٭56٭

3.3K 332 154
                                    

14:21

"Ekin, el salla babaanneye aşkım."

Ekin emziğini çıkarıp minik dişleriyle kocaman sırıtarak babaannesine el salladıktan sonra emziğini geri takıp tavşanını eline aldı. Emziğinden iki saniye bile ayrı kalamıyordu.

Rüzgar Ekin'in yanından kalkıp kamerayı kendine doğru çevirdiğinde Ayça Hanım oğlunun bıkkın yüz ifadesi yüzünden gülüşünü tutamadı.

"Emzik bıraktırma süreci pek iyi gitmiyor gibi."

Rüzgar dudağını büzerek kafasını iki yana salladı.

"İnternette bir yöntem gördüm, son çare olarak onu deneyeceğim. Yine bırakmazsa zorlamayacağım. On yaşına kadar emsin."

Ayça Hanım tekrar güldüğünde Rüzgar da gülüşünü tutamadı ama bu gülüş tamamen moral bozukluğundandı. Neredeyse iki buçuk yaşında olan oğulları emziğini bir türlü bırakmıyor, geceleri emzik krizine girdiği için ikisini de hayattan bezdiriyordu.

Denemediği şey kalmamıştı. Emziğine acı biber bile sürmüştü ama iştahla kebap gömen oğlunu tabi ki de acıyla yıldıramamıştı. Acı biberden sonra limon sürmüş, yüzünü buruştursa da bir süre sonra ona da alışmıştı. O da yetmemiş pekmez sürüp rengi yüzünden emziğinin pislendiğini söylemiş, Ekin bu sefer de gidip emziğini banyoda yıkamıştı. Kısacası, Rüzgar oğlunun zekasıyla baş edemiyordu ve yılmıştı.

"Üzerine gitme Rüzgar'cım. Sen zorladığın için inat etmiş de olabilir. İlla ki bıkacak, merak etme. Hem küçük daha, üç yaşında bile değil."

Rüzgar minik oğluna bir bakış atıp tatlılığı sayesinde gülümsedi. Oyuncaklarını evin her yerine dağıtmış, en sonunda da hiçbirinin yüzüne bakmadan yine eline tavşanını almıştı. Emziğini versin diye girdiği ağlama krizleri hiç yaşanmamış gibi, Rüzgar topladıkça arkasından evi dağıtan kendisi değilmiş gibi uslu uslu oturuyordu.

 Emziğini versin diye girdiği ağlama krizleri hiç yaşanmamış gibi, Rüzgar topladıkça arkasından evi dağıtan kendisi değilmiş gibi uslu uslu oturuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Biliyorum anne. Neyse, halledeceğim bir şekilde. Kapatayım mı ben? Oğlumu yemem lazım acil, kan şekerim düştü."

Ayça Hanım torununa yiyecekmiş gibi bakan oğlunun kıpır kıpır olduğunu görünce güldü yine. Yaptıkları yarım saatlik bir görüntülü konuşma bile hayat enerjisini artırıyordu sanki. Üçünü de çok özlemişti ama henüz Mersin'e gitmeye fırsat bulamamıştı. En kısa zamanda gitmeyi düşünüyordu.

"Tamam annecim, görüşürüz. Benim yerime de bol bol öp."

Rüzgar annesine birkaç tane öpücük attıktan sonra telefonu kapatıp kenara bıraktı.

"Oğlum."

Ekin bakışlarını kendisine seslenen babasına çevirdiğinde Rüzgar ona kötü kötü sırıttı.

"Seni yiyeceğim şimdi."

Ekin bunun ne anlama geldiğini bildiği için poposunu kaydırarak Rüzgar'dan uzaklaşmaya çalıştı. Emziğini eline alıp, "Olmaş." dediğinde Rüzgar, "Bal gibi de olur." diyerek oturduğu yerden hızla kalktı. Ekin ayağa kalktığını görünce sesli bir çığlık atıp salonun çıkışına doğru emeklemeye başladı.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin