٭21٭

4.4K 341 158
                                    

Yeni yılın ilk bölümü ✨

Herkese mutlu yıllar 💖

02:38

Rüzgar kaşlarını çatıp huzursuz bir şekilde yatakta öbür tarafa döndü. Onu uyutmayan bel ağrısı yüzünden ağlayacak seviyeye gelirken bir yandan da içindeki minik canavarıyla baş etmeye çalışıyordu. Hareket ediyor oluşu Rüzgar'ın en sevdiği şey olmasına rağmen geceleri bu kadar hareketlendiğinde Rüzgar sancıdan uyku uyuyamıyordu.

Bir keresinde doğurduğunu sanarak panikle Barış'ı uyandırmıştı. Hastaneye varmaya biraz kala sancısı geçmişti tabi ama yine de tedbir amaçlı muayene olarak doğurmadığını anlamıştı. Artık bu sancıların doğum sancısı olmadığının farkındaydı. Bu yüzden eğer şimdiden böyleyse o zaman geldiğinde canının nasıl yanacağını düşünmek bile ürkmesine sebep oluyordu.

Karnını okşayıp onu sakinleştirmeye çalışırken art arda yediği tekmelerle acıyla yüzünü buruşturdu. Eskiden tatlı tatlı hissedilen tekmeleri, artık sekiz aylık olduğu için dışarıdan görülebilecek kadar netti. Hatta bazen öyle güçlüydü ki, karnına sarılarak uyuyan Barış'ın uykudan uyanmasına sebep oluyordu.

"Birazcık uyuyalım mı birlikte, nolur bebeğim."

Gözleri dolu bir şekilde onu ikna etme çabasına girişti ama kasıklarındaki baskı arttıkça canı da yanmaya devam ediyordu. Bir beş dakika kadar o pozisyonda durdu, derin nefesler alıp vererek dayanmaya çalıştı. Karnını okşayıp bebeğini yatıştırmayı denedi. En sonunda biraz sakinleşmesi Rüzgar'a derin bir nefes aldırırken bu sefer sanki iğne batıyormuşçasına ağrıyan beli yüzünden acıyla gözlerini yumdu. Aynı pozisyonda uzun süre kalınca da beli çok ağrıyordu. Bu ağrıya daha fazla dayanamayacağını hissettiğinde yattığı yerden dikkatli bir şekilde doğruldu. Belki biraz dolanmak iyi gelirdi.

Hafifçe eğilip yanından kalktığı için kolları boşluğa düşen kocasının üstünü örttü. Barış her ne kadar böyle durumlarda onu uyandırmasını söylese de Rüzgar'ın onu uyandırmaya içi el vermiyordu. Sabahları erkenden hastaneye gittiği için uykusuz kalmasını istemiyordu çünkü eğer gecenin bu saatinde uyanırsa tekrar uyumuyor, Rüzgar'ın uyuması için ettiği ısrarlara rağmen sabaha kadar onunla ilgileniyordu.

Rüzgar odadan çıkıp kapıyı da arkasından hafifçe çekti. Koridorun ışığını yakıp salona doğru yürüdü. Bir eliyle ağrıyan belini tutuyor, diğeriyle bebeğini sevmeye devam ediyordu.

Televizyonu açıp sesini en kısığa getirdikten sonra mutfağa gitti. Ne kadar yürürse belinin sızısı da o kadar hafifliyordu. Kendine bir bardak su doldurup yavaş yavaş içtikten sonra bardağı lavabonun kenarına bırakıp yeniden salona geçti. Barış'ı rahatsız etmek istemediği için kapıyı da kapattı.

Televizyondan ilgisini çekebilecek bir şey açtıktan sonra derin nefesler alıp vererek odanın içinde yürümeye başladı. Belini ovalayarak ağrısını geçirmeye çalışırken dışarı çıkmak için karnının içinde sanki tünel kazmaya çalışan oğlunun hareketleriyle kaşları çatıldı yine. Bu gece neden bu kadar kudurmuştu, hiç anlamıyordu.

"Ben de doğmanı istiyorum ama daha küçüksün fasulyem. Biraz daha büyü, söz veriyorum hemen doğuracağım seni."

Artık neredeyse altı haftası kaldığı için fazlasıyla heyecanlıydı Rüzgar. Onu kucağına almak için yanıp tutuşuyordu ama sekiz ay geçmişti, şu birkaç hafta geçmiyordu. Zaman sanki yavaşlamış gibiydi. Belki de bir an önce doğmasını istedikleri içindi.

Yürümek de iyi gelmediğinde dikkatli bir şekilde koltuğa oturdu. Sırtına bir yastık koyup dik bir şekilde oturmaya çalıştı ama ne yaparsa yapsın nafileydi. Ağrısını geçirecek hiçbir yol bulamadığı için zaten dolu dolu olan gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Hamile kaldığından beri bir kere bile ağrı kesici kullanmamıştı, şimdi de kullanmaya niyeti yoktu. Bebeği için bu ağrıyı çekmeye razıydı ama canı da çok yanıyordu.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin