٭24٭

4.1K 372 162
                                    

18:03

Barış arabadan çıkıp etrafına şöyle bir bakındı. Gecekonduların çoğunlukta olduğu bir yerdi. Fakir bir mahalle olduğu çok belliydi. Böyle bir yerde o iğrenç kırmızı araba öyle bir sırıtıyordu ki, o çocuğa ait olmadığı hemen anlaşılıyordu. Büyük ihtimalle bilerek böyle birini seçmişlerdi. Başına bir iş gelirse peşinden koşmak zorunda kalmayacak kadar değersiz gördükleri içindi. Onlar için insan canının hiçbir kıymeti yoktu. Hamile birine bunu yaşatmış olmaları bile bunun en belirgin göstergesiydi.

Barış aklına dolan şeyler yüzünden sinirli bir soluk verirken çocuğun girdiği eve ilerlemeye başladı. Sağına soluna bakıp kimsenin olmadığını emin olduktan sonra çok fazla ses çıkaracağını tahmin ettiği bahçe kapısını açmak yerine kenardaki duvardan atlayarak içeri girdi. Kim olduğunu anlayıp da kaçmasını istemiyordu.

Kapıyı tıklatıp açmasını beklemeye başladı. Zaten kapıda delik falan yoktu. Görmesi imkansızdı.

"Kim o?"

Sesini duyduğu an iliklerine kadar öfkeyle doldu Barış. Soluğunu kesmek istiyordu. Zaten emin olduğu şeyden bir kez daha emin olabilmek için, "Levent Bey gönderdi beni." diye ciddi bir şekilde konuştu. Eğer bu cümleden sonra o kapı açılırsa, hepsini mahvetmekte kararlıydı.

Beklediği gibi de oldu, çocuk kapıyı açtı. Karşısında Barış'ı gördüğü an gözleri irileşti. Kapıyı kapatmaya çalıştığında Barış kapıyı tutarken bir ayağını da içeri attı. Çocuğun gözleri korkuyla parlarken cılız bedenini ittirerek hızlı bir şekilde içeri girdi. Kapıyı da arkasından kapatıp iki kere kilitledi. Korkunç bakışlarını çocuğun üzerine diktiğinde çocuk olduğu yerde titredi.

"Abi, valla ben bir şey yapmadım."

Barış daha fazla dayanamadı. Hızlı adımlarla yanına gidip elini boğazına sardı. Bedenini koltuğa yatırıp, "Orospu çocuğu." diye mırıldandı. Altında çırpınan bedenini hiç takmadan boğazını sıkı sıkı tuttu. Öldürmeliydi onu değil mi? Ona hiç acımamalıydı çünkü o Rüzgar'ına acımamıştı.

Nefessizlikten gözlerinden yaşlar akan çocuk çaresiz bir şekilde bileğine sarıldığında bir küfür mırıldanarak tutuşunu gevşetti ama öldürmek istiyordu. Doktordu o, kimsenin canını alamazdı ama onu öldürmek istiyordu.

"Seni burada öldürsem, leşini de köpeklere yem etsem, kimsenin ruhu duymaz biliyorsun değil mi?"

Çocuk korkuyla başını iki yana sallarken elini boğazından çekti. Deli gibi öksürmeye başladığında yakalarından tutarak koltukta oturur pozisyona gelmesini sağladı.

"Abi-"

Konuşmasına izin vermeden yüzüne art arda yumruk atmaya başladı. Gözlerini kör etmek, bacaklarını kırmak, onu bir daha araba kullanamayacak hâle getirmek için ne gerekiyorsa yapmak istiyordu Barış.

"Hiç mi acımadın, hiç mi durup da ben ne yapıyorum diye düşünmedin orospu çocuğu?"

Çocuk yediği dayak yüzünden tepkisiz bir şekilde dururken Barış yakalarından tutup yüzünü yüzüne yaklaştırdı.

"Hamile olduğunu gördün, hiç mi ona ya da bebeğine bir şey olur diye düşünmedin?"

Çocuğu yakalarından tutup sarsarken çocuk ağlaya ağlaya, "Abi valla bir şey olsun istemedim ben, kazayla sürdüm arabayı üstüne." dediğinde Barış yalan söylediği için iyice çıldırdı. Etrafına kısa bir bakış atıp kendine kullanabileceği bir şeyler ararken tükenmez kaleme ilişti gözleri. Sehpaya uzanarak kalemi eline aldı, ardından çocuğun tam şah damarına bastırdı.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin