٭28٭

4.6K 390 281
                                    

18:54

"Aç bakayım ağzını."

Rüzgar ağzını açıp Canan annesinin dudaklarına uzattığı çorbayı hemencik yutuverdi. Karnı çok çabuk acıkıyordu. Bir haftadır yemek yemediği için psikolojik olarak doyduğunu hissedemiyordu.

"O çorba çok yağlı görünüyor."

Camın önünde kollarını birbirine bağlamış bir şekilde konuşan annesine ufak bir bakış attı Rüzgar. Onunla konuşmayı düşünmüyordu. Aslında hastaneye gelmiş olması bile şaşırtıcıydı Rüzgar için. Onun canını önemsemiş olduğuna inanası gelmiyordu.

"Hamile kaldığı zamandan beri yapıyorum ben bu sebze çorbasını Rüzgar'ıma. Hiçbir şey olmadı bu güne kadar, bu saatten sonra da olmaz Allah'ın izniyle."

Canan Hanım annesine laf soktuğunda Rüzgar ikisinin arasında esen soğuk yelleri fark ettiği için olaya hiç dahil olmadan çorbasını içmeye devam etti. O uyurken bir şeyler olduğu belliydi ama Barış'ı sıkıştırsa da ağzından laf alamamıştı.

"Anne, su verebilir misin?"

Sorduğu soruyla annesinin bakışları üzerine döndü. Tam birkaç adım atacağı sırada Canan Hanım kenarda duran cam şişeye uzanarak Rüzgar'a bir bardak su doldurdu.

"Al yavrum."

Rüzgar gülümseyerek, "Teşekkür ederim." diye mırıldandı. Ardından suyunu yavaş yavaş içmeye başladı. O an Ayça Hanım suyu kendisinden istemediğini anladı. Anne diye seslendiği kişi kocasının annesiydi. Zaten onun yüzüne bile bakmıyordu. Çok kızdı ama neye kızdığını bilemedi. Bakışlarını yeniden öbür tarafa çevirip dışarıyı izlemeye başladı.

"Barış nerede?"

Canan Hanım ona yemeğini yedirmeye devam ederken, "Çalışıyor kuzum, nöbetçiymiş bugün. Bir saat önce geldi ama sen uyuyordun, uyandırmaya kıyamadı. Sonra uğrayacakmış yine." dediğinde Rüzgar kafasını salladı. Çok özlüyordu onu. Yanından ayrılmasını hiç istemiyordu. Kocasının gözlerindeki o yorgun parıltılar ise çok üzüyordu Rüzgar'ı. O kendine gelmişti ama Barış henüz tam anlamıyla kendine gelememişti.

Sarılışları onu kaybetmekten korkarcasına sıkı, bakışları her an bir şey olacakmışçasına endişeliydi. Odasına geldiğinde her şeyi kontrol ediyor, iyi olduğundan emin olana kadar ciddi bir şekilde ilgileniyordu onunla. Rüzgar iyi olduğunu söylese dâhi içi rahat etmiyordu bir türlü. Rüzgar onu bu hâlde gördükçe daha erken uyanmadığı için kendine kızıp duruyordu çünkü yaşadıkları olay Barış'ın psikolojisini bozmuştu. Eskiden de fazlasıyla korumacıydı ama şimdi davranışlarının normal olmadığını anlayabiliyordu Rüzgar. Onu iyi olduğuna dair nasıl ikna edebileceğini düşünürken bir iç çekip suyundan bir yudum daha aldı.

"Hastane yemeklerinden yemesi gerekmiyor mu? İçeri yemek sokmak yasak olmalı."

Konu yemek olunca kendini engelleyemeyip her şeye karışan annesi onlara bir laf daha attığında Rüzgar onu takmadan Canan annesinin uzattığı fasulyeyi ağzına soktu. Taze fasulye yiyebiliyordu çünkü onun fasulyesi Meksika fasulyesiydi. Taze fasulye yerken bebeğini yiyormuş gibi hissetmiyordu.

"Barış doktorundan izin aldı Ayça Hanım. Normalde ne yiyorsa yiyebilirmiş. Zaten yediklerine ekstra dikkat ediyoruz biz. Malum, iki canlı sonuçta. Karnında torunumu taşıyor."

Rüzgar dudaklarını ısırdı. Canan annesi normalde hayatta böyle konuşmazdı. Rüzgar onu çok iyi tanıyordu. Annesinin inadına yaptığı çok belliydi. Böyle davranıyorsa eğer, bir bildiğinin olduğuna da emindi ama kimse ona bir şey söylemiyordu.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin