٭55٭

3.6K 322 181
                                    

5 sene önce, Mart

15:44

Barış sınıf kapısının tam karşısında elinde kitapları ile dikilirken olduğu yerde heyecanla kıpırdandı. Tıp öğrencileri bu binada okumadığı için onun tıp okuduğunu bilen herkes burada ne işi olduğunu sorgulayıp tip tip bakıyorlardı ama bu durum Barış'ın umrunda bile değildi. Tek umursadığı şey, dün akşam sonunda kendisinden bir randevu koparabildiği bal gözlü tatlılıktı.

Sınıfın kapısı açıldığında Barış başını yerden kaldırdı hemen. Gözleriyle kalabalık sınıfın içinde bir elmas gibi parlayan güzelliği ararken Rüzgar sınıftan çıktığında hayranlık dolu bakışlarla süzdü onu Barış. Dünya üstündeki en güzel insan o olabilir miydi? Yoksa onu her gördüğünde kalbinin bu denli hızlı çarpmasının başka bir açıklaması olamazdı.

"Rüzgar."

Rüzgar adını duyunca arkasını döndü. Sınıftan başı yere eğik bir şekilde çıktığı için orada olduğunu fark edemediği çocuğu görünce heyecanla dudağını kemirmeye başladı. Onu ders çıkışı sınıfından almaya gelmesi beklediği bir şey olmadığı için çok şaşırmıştı. Yanına gidip Barış'ın gülümsemesine hafif bir tebessümle karşılık verdi.

"Şey, ben gelirdim. Neden zahmet ettin?"

Güzel sesi kulaklarına dolduğunda Barış büyülendiğini hissetti. Ona bakarken nutku tutulduğu için Rüzgar, "Barış?" diyerek onu kendine getirmeye çalıştı. Onu her gördüğünde böyle dalıp gitmesi Rüzgar'ı çok utandırıyordu.

"Pardon, ne diyordun?"

Rüzgar utangaç bir şekilde gülümserken, "Neden buraya kadar zahmet ettin diye sordum. Bahçede buluşurduk." dediğinde Barış, "Seni bir an önce görmek istedim." dedi. Rüzgar cevabıyla elindeki kitapları sıkıca tutup başını eğdi. Yanaklarının yandığını hissedebiliyordu.

"Günün nasıl geçti?"

Çok nazik bir insan olduğu için bu tür soruları ilk önce hep Barış soruyordu. Bu sefer ilk o sormak istedi çünkü Barış'ın ona değer verdiği gibi onun da kendisine değer verdiğini bilsin istiyordu. Aralarında adı konmuş bir şey olmasa da kendisiyle açık açık flört ettiğini anlayabiliyordu Rüzgar. Barış'ın yanındayken durmaksızın hızla çarpan kalbi ise onun flörtüne karşılık vermesindeki en büyük etkendi. Onun yanındayken kendini bulutların üstünde gibi hissediyordu.

"Yorucuydu, iki tane sözlüm vardı."

Rüzgar merakla, "Nasıldı?" dediğinde Barış başını iki yana sallayıp acı dolu bir şekilde gülümsedi.

"Galiba kalacağım." dediğinde Rüzgar kıkır kıkır güldü. Onun çok başarılı bir öğrenci olduğunu biliyordu. Bu yüzden sözlüden geçememiş olması imkansızdı. O gülmeye devam ederken Barış bakışlarını yüzüne çıkardığında Rüzgar dudaklarını birbirine bastırıp anında sustu. Biraz fazla mı gülmüştü? Elinde değildi, Barış'la öylesine bir şeyden konuşmak bile yüzünde güller açtırıyordu. Yine de bu kadar çok güldüğü için utanmadan edemedi, belki de biraz daha ağır olmalıydı.

O bunları düşünürken Barış o an Rüzgar'ın gülüşüne binlerce kez hayran olmakla meşguldü. Onu ilk gördüğü zaman da aynı bu şekilde gülüyordu. Güldüğünde ortaya çıkan tatlı gamzeleri ise Barış'a ona aşık olmaktan başka bir şans bırakmamıştı.

Bahçeye çıktıklarında Barış Rüzgar'a dönüp, "Çok güzel bir yere götüreceğim seni." dediğinde gülümsedi Rüzgar. Bu zamana kadar okulda ya da okulun etrafındaki kafelerde çok fazla zaman geçirmişlerdi ama bu seferki resmi olarak ilk randevularıydı. Bu yüzden ikisi de çok heyecanlıydı.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin