٭39٭

3.9K 349 137
                                    

15:24

"Boğulacak Barış, boğuluyor şu an."

Rüzgar panik bir şekilde bebeğine uzanmaya çalıştığında Barış belinden yakaladı onu.

"Aşkım dur, gel sakince oturalım."

Rüzgar gözleri dolu bir vaziyette durmaksızın ağlayan bebeğinin yanına oturdu. Canan Hanım omuzlarına doğru bir maşrapa su daha döktüğünde odanın içinde çığlığı yankılanınca dudağını büzdü.

"Su çok mu sıcak ki? Neden bu kadar çok ağlıyor?"

"Hayır oğlum. İlk banyosu ya, alışamadı daha."

Dün gece altını değiştirirlerken göbek bağının düştüğünü görünce banyo yaptırmaya karar vermişlerdi. Zaten bugün bir haftalık olmuştu. Yanında deneyimli biri olmadan yıkamak istemediği için de Canan annesini ve Aylin ablasını çağırmıştı Rüzgar. Şimdi Aylin Hanım Ekin'i tutuyor, Canan Hanım da yıkıyordu ama Rüzgar birazdan bayılacak gibiydi. Ekin ağladıkça fenalıklar geçiriyordu.

"Hadi gelin."

Annesi Ekin'i Barış'a uzattığında Rüzgar hemen öne atıldı.

"Ben tutayım, Barış yıkasın."

Kendine hiç güvenmiyordu. Eğer kulağına su kaçırırsa ya da çocuğunu boğarsa üzüntüden camdan atlayabilirdi.

Canan Hanım Rüzgar'ın isteğiyle Ekin'i ona uzattığında Rüzgar yüzüstü olacak şekilde tuttu oğlunu. Sabunlu olduğu için ellerinin arasından kayıp gidecekmiş gibi hissediyordu.

"Düşüreceğim galiba, boğulacak."

Rüzgar çok stresli olduğu için Barış da panik oldu. Ne yapacağını bilemez bir şekilde öylece durunca annesi, "Oğlum üşüyecek çocuk, su dök." dediğinde kafasını hızlı hızlı sallayıp önce sırtına, sonra omuzlarına doğru dökmeye başladı suyu.

"Barış kulağına kaçacak. Yüzüne de geliyor, boğulacak."

Rüzgar endişeli bir şekilde konuştuğunda Barış ortamın gerginliği yüzünden soğuk soğuk ter döktüğü için elindeki maşrapayı kenara bırakıp küvetten uzaklaştı.

"Nolursunuz gideyim mi ben?"

Rüzgar ona ters bir bakış atıp, "Saçmalama Doktor Barış, beni yalnız mı bırakacaksın?" dediğinde Barış derin bir nefes alıp dizlerinin üstünde yeniden yaklaştı küvete. Bir banyonun bu kadar stresli olacağı aklının ucundan bile geçmemişti.

"Yavrum neden boğulsun? Hadi bir kez daha sabunlayıp sonra durulayın güzelce."

Barış annesinin uzattığı yumuşak lifi eline alıp Ekin'in kollarını sabunlamaya başladı. Sonra sırtını ve bacaklarını da bir güzel sabunladı. O sırada Rüzgar da bebeğini sıkı sıkı tutmakla meşguldü çünkü dondurma gibi eriyip küvetin içine yapışacakmış gibi hissediyordu. Çok minikti ve minik bebeğini ıslakken tutmaya çalışmak Rüzgar için dünyanın en korkutucu şeyiydi.

"Tansiyonum düşüyor galiba, Barış çabuk döker misin?"

Barış kollarına su dökmeye başladığında Ekin çırpınarak cıyaklayınca Rüzgar ona dönüp, "Barış biraz yavaş dök, ağlıyor." deyince Barış ona 'Ciddi misin?' anlamı taşıyan bir bakış yolladı. Rüzgar'ın da ağlamak üzere olduğunu görünce ona kıyamadığı için bakışlarını düzeltip alttan alarak, "Tamam sevgilim." dedi. Zaten bu aralar çok hassastı, onu daha fazla üzmek istemiyordu.

"Oluyor mu anne?"

"Oluyor çocuğum, boynunu da durula."

Barış annesinin bütün talimatlarını yerine getirip oğlunu bir güzel yıkadı. Zamanla suya alışmış olacak ki, birkaç dakika sonra ağlamayı bıraktı Ekin. O ağlamayı kesince Rüzgar da sakinleşti. Hiçbir yerinin sabunlu kalmadığından emin olduktan sonra Rüzgar Ekin'le beraber ayağa kalktı. Aylin ablası havluyu Ekin'in üzerine bıraktığında Rüzgar üşümesin diye havluyla sıkı sıkı sardı oğlunu.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin