٭49٭

3.6K 367 188
                                    

16:54

"Üçgeni yerine takalım mı?"

Ekin hiç beklemeden elindeki parçayı ahşap oyuncağının üçgen için tasarlanmış olan boşluğuna taktı.

"Aferin oğluma."

Rüzgar yanağına bir öpücük bırakıp onu alkışladığında Ekin de kendini alkışlamaya başladı. Başka bir şey daha sorması için Rüzgar'ın gözlerinin içine bakarken Rüzgar bu sefer eline kareyi aldı.

"Bunu da takalım mı?"

Ekin hemen elinden kaptı oyuncağını. Hiç düşünmeden onu da yerleştirdiğinde Rüzgar bu kadar zeki olduğu için çıldırarak yere yatırdı oğlunu. Ellerini tutup kafasını boynuna gömdü önce. Sonra öpe öpe gıdıklamaya başladı.

"MaşAllah bebeğime. Kime çektin sen? Doktor babana olabilir mi?"

Ekin Rüzgar'ın altında çırpınıp gıdıklandığı için kıkır kıkır gülerken Rüzgar büyük bir zevkle yiyip bitirdi oğlunu.

"Dünyanın en güzel kokusu mu bu?"

Mis gibi kokan boynundan son bir öpücük çalıp büyük bir rahatlamayla geri çekildi Rüzgar. Ekin de o sırada nefes nefese kendine gelmeye çalışıyordu.

"Parka."

Artık bir buçuk yaşında olduğu için kısa kısa da olsa anlamlı cümleler kurabiliyordu. Bu aralar en bağımlı olduğu alışkanlığı da parka gitmekti. Bu yüzden eğer hava çok soğuk değilse neredeyse her gün dışarı çıkıyorlardı.

"Baba gelince gideceğiz parka, tamam mı?"

"Baba gelince."

"Evet aşkım, baba gelince."

Ekin hiç itiraz etmeden emekleyerek televizyona doğru gitmeye başladığında Rüzgar, "Pişt." deyip durdurdu onu. Ekin sırıtarak arkasını döndü çünkü ne diyeceğini biliyordu.

"Hemen ayağa kalkmazsan gelip yakalayacağım seni."

Rüzgar öne doğru bir hamle yaptığında Ekin çığlık atarak tatlı bir panikle hızlı hızlı emeklemeye başladı bu sefer. Bezli koca poposu ise arkadan çok tatlı görünüyordu. Rüzgar tipinin şirinliğine gülerken TV ünitesinin çekmecesini açmaya çalışan oğlunun yaramazlığına cıkcıkladı.

"Ekin."

Ciddi bir ses tonuyla seslendiğinde Ekin aldığı uyarıyla çekmeceyi rahat bıraktı. Ayağa kalkıp koşa koşa Rüzgar'ın yanına geldi. Koltuğun kenarına yapışıp kendini yukarı doğru ittirmeye çalıştığında Rüzgar koltuğun üstünde duran bacağını hafifçe ısırdı. Yemelere doyamıyordu. Onu daha fazla zorlamadan koltuğa çıkma çabasına yardımcı olup poposuna bir tane vurdu.

"Poponu kaldıramıyorsun ama üşengeçliğinden emekleyip duruyorsun."

Ekin onu takmadan battaniyesini üzerine çektiğinde Rüzgar oğlunun ne yapmaya çalıştığını anlayabilmek için onu dikkatle izlemeye başladı. Koltuğun üstünde duran emziğini takıp öne doğru eğildiğinde çenesini koltuğa yaslayıp Ekin'e biraz daha yaklaştı. Gözlerini kapatıp kendini pışpışlamaya başladığında kahkahalarla güldü Rüzgar.

"Uykusu mu var bebeğimin?"

Daha yeni uyandığı için uykusunun olmadığını biliyordu. Yine de oyununa eşlik etmek çok eğlenceliydi. Çok inatçı olduğu için uyuma numarasına bir süre daha devam etti Ekin. Rüzgar ise çoktan kötü bir plan kurmuştu tatlı oğlu için. Telefonunu eline alıp kulağına koydu önce, sonra yalandan konuşmaya başladı.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin