٭34٭

4.2K 405 235
                                    

18:54

Rüzgar aynanın karşısında kulağına siyah taşlı küpelerini takarken hissettiği tekmeyle gülümsedi. Aynı tekmeyi tekrar hissettiğinde hareket etmeden durdu. Birkaç saniye bekledi. Nereden geldiğini anlayamadığı darbeyi tekrar hissettiğinde kıkır kıkır güldü. Hissettiği şey kesinlikle tekme değildi.

"Barış oğlumuz su yuttu yine, hıçkırıyor."

Söylediği şeyle Barış'ın kahkahası kulaklarına dolduğunda Rüzgar'ın yüzündeki gülümseme de genişledi. Belli bir düzen içindeki tekmelerinin sebebini doktoruna sorduğunda onların tekme değil, hıçkırık olduğunu öğrenmişti. Bebeklerinin haftada birkaç kez hıçkırdığı oluyordu. Bu yüzden bu hisse alışmıştı Rüzgar. Ona kıyamasa da hıçkırdığını bilmek çok tatlıydı.

"Bence artık beni buradan çıkarın diye isyan ediyor güzelim."

Rüzgar alnına dökülen saçlarını parmaklarıyla tutam tutam kıvırıp dalgalı bir görüntü yakalamaya çalışırken Barış ne yaptığını anlayınca ona yardım etmeye başladı. Saçının bir kısmını parmağına dolayıp döndürdüğünde onun deliliklerine uyum sağlayan kocasını yanağından öptü Rüzgar.

"Bir gün daha sabredebilir bence. Yarın Dünya Dondurmalı Waffle Günü."

Yarın doğuruyordu. Ciddi anlamda yarın doğumu vardı ve Rüzgar heyecandan geceleri uyku uyuyamıyordu. Barış da kafasını dağıtabilmek ve bebek doğmadan önce dışarıda biraz baş başa zaman geçirebilmek adına bir haftadır onu randevuya çıkarıp duruyordu. Hava çok sıcak olduğu için genelde akşam çıksalar da yine de çok eğleniyorlardı.

Bu gün de özel yerlerine gidip orada biraz oturarak sohbet etmeyi planlamışlardı. Normalde evde paspal bir şekilde dolaşan Rüzgar, sırf dışarı çıkacakları için aynanın karşısında bir saattir hazırlanıyordu çünkü her ne kadar Barış ona çok güzel olduğunu söylese de onun kendini biraz güzel görmeye ihtiyacı vardı.

"İki hafta ne çabuk geçti. Yarın kucağımızda olacak oluşunu aklım almıyor hâlâ."

Sadece canı istediği zaman sürdüğü göz kalemi sayesinde bal gözleri parıl parıl parlıyordu yine. Barış daha az önce yaptıkları saçını bozmadan hafifçe okşadı.

"Stresli misin?"

Rüzgar iç çekip, "Birazcık." dedi ama birazcık olmadığını biliyordu Barış. Hem doğum hem de yakın zamanda uzun süre hastanede kalmış olmalarının getirdiği gerginlik yüzünden çok stresliydi. Geceleri yatakta dönüp duruyordu. Bu yüzden Barış bugün onu dışarıda bir güzel yorup, gece de uykuya rahat dalmasını sağlama niyetindeydi. Zaten yarın erkenden hastenede olmaları gerekiyordu.

"Ben yanında olacağım güzelim. Seninle sohbet edeceğiz, kısa bir süre sonra da bebeğimizi kucağımıza alacağız."

Rüzgar'ın kalbi heyecanla çarptı yine. Düşündükçe vücudunu sıcak basıyordu.

"Canım yanmaz değil mi?"

Göz bebekleri korkuyla baktığı için Rüzgar'ı kendine çekip sıkıca sarıldı Barış. Ona hiç kıyamıyordu.

"Güzelim, daha dün gece konuştuk ya bunları. Sen hiçbir şey hissetmeyeceksin. Doğum sonrası biraz ağrın olacak sadece o kadar. O da zamanla geçecek. Panik olacak bir şey yok bebeğim."

Barış ona her şeyi bütün detaylarıyla onlarca kez anlatmasına rağmen Rüzgar'ın içi bir türlü rahat etmiyordu. Barış haklıydı, o videoları izlememesi gerekiyordu.

"Elimi tutacaksın değil mi, hiç bırakmayacaksın?"

Barış kafasını sallayıp, "Bir saniye bile bırakmayacağım sevgilim." dediğinde Rüzgar, "Söz mü?" diye sordu bu sefer. Barış gülümseyerek, "Söz aşkım." dedi. Rüzgar aldığı cevapla içine derin bir nefes çekti. Sonra o da kafasını sallayıp gülümsedi.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin