٭57٭

3.4K 332 161
                                    

08:54

"Emzikimin babası ağlamıyo, dimi baba?"

Rüzgar Ekin'in elini sıkıca tutup merdivenlerden inmesine yardımcı olurken, "Evet aşkım, bugün de hava çok güzel. İyi ki gönderdik emziğini." dediğinde Ekin de onu onaylayarak, "Ebet." dedi.

Emziğini bırakalı birkaç ay olmuştu. O korkunç geceden sonra bir daha hiç sorun yaşamamışlardı. Barış'a minnettardı Rüzgar. Onun günlerce yapamadığını yarım saat içinde yaptığı için kocasına büyük bir hayranlık duyuyordu.

"Ayabamı neden almadık?"

"Çünkü babaya gidiyoruz aşkım."

Bugün Ekin'i genel kontrol için hastaneye götürüyordu. Aslında hiçbir şeyi yoktu ama Barış bu kontrollerin önemli olduğunu ve yılda en az iki kez yapılması gerektiğini söylediği için Rüzgar da onun sözünü dinleyerek hastaneden randevu almıştı. İstanbul'daki doktoru çok iyi olduğu için biraz tedirgin hissetse de Barış bu hastanedeki doktorların da çok iyi olduğunu söylediği için kendini rahatlatmaya çalışıyordu.

"Babam bize yemek mi alıcakmış?"

Oğlunu da kendine benzettiği için güldü Rüzgar. Aklı fikri yemekteydi. Barış'ın yanına her gittiklerinde ona yemek ısmarlattığı için Ekin de babasının onlara yemek almasına alışmıştı.

"Hayır oğlum. Bugün baba bizi doktor arkadaşlarıyla tanıştıracakmış. Sonra seni muayene edecekler."

"O kim?"

Canlı ya da cansız her varlığı bu şekilde sorguluyordu. Henüz ikisinin ayrımını yapamıyordu ama yakın zamanda öğreneceğine inanıyordu Rüzgar.

"Hani doktor amcan sırtını dinliyordu, boğazına bakıyordu. Hatırlıyor musun aşkım?"

Ekin bir süre düşündükten sonra hastanede yaşadığı anları hatırlayınca, "Hıhı." deyip onayladı Rüzgar'ı. Barış sağ olsun, doktorlardan korkmuyordu Ekin. Babasını üniforma içinde çok fazla gördüğü için doktorların korkutucu kişiler olduklarını düşünmüyordu çünkü babasını çok seviyordu.

"Pardon, bir saniye bakabilir misiniz?"

Tam merdivenleri bitirmek üzereyken birisi seslenince başını geriye doğru çevirdi Rüzgar. Alt komşuları olduğunu görünce gülümsedi.

"Merhaba."

Kadın selamına karşılık bile vermeden kollarını göğsünde bağlayıp, "Çok gürültü yapıyorsunuz." dediğinde Rüzgar'ın yüzündeki gülümseme soldu. Bu nasıl bir üsluptu?

"Anlamadım?"

"Oğlunuz hiç durmuyor. Sabahları işe uykusuz gidiyorum. Biraz daha dikkat ederseniz sevinirim."

İğneleyici bakışları Ekin'i hedef aldığında anında oğlunu kucağına aldı Rüzgar. Hamileyken bebeğini insanların bakışlarından korumak için hemen elini karnına sarıyordu. Şimdi de durum farklı değildi, oğlunun bu kötü bakışların muhatabı olmasına asla izin vermezdi.

"Hanımefendi, benim oğlum daha iki buçuk yaşında ve ben onu sırf ses çıkarmadan otursun diye telefon bağımlısı olarak yetiştirmek istemiyorum. Bütün gün parkta oynatıp enerjisini atmasını sağlamaya çalışıyorum ama elimden bu kadarı geliyor. Özellikle geceleri ağladığında kimse rahatsız olmasın diye sakinleşmesi için her yolu deniyorum. Sizi çok iyi anlıyorum ama bu konuda daha fazla yapabileceğim bir şey yok, kusura bakmayın."

Nefes bile almadan konuştuğu için kendini takdir etti Rüzgar. Bilinçsiz bir ebeveyn değildi o. Apartmanda yaşadıklarının da farkındaydı. Kadın tatlı bir dille söylese belki o da daha ılımlı olurdu ama uyuz olmuştu bir kere, yapacak bir şey yoktu. Kimse oğluna öyle bakamazdı."

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin