٭36٭

4.7K 387 306
                                    

10:23

Barış camın arkasındaki bebeğini büyük bir heyecanla izlerken yerinde duramadığı için camdaki ufak çıkıntıda parmaklarıyla ritim tutmaya başladı.

Bebeklerini götürdüklerinde Rüzgar onu ameliyathaneden neredeyse kovarak yollamış, Barış onun yanından hiç ayrılmak istemese de el mahkûm çıkmıştı oradan. Neyse ki on dakika önce Selin gelip ameliyatın bittiğini, Rüzgar'ı odaya çıkardıklarını haber vermiş, Barış da bu sayede derin bir nefes almıştı. Şimdi de bebeklerini kucağına alıp Rüzgar'a götürebilmek için son kontrollerinin yapılıp zürafalı takımının giydirilmesini bekliyordu.

Bir çocuğun ailesinden istediği oyuncağa baktığı gibi bakıyordu bebeğine. Ona bir an önce kavuşmak, kollarının arasına almak istiyordu. Bebeğiyle ilgilenen hemşire de bu heyecanını fark etmiş olacak ki, onu eliyle içeri çağırdı. Barış söz konusu olduğunda herkes unutuyordu yasakları. Çünkü Barış burada staj yaptığı süre boyunca kendini çok sevdirmişti. Diğer intörnler doktor olduklarını düşündükleri için havalı havalı takılırlarken Barış kendisine verilen her görevi kimseyi küçük görmeden yerine getirmişti. Kendini kullandırtmamıştı ama saygısını da hiç eksik etmemişti. Bu yüzden herkesin gönlünü kazanmayı başarmıştı.

Barış bu teklifi kesinlikle reddedemeyeceği için şifreyi girip kapıyı açtı hemen. Sonra bebeğinin yanına gidip gözlerini ayırmadan onu izlemeye başladı.

"Hacer abla, bir yerinde bir sorun yok değil mi?"

Kadın, "Çok sağlıklı bir bebek, turp gibi maşAllah." dediğinde Barış rahatlayarak gülümsedi. Heyecanla olduğu yerde kıpırdanırken, "Aslan oğlum." dedi. O sırada Hacer ablasının ufak bir iğne hazırladığını gördü, ilk aşısını vuracağını anlayınca hızla arkasını döndü.

"Barış sen de böyle yaparsan yandınız oğlum."

Barış, "Yok, bakamam." dedi hemen. Daha minicikti. Doğalı bir saat bile olmamıştı. Tenine bir iğnenin girdiğini görmek istemiyordu Barış.

"Acıtmadan yap Hacer abla."

Kadın Barış'a cık cıklayıp, "İşimi öğretme bana, kaç bin tane çocuğa aşı vurdum ben bu yaşıma kadar." dediğinde Barış sesini çıkaramadı. Onun ne kadar deneyimli olduğunu biliyordu ama elinde değildi işte. Canının yanmasını istemiyordu.

Minik bebek önce biraz sızlandı. Birkaç saniye sonra tiz bir çığlıkla ağlamaya başladığında Barış canından can koptuğunu hissetti. Arkasını dönüp ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bebeğinin yanağına parmaklarını değdirdi. Dokunmaya kıyamıyordu.

"Ağlama babacım, geçti bak." diye onu sakinleştirmeye çalıştı ama kendi hiç sakin değildi. Hacer Hanım Barış'ı ilk defa bu kadar duygusal ve panik hâlde gördüğü için gülüşünü tutamazken Barış'ın getirdiği kıyafetleri bebeğe giydirmeye başladı.

"Ayağının altı neden siyah?"

Zıbının çıt çıtlarını kapatırken, "Aklını mı kaybettin oğlum? Mürekkeple ayak izini aldım ya az önce." dediğinde Barış yeni hatırlamış gibi bir ifadeyle, "Doğru, tamam." dedi. Sahiden de aklını kaybetmiş gibiydi. Rüzgar'dan ve bebeklerinden başka bir şey düşünemiyordu.

Bebeğin üstünü güzelce giydirdikten sonra bileğindeki bileklikten bilgilerine baktı Hacer Hanım. Şakacı bir tavırla Barış'a dönüp prosedür gereği, "Rüzgar Özdemir ve Özdemir bebek?" dediğinde Barış sırıtarak kafasını salladı. Hayatında soyadını daha çok sevdiği başka hiçbir an olmamıştı. Hacer ablası bebeği kundağa sarıp Barış'a uzattığında Barış bebeğini dikkatli bir şekilde kollarına aldı. Bu zamana kadar çok bebek tutmuştu ama şimdi kucağındaki kendi bebeği olduğu için ellerinin titremesine engel olamıyordu.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin