20:24
Rüzgar koca bir çatal dolusu pastayı Barış'ın ağzına sokup çiğnemesine bile fırsat vermeden, "Güzel mi?" diye sordu. İki çocukla pasta yapmanın eziyete dönüşeceğini bildiğinden çok güzel bir pastaneden sipariş vermişti. Barış'ın sevdiği gibi içi damla çikolatayla doluydu, üstünde de krokan parçaları vardı.
"Çok güzel, teşekkür ederim bebeğim."
Rüzgar beğendiği için musmutlu bir şekilde sırıtırken o da ağzına bir çatal attı. Damağında patlayan çikolata tadıyla mest olunca gözlerini kapattı, kesinlikle doğru bir tercih yapmıştı.
"Balım, babamın hediyelerini vermeyecek miyiz?"
Rüzgar oğlunun söylediği şeyle, "Aa, doğru ya." deyip ayağa fırladığında eve doğru koşturan bebeklerinin arkasından şaşkınlıkla baktı Barış. Ona hediye verecekleri için bu kadar heyecanlanmaları Barış'ı çok mutlu ediyordu. Sevildiğini hissetmek dünyanın en güzel duygusuydu.
Onları beklerken çimlerin üstünde debelenen kızını koltukaltlarından tutup kucağına çekti. Asel ani hareketi yüzünden çığlığı bastığında çimlere yatıp ellerini beline kaydırdı. Onu havaya kaldırdığında Asel heyecanla bacaklarını oynatmaya başladı. Elbisesinin kabarık eteği her hareketinde sağa sola savruluyor, güzelliği yüzünden Barış'ın aklı başından gidiyordu.
"Ben sana demedim mi böyle süslenmeyeceksin diye? Peri gibi olmuşsun yine."
Asel babasının şakacıktan yaptığı azarlamalara alışık olduğu için şımarık şımarık gülmeye başladığında Barış boynundan öpüp tekrar havaya kaldırdı onu. Elleri ve ayakları bir saniye bile durmuyor, ona ulaşabilmek için çırpınıp duruyordu.
"Yüzük bile takmışsın. Ya biri aşık olursa? Ne yaparım sonra ben o kişiyi?"
Sanki çok güzel şeyler söylüyormuş gibi, "Gebertirim, değil mi? Kimse sevemez benim kızımı, en çok ben severim." deyip burunlarını birbirine sürttüğünde Asel hiçbir şey anlamadığı için gülmeye devam etti. Konu sevdikleri olduğunda çok korumacı ve kıskanç olduğunu inkar edemezdi Barış. Daha bir yaşına bile basmamış olan kızının hayatına girebilecek insanları düşünüp çıldırması da bu yüzdendi zaten. Rüzgar böyle bir şeyi dert ettiğini bir bilse on saat gülerdi ama Ekin'in evlenip uzaklara gitmesinden korktuğu için o da pek normal sayılmazdı. Ailecek delilerdi.
"Ne zaman baba diyeceksin, hm? Hadi söyle, ba-ba."
Söylemesi en kolay kelimelerden biri olmasına rağmen bir türlü baba demiyordu. Ekin'e adıyla seslenip onu yanına çağırabiliyor, acıktığında mama bile diyebiliyordu ama baba kelimesi sanki yasaklı gibiydi, bir türlü söylemiyordu.
"Mama."
"Mama değil, baba. Ba-ba."
O Asel'i konuşturmaya çalışırken Rüzgar'la Ekin de ellerinde paketlerle dönüp yanına oturdular. Hava çok güzel olduğu için yemeği bahçede yemişler, pasta kestikten sonra da çimlere oturmuşlardı. İnsanın evinin bahçeli olmasının en güzel yanı çocuklarının toprakla özgürce buluşabiliyor olmasıydı. Kendilerine ait olduğu için temizliğinden çekinmeden çıplak ayakla dolaşabiliyorlardı.
"Canan annem ısrar etmeyin dedi, canı istediğinde söylermiş."
Barış Asel'i son kez öptükten sonra onu yeniden çimlerin üstüne bırakıp yattığı yerden doğruldu.
"İnat ediyor yani, öyle mi?"
Rüzgar kafasını sallayıp, "Hıhım, cadı işte." dedi. Cadı kelimesi ağzından çıkar çıkmaz Asel arkasını döndüğünde güldü. İsmini de çok iyi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭
Teen Fiction[TAMAMLANDI] -MPREG- Rüzgar kendi bebekti, bir bebeğe nasıl bakabilirdi? Eşcinsel evliliklerin yasal olduğu ve erkeklerin doğum yapabildiği bir evrende geçmektedir💞 25.11.2023 26.08.2024