٭81٭

2.2K 336 177
                                    

14:48

"Neden buradasın hâlâ sen?"

Rüzgar arkadaşının elini tutup yattığı yerden doğrulurken, "Hastanede daha iyi hissediyorum kendimi. Barış da yanımda ya, o yüzden." dedi. Doğumunu beş gün sonrasına planlamışlardı ama bu aralar çok sancısı oluyordu. Bu yüzden her an tetikteydi.

"Olmaz ama böyle, bari yatışını yap da öyle kal hastanede. Çalışacak halde değilsin artık."

Rüzgar kasıklarına doğru hafiften hafiften vuran sancısını geçirebilmek için karnını okşarken, "İdare ediyorum." deyip gülümsedi. Arkadaşının elindeki dosyaya bakıp, "Bu ne?" diye sordu.

"Tarık Bey'e götüreceğim, imzası gerekiyormuş."

Duyduğu şeyle dosyayı elinden hemen kaptı Rüzgar.

"Ben götürürüm."

"Ya iki dakika otur, Allah aşkına."

Rüzgar onun yüzünden çıldırmanın eşiğine gelen arkadaşına dudağını büzüp, "Valla kötü bir niyetim yok. Gideyim de bir muayene etsin beni, sancım var." dediğinde arkadaşının bakışları da yumuşadı. Kolunu okşayıp, "Tamam, dikkat et." dediğinde kafasını sallayıp odadan çıktı.

Aslında ikinci doğumu olacağı için bu sancıların doğum sancısı olmadığını gayet iyi biliyordu ama beş gün daha dayanabilir miydi, işte bundan emin olamıyordu. Merdiven çıkmak artık tamamen imkansız hale geldiği için asansörün düğmesine basıp beklemeye başladı. Elinde olsa ışınlanarak giderdi ama teknoloji henüz o kadar ilerlememişti.

Asansöre binip doğum polikliniklerinin olduğu katta indi. Doktorunun odasına doğru yürürken bir yandan da düzenli bir şekilde nefes alıp veriyordu. Barış hastane koridorlarında doğurmasından o kadar çok korkuyordu ki galiba bu sefer sahiden de doğuracaktı.

İçeride hasta olmadığına emin olduktan sonra kapıyı tıklattı. Kapı açıldığında içeri girip doktoruna gülümsedi.

"Merhaba Tarık Bey."

"Rüzgar, nasılsın?"

Masanın önündeki koltuklardan birine oturup, "İyiyim, siz nasılsınız?" diye sordu.

"Ben de iyiyim, bir şey mi oldu?"

Rüzgar elindeki dosyayı uzatıp, "İmzanız gerekiyormuş, onun için geldim." dedi. Tarık Bey dosyayı elinden aldığında konuşmaya devam etti.

"Bir de çok sancım var, müsait olduğunuzda bir baksanız?"

Tarık Bey imzaladığı dosyayı masaya bırakıp Rüzgar'a bir bakış attı.

"Bana dosya getirebiliyorsan eğer çok sancın yok demektir."

Rüzgar söylediği şeyle kıkırdadı. Kesinlikle haklıydı ama yine de ne durumda olduğunu bilmek istiyordu.

"Doğru ama-"

"Geç hadi, bakalım."

Onun huyunu çok iyi bildiği için hemen kabullenmiş olması Rüzgar'ı güldürdü yine. Kontrol edilmeden içi asla rahat etmeyecekti.

"Tarif edebilir misin sancılarını?"

Rüzgar sedyeye uzanıp karnını açarken, "Kasıklarıma bıçak saplanıyormuş gibi oluyor." dedi.

"Ne sıklıkla peki, hesapladın mı?"

"Evet, beş dakikada bir. Bazen geçiyor, sonra yeniden başlıyor. Yarım saat aralıklarla tekrar ediyor."

Doktoru ultrason aletini karnında gezdirmeye başladığında Rüzgar da bakışlarını ekrana çevirdi. Durmaksızın hareket eden minik çileği içini rahatlatırken bu dünyada en çok sevdiği sesi duyunca gülümsedi. En çok sevdiği ses tabi ki de çocuklarının kalp atışlarıydı.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin