٭89٭

1.6K 232 160
                                    

19:15

"Beni anlamamak için elinden geleni yapıyorsun ve böyle olduğunda seninle kavga etmekten nefret ediyorum."

Ekin kavga ettiklerini anlamasın diye sessizce konuşsa da ses tonu resmen bağırıyordu.

"Ben seni çok iyi anlıyorum ama sen beni anlamıyorsun Rüzgar. Daha doğrusu dinlemiyorsun."

Yaklaşık yarım saattir ettikleri kavga hız kesmeden devam ederken Rüzgar ağlamamak için kendini sıkmaya başladı. Üzgün ya da kırgın değildi. Sadece sinirli olduğu için ağlamak istiyordu.

"Bin kez söyledim sana. Bu mutfak için değil, banyo için."

Barış inatla aynı şeyi söylemeye devam eden sevgilisinin yanına gidip spreyin arka tarafında yazan kullanım talimatını gözüne gözüne soktu.

"Ne yazıyor, görüyor musun?"

Hem mutfak hem de banyo için kullanılabildiğini Rüzgar da biliyordu ama sorun kesinlikle bu değildi.

"Ne yazdığı önemli değil Barış. Banyoyu çok güzel temizliyor ama mutfak dolaplarında leke bırakıyor. Ve sen de inatla bunu kullanmaya devam ediyorsun."

Barış elindeki bezi tezgaha bırakıp alnında biriken terleri üstüne yapışmış olan tişörtüne sildi. Zaten canı çıkmıştı, bir de Rüzgar'ın garip suçlamalarıyla uğraşıyordu.

"Sen hamileyken kim siliyordu mutfak dolaplarını? Dokuz ay boyunca bir kez bile şikayet etmedin, şimdi neden kavga çıkarıyorsun?"

Sorun çıkarttığını söylediği zamanlarda Barış'a çok gıcık oluyordu Rüzgar. Hatta şu an ona o kadar çok sinirliydi ki kafasını mutfak dolaplarını sildikleri suyun içine sokmak ve onu boğmak istiyordu. Sadece çocuklarının babasız kalmaması için durduruyordu kendini, yoksa böyle gıcık bir kocaya katlanmak çok zordu.

"Eğer güzel dolaplarımı bu spreyle mahvettiğini bilseydim karnım burnumdayken bile kendim silerdim."

Aylardır özenerek sildiği dolapları mahvettiği konusunda iftiraya uğramak Barış'ın sinir bozukluğu ile gülmesine sebep oldu. Bugün bin tane garip insanla uğraştığı için tahammül seviyesi yerlerdeydi. Rüzgar'ın kalbini kırmak istemediği için mutfaktan çıkıp üstündeki tişörtü de büyük bir hırsla çekip çıkardı. Resmen canı çıkmıştı ama hâlâ laf yiyordu.

"Nereye gidiyorsun?"

"Duş almaya. Kendin sil dolaplarını, benden bu kadar."

Başka bir şey demeden salonu terk ettiğinde dudağını büzdü Rüzgar. Normalde sorun bile etmeyecekleri saçma sapan bir şeyi neden bu kadar uzattıklarını bilmiyordu. İkisi de bugün ters tarafından kalkmış gibiydi.

"Git git, sana ihtiyacım yok zaten benim."

"Aynen Rüzgar."

Yatak odasının kapısını yüzüne çarpmak suretiyle sesli bir şekilde kapattığında sinirden olduğu yerde tepinmeye başladı. Neyse ki tartışma esnasında ağlamadan durabilmişti. Eğer ağlasaydı Barış ona asla kıyamazdı ve kavgaları yarım kalırdı. Rüzgar da daha çok sinir olurdu.

Sandalyenin tepesine çıkıp, "Düşeyim de gör." diye mızmızlanırken bezini yıkayıp gücünün yettiği kadarıyla sıkmaya çalıştı. Barış olsaydı hemen sıkardı ama ona ihtiyacı yoktu tabi ki, kendi de yapabilirdi. Onun kullandığı spreye yüzünü buruşturarak bakıp kendi spreyini eline aldı. Her yere bol bol sıktıktan sonra sağ dizini tezgaha yaslayıp dolapları bir güzel silmeye başladı. Neyse ki dolap içlerini yeni temizlemişlerdi, bu yüzden sadece dışını silmesi yeterliydi.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin