٭76٭

3K 301 260
                                    

Upuzun bir geçmiş bölümüyle geldimmmm🥹🥹💖💖
Yorumlarınızı havada kapacağımmm, haberiniz olsun😉😉💞💞

İyi okumalar😽

6 sene önce, Mayıs

Rüzgar okulun bahçesinde etrafına bakına bakına yürürken bal gözleri yüzüne vuran güneşin etkisiyle sulanınca kirpiklerini kırpıştırdı. Ders çıkışı Barış'la buluşma planı yapmışlardı. Kendisini bahçede bekleyeceğini söylemişti ama nedense bir türlü göremiyordu sevgilisini.

Çantasından telefonunu çıkarıp tam aramaya niyetlendiği sırada çimlik alandaki büyük ağacın etrafında bir grup gencin oturduğunu gördü. O tarafa doğru yürüdükçe oturan kişilerin Barış'ın arkadaşları olduğunu fark etti. Onlar oradayken Barış'ın orada olmaması imkansızdı. Bu yüzden yüzünde güzel bir gülümseyle yanlarına yürümeye başladı.

Yaklaştıkça kulağına dolan kahkahalar ve gülüşmelerin arasından sevgilisinin gülüşünü seçtiğinde onun yüzündeki gülümseme de büyüdü. Ağacın gövdesi yüzünden bir türlü göremediği sevgilisi sonunda görüş açısına girdiğinde Rüzgar özlemle içinin titrediğini hissetti. Sanki daha bu sabah beraber kahvaltı yapmamışlar gibi bütün bedeni onun hasretiyle yanıp tutuşuyordu.

"Barış."

Barış güzel bebeğinin sesini duyunca başını geriye doğru çevirdi. Ona çekingen bir şekilde bakıp kırmızı dudaklarını dişlediğini görünce yüreği saatlerce karşısındaki güzelliği izleme isteğiyle dolsa da onu bekletmek istemediği için hemen ayağa kalktı.

"Bebeğim, hoşgeldin."

Hiç kimseden çekinmeden ona bu şekilde seslenmesi Rüzgar'ın yanaklarının pembenin en tatlı haline bürünmesini sağlarken başını eğip, "Hoşbuldum." diye mırıldandı. Barış'a karşı olan çekingenliğini üstünden atmış olsa da henüz üç aydır sevgili oldukları için diğer insanlardan çekinebiliyordu hâlâ. Barış ise onun aksine o kadar rahattı ki Rüzgar da ondan cesaret alarak utancını kırmaya çalışıyordu.

Elini ince beline sarıp sıkıca kavradığında her zamanki gibi kalbi şiddetle çarpmaya başladı. Her temasında eli ayağı birbirine karışıyordu. Hissettiği şey kesinlikle rahatsızlık değildi, kendisi de tam bir temas bağımlısıydı ama heyecanına engel olamıyordu işte. Barış'a olan hisleri çok yoğun olduğu için kendini zapt etmekte zorlanıyordu.

"Gidelim mi?"

Rüzgar gülümseyerek, "Gidelim." dediğinde yerdeki çantasını alıp arkadaşlarına bir baş selamı verdi Barış. Beraber otoparka doğru yürümeye başladıklarında elini belinden çekip parmaklarını birbirine geçirdi. Rüzgar parmaklarını sıkıca kavradığında elinin üstüne bir öpücük kondurdu. Öpücüğüyle birlikte aşık olduğu gamzeleri pembe yanaklarını süslediğinde gülümsedi. İçi gidiyordu Rüzgar'ına, bakmaya kıyamıyordu.

"Günün nasıl geçti aşkım?"

Rüzgar iç içe olan ellerini neşeli bir şekilde bir ileri bir geri sallarken, "Birazcık yorucuydu ama fena değildi. Seninki nasıldı sevgilim?" diye sorduğunda Barış da, "Eh işte." diye cevap verdi ona. Gerçek hastalarla ilgilenmeye başladığından beri derslere girmek istemediğini biliyordu Rüzgar. Okula gelmek yerine hep staj görmek istiyordu.

"Çok iyi bir doktor olabilmen için her şeyi öğrenmen gerekiyor, bu yüzden derslerini iyi dinlemelisin."

Azarlar bir tonda öğüt vermesi gözüne çok tatlı göründüğü için üzerine eğilerek yanağına bir öpücük bıraktı Barış. Rüzgar sokak ortasında oldukları için elini sıkıp, "Barış." diye sitem etti. Barış, "Söyle dünyam." dediğinde kızacağı şeyi unutup utançla başını eğdi. Henüz cicim aylarındalardı. Bu yüzden bu kadar romantik oluşunu anlayabiliyordu. Büyük ihtimalle bir süre sonra geçerdi. Belki ileride kendisine bebeğim bile demezdi. Zaten Rüzgar için böyle şeyler önemli değildi, onu her zaman ilk günkü gibi sevmesi yeterliydi.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin