٭38٭

4.1K 365 150
                                    

14:53

Rüzgar Canan annesi evde olduğu için zile basıp bir adım arkasında elinde pusetle dikilen kocasına baktı. Göz göze geldiklerinde direkt gülümsemeye başladılar. İkisinin de içi içine sığmıyordu çünkü sonunda evlerine dönmüşlerdi. Bebekleriyle geçirecekleri huzurlu günler için de fazlasıyla sabırsızlardı.

"Hoşgeldiniz kuzularım."

Canan Hanım yüzünde güzel bir gülümsemeyle kapıyı açtığında Rüzgar ona dikkatli bir şekilde sarıldı.

"Hoşbulduk anne, ev mis gibi kokuyor."

Canan Hanım Rüzgar'ın yanağını okşarken, "Patatesli börek yaptım sana." dediğinde Rüzgar'ın duyduğu şeyle gözleri parıldadı.

"Dünyanın en güzel annesisin sen." dediğinde bu sefer Canan Hanım'ın gözleri mutlulukla parladı.

"Biz oğlumla bir geçseydik."

Barış imalı bir şekilde konuştuğunda Rüzgar kenara çekildi. İkisi ne zaman yakınlaşsa yalancı tribi ortaya çıkıyordu hemen. Oyununa oğlunu da dahil etmiş olması sırıtmasına sebep oldu.

"Babaannesinin minik kuzusu."

Canan Hanım pusetin önünde eğilip içi gidiyormuş gibi bir ifadeyle torununu sevmeye başladı. Bütün yol boyunca uyumuş, arabadan indikleri an uyanmıştı. Bu yüzden hem emziğini emiyor hem de boncuk gözleriyle ilk defa geldiği evini izliyordu. Karnı aç olduğu için ortalığı yıkması da an meselesiydi.

Rüzgar salona girdiğinde annesinin L koltuğun bir tarafını Bera için hazırlamış olduğunu görünce gülümsedi. Altına ince bir çarşaf sermiş, üstüne de yenidoğan yatağını yerleştirmişti. Her ihtimale karşı yan taraflarına birkaç tane de yastık koymuş olması Rüzgar'ın daha çok gülümsemesine sebep oldu. Dönebilmek için daha çok minik olmasına rağmen düşmesinden korkmuş olmalıydı. Bebeğine verdiği bu değer, Rüzgar'ın kalbini ağrıttı.

Barış Bera ile beraber odaya girdiğinde Rüzgar esneyerek, "Mamasını yedirmemiz lazım." dedi. Dün gece neredeyse bir saat boyunca ağlamış, her yarım saatte bir uyanmıştı. Barış'la sabaha kadar ayakta oldukları için de çok uykusu vardı.

Barış bebeğini yerine yatırdıktan sonra ayakta dikilen sevgilisinin dudaklarına bir öpücük bıraktı.

"Ben hallederim sevgilim. Sen bir duş al istersen, sonra yemek yeriz. Annem sofrayı hazırlıyor."

Reddedemeyeceği bir teklif olduğu için Barış'a minnetle baktı Rüzgar. Ona o kadar çok destek oluyordu ki, eğer Barış olmasa tüm bu sorumlulukların altından kalkamayacağına emindi. Hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok zorlu bir dönemdi. Neyse ki onun Barış'ı vardı, onu her daim elinden tutup kaldırıyordu.

"Seni seviyorum."

Barış saçlarını okşayıp, "Ben de seni seviyorum balım." dediğinde Rüzgar teşekkür mahiyetinde yanağından öptü. Bacaklarını oynata oynata etrafını anlamlandırmaya çalışan bebeğine bakıp fazlasıyla uslu durduğunu görünce oyalanmadan yatak odasına geçti.

Odaya girdiği an huzurla doldu Rüzgar. Hastaneden çıkmış olmalarına çok seviniyordu. İnsanın sahiden de evi gibisi yoktu. Üstündeki bol tişörtü dikkatli bir şekilde çıkardıktan sonra altındaki eşofmanı da yaklaşık otuz saniyelik çabanın ardından bacaklarından sıyırdı. Tam banyoya girecekken gözü vücuduna takıldığında aynanın karşısına geçip kendini süzmeye başladı.

Doğum yapmış olmasına rağmen hâlâ dört aylık hamile gibi duruyordu. Barış bu şişliğin zamanla ineceğini söylese de Rüzgar pek memnun değildi bu durumdan. Karnının etrafındaki çatlaklarda parmaklarını gezdirdi, dikişlerine baktığında ise yüzünü buruşturdu.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin