𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭

٭96٭

Zaten şu kadar 🤏🏻 cık kişi kaldık VPN yüzünden, çocuklarımızı daha fazla yetim bırakmayalım teyzeleri 😔
Yorumlarda buluşalım 🫘🍓

İyi okumalar 💖

17:22

"Of, neden tuttun yine?"

Rüzgar elindeki topu Barış'a atarken kendisine isyan eden oğluna sırıtarak, "Çok iyi oynamak benim suçum mu?" dedi. Yaklaşık bir saattir yakan top oynuyorlardı. Rüzgar'ın en sevdiği oyunlardan biri olduğu için toptan sıyrılma konusunda fazlasıyla iyiydi ve on beş dakikadır da ortadaydı. Bu yüzden Ekin oflayıp duruyordu.

Barış'a yüzünü dönüp Ekin'e doğru yaklaşırken kocası topu acımasız bir şekilde fırlattığında üzerine gelen toptan kaçma şansı olmadığı için tek çare olarak yakalamaya çalıştı. Yakalamış olmasına rağmen top çok şiddetli geldiği için ellerinden kayıp gittiğinde kaşlarını çattı.

"Düşmanın mıyım Barış?"

Barış kendisine doğru yürüyen bebeğine göz kırpıp, "Bir canın kaldı güzelim." dediğinde Rüzgar somurtarak önüne döndü. Ekin kuralları birazcık esneterek durması gereken yerden çıktığında büyük bir ciddiyetle topu atmasını beklemeye başladı. Yakan top oynamak onun için bir yaşam tarzıydı, bu yüzden şu an bu işi çok önemsiyordu.

"Rüzgar."

"Dikkatimi dağıtma."

Ekin bir o tarafa bir bu tarafa hamle yapan balını nasıl vuracağını hesaplamaya çalışırken babası eliyle beklemesini işaret edince öylece durdu. Rüzgar neler olduğunu anlamaya çalışırken Barış kulağına eğildi, bir eliyle belini tutup diğer eliyle Ekin'e topu atması için bir işaret daha verdi.

"Bu gece kucağımda zıplatayım mı seni?"

Rüzgar beklemediği cümle karşısında şok geçirdiğinde babasının donup kalmasını fırsat bilen Ekin, hiç beklemeden topu üstüne fırlattı. Topun üzerine geldiğini çok geç fark eden Rüzgar'ın ise kaçacak hiçbir yeri kalmamıştı. Top omzuna çarpıp yere düştüğünde Rüzgar da dudağını büzüp kendini yere attı.

"Mızıkçılık yapıyorsunuz."

Ekin babası çocuk gibi sızlandığı için elini ağzına kapatıp kıkır kıkır gülerken Barış da sırıtarak Rüzgar'a elini uzattı. Rüzgar ona burun kıvırıp elini tutmadan kendi başına ayağa kalktı.

"Sizinle oynamayacağım bir daha, kızımın yanına gidiyorum."

Barış'la Ekin'in itirazlarına rağmen tripli bir ifadeyle Asel'in yanına doğru yürümeye başladı. Havaların ısınmasıyla birlikte kendilerini bahçeye atmışlardı yine. Yere büyük bir örtü sermişler, önce ailecek piknik yapmışlardı. Sonra da hep beraber top oynamaya başlamışlardı. Küçük cadı ise top oynamak yerine güneşlenmeyi tercih etmiş, normalde çok hareketli olmasına rağmen poposunu bile kaldırmamıştı.

"Çileğim çilek mi yiyor?"

Asel söylediği şeyle ona boş boş baktı, kafası karışmış olmalıydı. Sonra önüne dönüp babasıyla abisini izlemeye devam etti. Gül kurusu rengindeki tatlı elbisesiyle ve kendisinden daha büyük olan kırmızı puantiyeli şapkasıyla beraber tam bir prenses edasıyla Rüzgar'ın önüne bıraktığı çilekleri yiyordu.