٭52٭

3.3K 331 158
                                    

Fasulyemle Enes Batur diye dalga geçen herkesi şiddetle kınıyorum JEHDHSHDGDGDGDGDGDGD😡😡😡😡
O ağaca çarpmadı, ağaç benim çocuğuma çarptı bikere✍🏻✍🏻

16:54

Rüzgar önündeki laptop'tan bu dönem gireceği derslere bakıp gerekli olan notları deftere geçirirken Ekin'e bir bakış attı. Uslu uslu oynuyordu. Birkaç dakika sonra bir oflama sesi duyunca bakışlarını yeniden oğluna çevirdi.

"Olmuyo."

Rüzgar tatlı tatlı oflayan oğluna, "Ne olmuyor birtanem?" dediğinde Ekin elindeki arabayı havaya kaldırıp babasına gösterdi.

"Yobot."

Rüzgar arabasını elinde evirip çevirip bir türlü robota dönüştüremediği için sızlanan oğlunun yanına gidip yerde bağdaş kurdu.

"Yardım etmemi ister misin?"

Ekin oyuncağını babasına verip onu merakla izlemeye başladı. Rüzgar arabanın alt kısmını çevirip robotun kollarını açtı önce. Yavaş yavaş bütün parçaları tamamladıktan sonra robotu Ekin'in önüne bıraktı.

Ekin şaşkın bir şekilde, "Allah Allah." dediğinde güldü Rüzgar. Çenesinden tutup yanağını okşarken, "Allah Allah demeyi nereden öğrendin sen?" dediğinde Ekin, "Dedemden." dedi. Rüzgar cevabıyla gülmeye devam etti.

"Karnın acıktı mı?"

Ekin kafasını iki yana salladığında Rüzgar, "Sesin gelmedi aşkım, evet mi hayır mı?" diyerek onu konuşturmaya çalıştı. İleride kendini iyi ifade edebilmesi için iletişim dilini güçlendirmeye çalışıyorlardı.

Ekin karnını okşayıp, "Acıkmamış." dediğinde Rüzgar, "Tamam oğlum, acıkınca söyle." deyip ayağa kalktı. Yemek yemeye düşkün olduğu için genelde yemek konusunda bir sıkıntı yaşamıyorlardı. İlla ki yemediği şeyler de oluyordu ama çok seçici değildi.

Masaya geri oturamadan zil çaldığında otomatiğe basıp kapıyı açtı. Barış eve geldiğinde hissettiği heyecan hiç değişmediği için aynada kendini süzüp saçlarını düzeltti. Barış onu her hâliyle seviyor diye ya da çocukları oldu diye kendine özen göstermeyi bırakmamıştı Rüzgar. Barış nasıl her gün jilet gibi giyinip işe gidiyorsa, o da evde olmasına rağmen onu güzel karşılamaya çalışıyordu. Tabi birkaç saat içinde o güzel kıyafetlerin yerini pijamalar alıyordu ama önemi yoktu. Önemli olan Barış'ın onun için hazırlandığını bilmesiydi.

Asansörün kapısı açıldığında Rüzgar yüzüne güzel bir gülümseme yerleştirdi. Birkaç saniye sonra kocasıyla göz göze geldiğinde o güzel gülümsemesine gamzeleri de eşlik etti. Barış içeriye bir bakış atıp sessizce, "Ekin nerede?" dediğinde Rüzgar sırıtarak, "Robotuyla oynuyor." dedi. Barış aldığı cevapla Rüzgar'ı içeri sokup kapıyı yavaşça kapattı. Sonra hiç beklemeden dudaklarına bir öpücük kondurup sevgilisine sıkı sıkı sarıldı.

"Hasret kaldım sana."

Ekin bu aralar Rüzgar'a aşırı düşkün olduğu için Barış'ı yanına yaklaştırmıyordu. Yan yana oturmalarına bile izin vermiyor, hele bir de birbirlerini öptüklerini görürse bütün evi inleterek ağlıyordu. Bu yeni moda huyun bir an önce geçip gitmesi için ikisi de Allah'a dualar ediyorlardı. Rüzgar'la Barış gibi sevgi dilleri öpüşüp koklaşmaktan geçen bir çift için çocuklarının bu hâline sabretmek çok zordu.

Rüzgar kollarını sırtına sarıp, "Ben de sana." dediğinde Barış bebeğinin kokusunu içine çekerek boynuna birkaç tane öpücük kondurdu. Kapı önündeki birkaç dakikalık öpüşmeleri Ekin'in, "Çişim geldi." diye bağırmasıyla son buldu.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin