٭5٭

7.3K 460 277
                                    

Rüzgar gözlerini zar zor açıp tepesindeki beyaz ışık yüzünden geri kapatmak zorunda kalırken yüzünü buruşturarak sağa doğru çevirdi. Hareket etmesiyle anında elinin üzerinde bir baskı hissetti.

"Bebeğim."

Barış'ın sesini duyduğunda gözlerini tekrar açtı Rüzgar. Kendisine endişeli bir şekilde bakıyordu. Bakışlarını koluna bağlı olan seruma çevirdi. Panikle, "Bebek." diye mırıldandı.

Barış ona gülümseyerek, "Merak etme aşkım, çok iyi bebek." dediğinde rahatlamayla derin bir nefes vererek gözlerini tekrar kapattı. Bayılmadan önce yaşadıkları aklına bir bir dolarken içinin titrediğini hissetti. Korktuğu başına gelmişti. Rüzgar öldürür sanmıştı ama annesi onu öldürmekten beter etmişti.

"Nasıl hissediyorsun güzelim?"

Çok kötü hissediyordu. Psikolojisi tamamen dağılmıştı ama fiziksel olarak iyiydi. Bu yüzden Barış'ı endişelendirmek istemediği için gülümseyerek, "İyiyim." diye mırıldandı. Hafifçe doğrulup kendine gelmeye çalışırken Barış belinden tutarak oturma çabasına yardımcı oldu.

"İstersen dinlenebilirsin biraz daha."

Rüzgar kafasını iki yana sallayarak, "İstemiyorum, evimize gidelim." dediğinde Barış ağzından ilk defa duyduğu şey yüzünden şaşırarak kafasını salladı. Daha birkaç saat önce ailesiyle büyük bir kavga etmiş olan sevgilisinin söylediği şeye nasıl sevindiğini kendine sakladı. O bu kadar mutsuzken gülümsemeye utandı.

"Gidelim sevgilim. Sen yat, çıkış işlemlerini halledip döneceğim."

Rüzgar kafasını salladığında Barış saçlarını bir öpücük bırakıp odadan çıktı. Çıktığı an Rüzgar tuttuğu gözyaşlarını bıraktı. Bir anne evladına nasıl kendisi ve bebeği arasında seçim yaptırabilirdi? Bir insan nasıl bir bebeğin canını önemsemeden büyük bir soğukkanlılıkla aldırılması gerektiğini söyleyebilirdi? Rüzgar o tatlı kalp atışlarını duyduktan sonra ondan nasıl vazgeçebilirdi?

Gözyaşlarını elleriyle temizleyip, "Ben yanlış bir şey yapmadım, pişman olmayacağım." diye kendinden emin bir şekilde konuştu. Artık ağlamayacaktı. Barış'ı ve bebeklerini kabul ettirebilmek için elinden geleni yapmıştı. Eğer olmadıysa bu annesinin sorunuydu. Eğer o Rüzgar'ı görmek istemiyorsa, Rüzgar da onu görmezdi.

Yaşı çok küçük olmasına rağmen artık kendi ailesi vardı. Belki de artık sorumluluk alma zamanı gelmişti Rüzgar için. Kararlarının arkasında durmalı, her zorluğu Barış'ın üstüne yıkmamalıydı. Beş dakika içinde toparlandı Rüzgar. Şu an kendinden fazlasıyla emindi.

23:22

Barış ışığı yakıp Rüzgar'a geçmesi için yol verirken Rüzgar ilk defa gece vakti Barış'ın evinde oluşunun garip hissiyatıyla içeri girdi. Gündüzden pek bir farkı yoktu, hâlâ huzurlu hissettiriyordu. Salondaki birkaç aydınlatmanın ışığı hole vurduğu için karanlıktan etkilenmeden içeri doğru yürüdü. Kapının önünde öylece durup ellerini birbirine bağladı. Burası artık sahiden de onun eviydi.

"Neden misafir gibi duruyorsun bebeğim?"

Rüzgar öylesine omuz silkti. Alışması gerekiyordu bu duruma. Belki her şey yolunda gitseydi bu eve koşa koşa gelirdi Rüzgar, şimdiyse üstündeki durgunluk buna engel oluyordu. Barış arkasından sarıldığında gülümsedi. Karnını saran ellerinin üstüne kendi ellerine koyup göğsüne yaslandı.

"İstersen taşınabiliriz ya da bütün evi baştan sona değiştirebilirsin."

Rüzgar'ın böyle şeylerde hiç gözü yoktu. O zaten her şeye doymuştu. Bir tek Barış'ı istiyordu. Kollarının arasında ona dönüp sıkı sıkı sarıldı.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin