece vakti bile çok güzel görünüyorlardı. Rüzgar çiçeklerin kokusunu içine çekerken Barış Rüzgar'ın kolundan çıkıp, "Bekle burada bebeğim." dedi. Rüzgar kafasını salladığında çiçeklerin yanına gitti. Önce etrafına bakındı, sonra yere eğildi. Pembenin çok güzel bir tonuna sahip olan çiçeği kopardıktan sonra ayağa kalkarak suç mahallinden hızlı bir şekilde uzaklaştı. Rüzgar yaptığı şeye gülerken Barış da gülümseyerek yanına ilerledi.
"Çok ayıp Doktor Barış."
Barış omuz silkip önce Rüzgar'ın burnuna doğru uzattı çiçeği. Rüzgar çiçeğin mis gibi kokusunu içine çekip huzurla gözlerini kapattı. Hâlâ gülümsemeye devam ediyordu. Barış yanağını tuttuğunda gözlerini açtı.
"Bebeğimin bebeği olabiliyorsa çiçeğimin çiçeği de olabilir bence, sence?"
Pembe çiçeği kulağının arkasına sıkıştırdığında Rüzgar mutlulukla bal gözlerini kırpıştırdı. Dünyanın en harika kocası, kesinlikle onun kocasıydı.
Başını sallayıp, "Evet evet, bence de olabilir aşkım. Güzel oldum mu?" diyerek hevesli bir şekilde konuştuğunda Barış telefonunu cebinden çıkarıp kamerayı açtı hemen. Rüzgar'ın birkaç tane fotoğrafını çektikten sonra hepsini ona da gösterdi.
"Çok güzel oldun hem de. Çok tatlısın sevgilim."
Rüzgar'ın yanakları, aldığı iltifatlardan dolayı saçındaki çiçekle aynı pembeliğe büründüğünde Barış iki yanağına da birer öpücük kondurdu. Bir tane de dudağından öpüp geri çekildiğinde Rüzgar daha çok öpme isteğiyle dudaklarını yaladı.
"Odaya mı gitsek artık?"
Barış bakışlarını dudaklarından ayıramayan sevgilisinin onu öpmek için delirdiğini bildiği için sırıtarak başını salladı. Zaten o da Rüzgar'ı öpmek için deliriyordu.
Parmaklarını birbirine geçirip elini sıkı sıkı tutarken, "Gidelim gidelim de seni bir güzel yiyeyim." dediğinde Rüzgar başını eğdi. Hem istiyordu hem utanıyordu.
"Barış, öyle demesene."
Barı, "Neden demeyeyim güzelim, olacak olanı söylüyorum." dediğinde cilveli cilveli nazlandı Rüzgar. Son günlerde gündemleri hep sağlık, sağlık ve daha çok sağlık olduğu için ister istemez heyecanlanmıştı. Belki çok ileri gidemezlerdi ama şu an Barış'a herhangi bir şekilde de olsa kavuşmak için her şeyi yapabilirdi Rüzgar.
"Isırma beni ama tamam mı, Canan annem sabah geldiğinde anlar yoksa."
Barış tuttuğu elinin üstüne sıkı bir öpücük kondurup, "Neyi anlayacak Canan annen, seni nasıl yediğimi mi?" dediğinde Rüzgar kıpkırmızı oldu. Barış'ı koluyla itekleyip, "Utanmaz adam." dediğinde tatlılığı Barış'ı güldürdü. O gülünce Rüzgar da güldü.
Odaya girdiklerinde koltukta ayaklarını uzatmış bir şekilde hem örgüsünü ören hem de televizyondan Survivor'ı izleyen Canan Hanım'ın bakışları oğullarına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭
Novela Juvenil[TAMAMLANDI] -MPREG- Rüzgar kendi bebekti, bir bebeğe nasıl bakabilirdi? Eşcinsel evliliklerin yasal olduğu ve erkeklerin doğum yapabildiği bir evrende geçmektedir💞 25.11.2023 26.08.2024