٭71٭

2.8K 345 166
                                    

Doğum günün kutlu olsun
Mor Papatya'm 🥹💜
Seni çok seviyorum..
Bölüm senin😽😽 daisymisha

04:13

Barış korkunç bir baş ağrısıyla birlikte gözlerini aralarken ciğerlerinden yükselen nefes darlığıyla yattığı yerden doğrulmaya çalıştı. Göğsünde hissettiği ağırlık kalkmasını engellediğinde dayanamayarak öksürmeye başladı. Her öksürdüğünde kemikleri vücuduna batıyormuş gibi hissediyor, boğazında hissettiği yanma yüzünden yutkunmak bile çok zor geliyordu.

Yaklaşık bir otuz saniye sonra öksürüğü kesildiğinde yaşaran gözlerini silip bakışlarını göğsünde uyuyan sevgilisine çevirdi. Ona sıkı sıkı sarılmış, oturduğu yerde bebek gibi uyuyordu. Hamile olduğu için uyuduğu pozisyon endişelenmesine sebep olduğunda onu göğsünden ayırıp koltuktan hızlı bir şekilde kalktı.

Sehpanın üstünde duran ilaç kutuları, çorba kasesi, su dolu bir kap ve kalktığı anda vücudundan düşen bezler neler olduğunu anlamlandırmasını sağlamıştı ama ne ara bu hale geldiklerini hatırlamıyordu. Hatırladığı son şey Rüzgar'ın ona 'Sarılalım mı?' diye sormasıydı. Sarıldıklarını da hatırlıyordu ama ondan sonrası tamamen bulanıktı.

Birkaç kez daha öksürdükten sonra üstüne tişörtünü geçirip Rüzgar'ın önünde eğildi. Bir elini beline sarıp diğerini dizlerinin altından geçirerek onu kucağına aldı. Sanki yerini biliyormuş gibi hemen boynuna sokulduğunda güzel bebeğini alnından öpüp yatak odasına doğru yürümeye başladı.

Onu sabaha kadar başında bekletecek kadar nasıl hasta olmuştu bilmiyordu ama koltukta bile değil, yerde oturur pozisyonda uyumuş olduğu için deli gibi vicdan azabı çekiyordu. Rüzgar uyanıp da hâlâ kendini suçladığını görse büyük ihtimalle onu gebertirdi ama Barış'tı işte. Önceliği her zaman Rüzgar'ıydı.

Yatak odasına girdiğinde oğlunun koca yatakta paşalar gibi yattığını gördü. Başı, kolu, bacağı hepsi ayrı bir dünyadaydı. Rüzgar'ı yerine yatırdıktan sonra Ekin'in yatış pozisyonunu düzeltip aralarına iki tane yastık koydu. Biraz deli yattığı için istemeden babasının karnına vurabilirdi. İkisinin de saçlarına birer öpücük kondurup odadan çıktı.

Hayatında ilk kez bu kadar kötü hissediyordu kendini. Sanki bütün vücudu dökülüyormuş gibiydi. Saatlerce uyuduğu için uykusu olmasa da bedeni sanki on gündür uyumuyormuşçasına yorgundu. Sehpanın üstünü toparlamak için eğildiği sırada başı dönünce bir küfür mırıldanıp gözlerini kapattı. Onca derdin arasında salak gibi hasta olduğu için kendine sövmeyi de ihmal etmedi. Tabi Rüzgar bu düşündüğü şeyi de bir bilse üstüne çıkıp sinirden tepinebilirdi.

Bütün dağınıklığı tepsinin içine doldurduktan sonra tepsiyi tezgahın üzerine bıraktı. Rüzgar'ın ona içirdiği hapların içinde ağrı kesici de olabileceğini umut ederek hepsine teker teker baktı. Güzel sevgilisi tabi ki ağrı kesiciyi de es geçmemişti. Bir tanesinin paketini açıp susuz bir şekilde yuttuktan sonra yeniden salona geçti. Bir doktor olarak yaptığı şey çok tehlikeliydi ama şu an kendini pek önemsediği söylenemezdi.

Koltuğa oturup başını da geriye doğru yasladı. Tam gözlerini kapatacakken Rüzgar'ın, "Barış." demesiyle bakışlarını salonun girişine çevirdi. Rüzgar yeni uyandığı için şiş şiş duran bal gözleriyle Barış'a panikle bakarken hızlı adımlarla yanına geldi. Ayağa kalktığında ona sıkıca sarıldı.

"Bebeğim, neden uyandın?"

Rüzgar konuşmakta zorluk çektiğini fark edince dudağını büzdü. Düşündüğünden daha da hasta olmalıydı.

𝑩𝒂𝒃𝒚'𝒔 𝒃𝒂𝒃𝒚 ٭bxb٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin