11:48
Çok güzel bir bahar sabahıydı. Ilık esen rüzgar evin içine doluyor, perdeyi ahenkle dans ettiriyordu. Güneş ışığı pencerenin önündeki bitkilerin yapraklarına vuruyor, onların capcanlı görünmesini sağlıyordu. Bembeyaz bulutların altında uçan kuşlar ise neşeyle cıvıldıyor, oradan oraya süzülerek dans ediyorlardı.
Rüzgar ise, bu güzelliklerin hepsinden mahrumdu çünkü o on dakikadır klozetin önünde yere çökmüş bir şekilde ağlıyordu. Bütün sabahları mide bulantısıyla başladığı için artık bu rutine alışmıştı Rüzgar ama kusmaktan hâlâ nefret ediyordu.
Neyse ki son zamanlarda gitgide azalmıştı çünkü artık on yedinci haftasını bitirmek üzereydi. Barış yakında bu mide bulantılardan tamamen olmasa da önemli ölçüde kurtulacağını söylediği için dayanmaya çalışıyordu. Az önce yemeye çalıştığı şeyler midesinde on dakika bile durmadığı için Rüzgar yine kendini çok aç hissediyordu. Zaten iyice kilo almıştı. Tartıda çok büyük oynamalar olmasa da karnı büyüdüğü için o kendini şişman hissediyordu.
Oturduğu yerden lavabonun kenarına tutunarak yavaşça kalktı. Artık çömelerek duramadığı için yere oturmak zorunda kalıyordu. On dakikadır aynı pozisyonda durduğu için kızarmış dizlerini elleriyle ovaladı. Hep yaptığı hareketleri tekrarladı. Ağzını çalkaladı, yüzüne su çarptı.
Banyodan çıkıp aynanın karşısına geçti. Kızarmış gözlerini silip dağılmış saçlarını elleriyle düzeltti. Karnının tam ortasında duran pijamasını yukarı doğru çekti, şimdi televizyon karşısında uyuklayan göbekli amcalara benziyordu. Kendi kendine gülmeye başladı ama ağlayası da vardı.
Barış hastaneye gittiği için sabah evden çok erken çıkıyordu. Rüzgar normalde o hazırlanırken uyanıyor, Barış'ı öpmeden göndermiyordu ama bu gece geç saatlere kadar mide bulantısı çektiği için sabah uyanamamıştı. Bugün onu hiç görmediği için de kendini buruk hissediyordu. Neyse ki bugün kontrolü vardı da, sevgilisini hastanede ziyaret edebilecekti.
İki aydır evli bir insan olarak hayatından fazlasıyla memnundu Rüzgar. İlişkilerinde hiçbir şey değişmemişti. Barış onu hâlâ bebeği gibi seviyordu. Rüzgar da kocasının böyle ilgili oluşundan dolayı çok mutluydu. Bazı günler çok yorgun olduğu için bütün gün uyusa da uyandığında Rüzgar'ı kucağına oturtuyor, bütün günün özlemini onu öperek gideriyordu.
Birkaç sorun elbette vardı ama çok da önemli değildi. Barış'ın nöbette olduğu günler, Rüzgar evde yalnız kaldığı zamanlarda ister istemez korkuyordu. Kapıyı sonuna kadar kilitliyor, on ikinci katta oturmalarına rağmen bütün pencereleri de kapatıyordu. Yatmadan önce bütün odaların kapısını çekiyor, kendini de yatak odasına kapatıyordu. Neyse ki odada ebeveyn banyosu vardı da her tuvaleti geldiğinde dışarı çıkmak zorunda kalmıyordu.
Bazı günler Barış'ın annesiyle babası geliyorlar, bazen de babası ziyaret ediyordu. Bu yüzden Barış yokken yalnız hissetmiyordu kendini Rüzgar. Sonunda yakın arkadaşlarına da evlendiklerini söylemişlerdi ama henüz hiçbiri evlerine gelmemişti. Rüzgar da kendini hep yorgun hissettiği için evden çıkası gelmiyordu. Bu yüzden henüz kimseyle yüz yüze görüşememiş olsa da sıkıntı etmiyordu Rüzgar. Şimdilik ev hayatı hoşuna gidiyordu.
Barış hiç istemese de, okulunu da dondurmuştu Rüzgar. İlk başlarda zaten yataktan çıkacak hâli olmadığı için gidememişti ve devamsızlığı sınıra dayanmıştı. Zaten sonrasında da dondurmaya karar vermişti. Annesinin ona zorla dayattığı bir bölümü okumak istemiyordu. Bir nevi ondan intikam almaya çalışıyordu. Barış bunu anladığı için ona bu konuda baya bir dil dökmüştü ama sonucu değiştirememişti. Rüzgar diyetisyen olmak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭
Ficção Adolescente[TAMAMLANDI] -MPREG- Rüzgar kendi bebekti, bir bebeğe nasıl bakabilirdi? Eşcinsel evliliklerin yasal olduğu ve erkeklerin doğum yapabildiği bir evrende geçmektedir💞 25.11.2023 26.08.2024