"Şurada mı?"
"Hayır Rüzgar'cım. Bak burada."
Rüzgar ekrana dikkatli bir şekilde bakıp doktorun gösterdiği yerde bebeğini ararken hiçbir şey göremediği için dudağını büzdü.
"Göremiyorum ki."
Üçüncü görme denemesi de başarısız sonuçlandığında Barış sevgilisinin elini bırakmadan ekrana doğru eğildi. Bebeğin bulunduğu yeri parmağıyla daire içine aldı.
"Gördün mü sevgilim? Burada işte."
Rüzgar Barış'ın göstermesiyle sonunda görmeyi başardığında yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı.
"Meksika fasulyesine benziyor."
Söylediği şey yüzünden Barış ve doktoru güldüğünde Rüzgar da gülmeye başladı. Bu aralar çok sık acıkıyordu.
"Hocam, hiçbir sıkıntı yok değil mi?"
Barış onu çalıştığı hastaneye, en güvendiği hocalarından birine getirmişti. Bu sayede Rüzgar'ın da içi rahat etmişti. Kayıt yaptırmadan direkt muayene olduğu için de tedirgin hissetmiyordu kendini çünkü bu durum şimdilik ufak bir sırdı. Rüzgar ailesine kendisi söylemek istiyordu. Bu yüzden bu durumun ortaya çıkmasını istemiyordu.
"Merak etmeyin, her şey normal görünüyor."
"Kaç haftalık peki?"
Doktordan önce Barış, "Altı." dediğinde sevgilisine hayran hayran baktı Rüzgar. Galiba gerçekten de doktor olmuştu artık. Doktor bir kocasının olacak olması keyiflenmesini sağlarken yüzüne güzel bir gülümseme yerleştirdi yine. Gülümsediğini görünce Barış da gülümsedi.
"Kalp atışlarını da duyalım, sonra serbestsiniz gençler."
Rüzgar kalp atışlarını duyacağı için yattığı yerde heyecanla kıpırdandı. Barış'ın da en az kendisi kadar heyecanlı olduğuna emindi çünkü gözleri parlıyordu.
Kısa süre sonra odanın içinde hızlı kalp atışları yankılanmaya başladığında Rüzgar Barış'ın elini sıktı. Gerçekten de karnında bir bebek vardı. Bebekleri oluyordu. O büyük farkındalık bebeklerinin kalp atışlarıyla birlikte Rüzgar'ın yeniden yüzüne vurduğunda gözleri dolmaya başladı.
"Barış."
Çaresizlik dolu fısıltısının iyi mi yoksa kötü mü olduğunu anlayamıyordu Barış. Rüzgar daha şimdiden çok bağlanmıştı ama gözlerindeki o hafif tedirginlik hâlâ yerini koruyordu.
"Çok güzel, değil mi?"
Barış'ın sorusuna kafasını salladı Rüzgar. Çok güzeldi. Hayatında duyduğu en güzel sesti. İçinde bir canlı büyütecek olması o kadar garipti ki, Rüzgar daha şimdiden onu karnının içinde hissetmeye başlamıştı. Büyük ihtimalle psikolojikti ama yine de hoşuna gidiyordu.
"Hayırlı olsun, iki hafta sonra tekrar görüşelim olur mu?"
Ultrason kağıtlarını çıkarıp bebeklerinin ilk resimlerini Barış'ın eline verdi doktor. Barış ufak bir teşekkür mırıldanıp kağıtları kenara bırakırken peçeteye uzanarak birkaç parça kopardı.
"Ben silerim."
Rüzgar peçeteleri elinden alıp karnını sildikten sonra tişörtünü indirerek yattığı yerden doğruldu. Barış'ın elini tutup sedyeden atladığında gülümsedi yine. Yüksek yerlerden atlamayı seviyordu.
"Rüzgar'cım, sen reşitsin değil mi?"
O kadar mı küçük duruyordu? Bunu duymak hoşuna gitmediğinde yüzü asıldı Rüzgar'ın. Kendi yanaklarına dokunup, "On dokuz yaşındayım. Çok mu küçük duruyorum?" dediğinde doktoru gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭
Teen Fiction[TAMAMLANDI] -MPREG- Rüzgar kendi bebekti, bir bebeğe nasıl bakabilirdi? Eşcinsel evliliklerin yasal olduğu ve erkeklerin doğum yapabildiği bir evrende geçmektedir💞 25.11.2023 26.08.2024