٭62٭

3K 346 190
                                    

03:12

Rüzgar Barış'ın yastığına sarılıp hüngür hüngür ağlarken yara olan burnunu koluna sildi. Kazağının kumaşı yüzünden her sildiğinde daha çok tahriş oluyordu ama şu an kalbindeki acı daha fazla olduğu için bunu çok da önemsemiyordu Rüzgar.

Daha fazla dayanamayacağını hissettiğinde yatağın içinde telefonunu aramaya koyuldu. Ağlamaktan gözünün önünü göremediği için biraz zorlansa da birkaç saniye sonra hemen buldu. Elinin tersiyle göz yaşlarını silip son arananların en başında olan kocasının ismine tıkladı. Telefonu kulağını koyup açmasını beklemeye başladı.

"Alo."

Rüzgar sesini duyduğu an deli gibi ağlama modunu açtı yine.

"Neden bebeğim diye açmadın telefonu? Beni aldatıyorsun değil mi? Bunu bana nasıl yaparsın Barış? Çocuğumuz var bizim. Hem de dört yaşında, minicik bir şey."

"Rüzgar ne diyorsun güzelim?"

Sesi biraz bıkkın mı çıkmıştı yoksa Rüzgar'a mı öyle geliyordu? Kesinlikle bıkmıştı ondan, yoksa bu durumun başka bir açıklaması olamazdı.

"Barış beni niye terk ettin?"

"Aşkım kısa bir süreliğine sadece, biliyorsun. Hem orada saat kaç şu an? Neden ayaktasın sen?"

Rüzgar saate bakıp, "Üçü çeyrek geçiyor." dediğinde Barış, "Neden uyumadın?" diye sordu.

"Aslında uyumuştum ama sonra rüyamda beni terk ettiğini gördüm. Kendine Norveçli sarışın bir çocuk bulmuştun, bir de elini tutuyordun. Kim o çocuk Barış? Hemen açıklama yap bana."

Barış'ın kıkırtısı kulağına dolduğunda sinirle burnunu çekti Rüzgar. Bir de alay eder gibi gülüyordu.

"Ne gülüyorsun, komik mi?"

"Komik."

"Niyeymiş?"

"Yanımda olmadığı için geceleri fotoğraflarına bakarak uyuyakaldığım eşimi terk etme ihtimalim sence de çok komik değil mi?"

Kurduğu cümleyle ağlamayı kesip öylece durdu Rüzgar. Sonra dudağı yavaş yavaş büzülmeye başladı. Bir iç çekip, "Barış, seni çok özledim." diye mırıldandı.

"Ben de seni çok özledim güzelliğim. Sabret, az kaldı."

Rüzgar çemkirerek, "Ne demek az kaldı, üç ay var daha." deyip Barış'ın yastığını eline aldı. Göz yaşları yüzünden sırılsıklam olmuş olan yastık kılıfına burnunu sildikten sonra yastığı göğsüne bastırdı. Evet, kesinlikle depresyondaydı.

"Sevgilim yapma böyle, kendimi çok kötü hissediyorum. Çıkıp gelmekten korkuyorum."

Rüzgar panikle, "Hayır hayır, sakın." dedi. Kocasının bu dediğini cidden yapabilecek kadar deli olduğunu biliyordu. Bu yüzden göz yaşlarını silip kendine gelmeye çalıştı.

"Çok iyiyim ki ben, o kadar da özlemedim seni."

"Öyle mi?"

"Hıhım. Sen geleceğimiz için çalışmaya devam et canım kocam, biz fasulyemle birlikte evde bekleyeceğiz seni."

Barış gülerek, "Yerim ben sizi. Tamam birtanem, evde bekleyin siz beni." dediğinde Rüzgar da gülümsedi. Yatağa uzanıp yan döndükten sonra Barış'ın yastığını bir koala gibi sarmaladı yine.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin