16:13
Rüzgar bacaklarına yapışmış olan kızını kucağına alıp ocaktaki yemeğin altını kıstı. Kocasının en sevdiği sebze yemeğini yapmıştı. Canan annesini görüntülü arayıp onun yönlendirmeleriyle yaptığı için de sonunda başardığını düşünüyordu.
"Çok sağ ol anne, sen olmasan ne yapardım bilmiyorum."
"Ne demek çocuğum, var mı başka sormak istediğin bir şey?"
Rüzgar, "Yok anne. Her şey hazır, bir tek salatanın sosu kaldı." deyip gülümsedi. Bugün Barış'ın doğum günü olduğu için inanılmaz heyecanlıydı. Yirmi bir yaşından beri tanıdığı hayat arkadaşının yirmi dokuz yaşına gireceğine inanamıyordu.
"Tamam oğlum. Ben kapatayım, sen de rahat rahat hallet işlerini."
"Teşekkür ederim anne. Akşam ararız yine. Kızım, el salla babaanneye."
Asel babaannesine el sallayıp tatlı tatlı sırıttığında Canan annesinin aşk dolu bakışları yüzünden tebessüm etti Rüzgar. Ekin'in bebekliğinde yanında olsalar da Asel konusunda öyle bir şansları olmamıştı. Torunlarına hasret büyüdükleri için Rüzgar da kendini kötü hissediyordu ama ellerinden bir şey gelmiyordu. Barış uzmanlığını aldıktan sonra da Mersin'de kalmayı planladıkları için bu uzak mesafe ilişkisine alışmaları gerekiyordu.
"Abiyi çağıralım mı?"
Asel abi lafını duyduğu an kucağında tepinmeye başladığında kızının yanağına bir öpücük kondurup bahçe kapısını açtı Rüzgar. Asel kucağından kurtulmak için bacaklarını sallayıp dururken onu çimlerin üzerine bıraktı. Abisinin nerede olduğunu bilen akıllı kızı oyun kulübesine doğru emeklemeye başladığında Rüzgar da peşinden gitti.
"Ekin."
Oyun oynarken kendini kaybettiği için bazen onu duymayabiliyordu. Rüzgar da meraktan deliriyordu. Evlerinin bahçesi fazlasıyla güvenliydi ama o da babaydı sonuçta, ister istemez endişeleniyordu.
Kulübeye vardığında merdivenlere tutunup ayağa kalktı Asel. Henüz yürüyemiyordu ama bir yerlere tutunup ayağa kalkabiliyordu. Başını yukarı doğru çevirip, "Eki." diye bağırdığında Rüzgar kıkır kıkır güldü. Öyle bir cadalozdu ki Ekin'i iki dakika bile rahat bırakmıyordu. Güzel oğlu okulda bile evdekinden daha az yoruluyordu. Neyse ki kardeşini çok seviyordu, bu yüzden halinden fazlasıyla memnundu.
"Aa, sen ne zaman uyandın?"
Ekin pencereye çıkıp kardeşine el salladığında Asel, "Eki gel." diye bağırdı bu sefer. Karnı tok, keyfi de yerindeydi. Kısacası, abisiyle oyunlar oynamaya çok hazırdı.
"Bir saniye bekle, geliyorum."
Birbirlerine bu kadar düşkün olmaları Rüzgar'ın çok hoşuna gidiyordu. Asel daha çok küçük olduğu için aralarında hiç kavga çıkmıyordu ama biraz büyüdüğünde abisini çıldırtmasından çok korkuyordu Rüzgar. Henüz on aylıktı ama daha şimdiden Ekin'in oyuncaklarını elinden kapıp kendi oynuyordu. Zavallı oğlu da kardeşine kıyamadığı için bütün oyuncaklarını onunla paylaşmak zorunda kalıyordu.
Ekin aşağı indiğinde Asel çok heyecanlandığı için poposunun üstüne düşüverdi. Merdivenin kenarına tutunup tekrar ayağa kalktığında onu her fırsatta yürütmeye çalıştıkları için Ekin bir elini, Rüzgar da diğer elini tuttu. Paytak paytak attığı adımlar eşliğinde eve doğru yürümeye başladılar.
"Baban bir saate gelir fasulyem. Hemen gidip üstümüzü değiştirelim."
Babasının doğum günü olduğu için Ekin de en az Rüzgar kadar heyecanlıydı. Hatta Barış'a doğum günü hediyesi bile hazırlamıştı. Onun için çok güzel bir resim çizmişti. Sonra babasıyla beraber resmi için tatlı bir çerçeve alıp hediye paketine sarmışlardı. Üstüne hiçbir yere yapıştırmaya kıyamadığı astronotlu stickerlarından bile yapıştırmıştı. Bu tabi ki de Barış'ı çok sevdiği anlamına geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭
Teen Fiction[TAMAMLANDI] -MPREG- Rüzgar kendi bebekti, bir bebeğe nasıl bakabilirdi? Eşcinsel evliliklerin yasal olduğu ve erkeklerin doğum yapabildiği bir evrende geçmektedir💞 25.11.2023 26.08.2024