Kısa sürede 50 bin olduk 🥹 Okuyan, oylarıyla ve yorumlarıyla destek olan herkese çok teşekkür ederim💕💕
22:15
Barış gözlerini ovuşturup yorgunlukla esnedi. Saatlerdir durmaksızın çalışıyordu. Sabah önce Rüzgar'ın yanına girip onunla zaman geçirmişti. Ardından hocası gelmiş, Rüzgar'ı makineden ayırmıştı. Bir sorun çıkacak korkusuyla stresli bir şekilde odanın içinde dönüp duran Barış'ın, bebeğinin sorunsuz bir şekilde nefes aldığını gördükten sonra içine su serpilmişti. Hatta dayanamayıp elini dudaklarına getirmiş, sıcak nefeslerini avcunun içinde hissetmeye çalışmıştı. Düzenli nefes alış verişlerini teninde hissettiği an ise yüzünde güller açmıştı. Rüzgar'ın aldığı tek bir nefese muhtaçtı Barış çünkü o nefes aldığı sürece Barış da yaşadığını hissedebiliyordu.
Rüzgar'ın iyi olduğuna emin olduktan sonra bebeği de ultrasonla kontrol etmişler, Barış artık kocaman olan fasulyesinin yüzünü çok net bir şekilde görebilmişti. Rüzgar'ın da görmesini çok isterdi. Bu yüzden kendini buruk hissetse de yanağındaki güzel gamzeleri görünce gülümsemeden edememişti. O kadar tatlı bir bebekti ki Barış onu tutmaya bile kıyamayacağına daha şimdiden emindi.
Rüzgar'ın yanından çıktıktan sonra ise ailesinin evine gitmiş, bir duş alıp üstünü değiştirmişti. Eve gidememişti çünkü Rüzgar olmadan evlerine girmek istemiyordu. Ardından yeniden hastaneye gelmiş, sabah dokuzdan bu saate kadar da her şeye koşturmuştu. Boşluk bulduğu beş on dakikalarda yemek yemek yerine Rüzgar'ını görmeye gitmiş, onu görüp biraz öpüp kokladıktan sonra yeniden işinin başına dönmüştü. Güzel bebeği aklından bir saniye bile çıkmasa da, en azından çalışarak üstündeki buhrandan biraz da olsa arınıyordu Barış. Zihnini meşgul edecek bir şeylerin olması iyi geliyordu.
Elindeki kendisine enerji vereceğine inandığı çikolatayı yavaş yavaş kemirirken dördüncü katın düğmesine bastı, asansörün kapısı kapandığında sırtını aynaya yasladı. Mesaisi biteli çok oluyordu. Bu yüzden Rüzgar'ı gördükten sonra belki bir yemek yiyip dinlenebilirdi. Sonra kafasını oyalamak için yeniden acile inerdi. Öylece oturup beklemek insanı depresyona sokuyordu.
Asansörden inip hızlı adımlarla yürümeye başladı. Odasından çıktığı an özlüyordu Rüzgar'ı, bu yüzden hemen kavuşmak istiyordu. Annesi geldiğini görünce oturduğu sandalyeden kalkıp oğlunu hemen kucakladı.
"Annem, iyi misin?"
Barış ona tebessüm edip, "İyiyim anne, sen nasılsın? Neden gitmedin eve?" dediğinde Canan Hanım yorgun bir ifadeyle omuz silkti.
"Kalayım bu gece çocuğumun yanında, evde ruhum daralıyor oğlum."
Günlerdir harap olmuştu buralarda ama eve gitmek istemiyordu. Bazen o da gidip üstünü değiştiriyor, biraz dinlenip yeniden geliyordu.
"Burada yapabileceğin bir şey yok ki annem, bu saatte içeri girmek de yasak zaten."
Canan Hanım bozuk bir ifadeyle, "Sen hep giriyorsun." dediğinde Barış annesinin çocuksu tavrına tebessüm etti. Rüzgar'ı kendi çocuğu gibi sevmesi çok hoşuna gidiyordu.
"Ben torpilliyim. Hem doktoruyum hem kocasıyım." diyerek sırıttığında Canan Hanım havalı tavrı yüzünden omzuna vurdu oğlunun.
"Aman, çok biliyorsun sen."
Barış annesine sıkı sıkı sarılıp saçlarından öptüğünde Canan Hanım gözlerini kapatarak güzel oğlunun sarılışına karşılık verdi. Oğlunu biraz da olsa kendine getiren Selim Bey'e minnet duyuyordu Canan Hanım. Birkaç gün önceki hâlinden o kadar çok korkmuştu ki, kendine bir zarar verecek diye kalbine ağrılar girmişti. Neyse ki Rüzgar iyi oldukça Barış da biraz daha toparlanıyordu. Gece gündüz ettiği dualar karşılık bulduğu için Allah'a şükrediyordu Canan Hanım. Bir an önce iki oğlunu ve minik torununu sağlıklı bir şekilde yanında görmek istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭
Teen Fiction[TAMAMLANDI] -MPREG- Rüzgar kendi bebekti, bir bebeğe nasıl bakabilirdi? Eşcinsel evliliklerin yasal olduğu ve erkeklerin doğum yapabildiği bir evrende geçmektedir💞 25.11.2023 26.08.2024