En başından beri yapmam gereken tam olarak buydu.
Taksici, internetten bulduğum adreste indirdi beni. İki katlı tümüyle cam bir binanın önündeydi. Subaşı Gemicilik... Lobide antika bir geminin maketi yatıyordu. Uzun bir açıklama tablosu dikkatimi çekti. İncelemek için vaktim olmadığından pas geçmek durumunda kaldım. Çift kollu merdivenlerin arasındaki danışma kısmına ilerledim.
"Nasıl yardımcı olabilirim, hanımefendi?"
"Merhabalar, Sadi Subaşı ile görüşmek istiyorum." İki kadın birbirlerine baktılar. Evet, biliyorum. En tepedeki insanla öylece görüştürmeleri mümkün değildi. "Lütfen, Leyla Karaca'nın geldiğini iletin kendisine. Durumun önemli olduğunu belirtirseniz, sevinirim." Adımı duymak Sadi Subaşı'nı şaşırtacaktı. Kişisel asistanıyla görüştüklerini fark ettim. Telefon kapandı. Sadece bir dakika sonra çaldı. Karşıdaki her ne söylediyse kadın hemen yardımcı olacağını söyledi.
"Lütfen, beni takip edin, Leyla Hanım."
Biraz ilerideki asansörle üst kata çıktık. Kısa bir koridordan sonra peş peşe iki kapıdan geçtik. Garip detaylar dikkatimi çekti. Binanın derinlerine doğru bekleyen güvenlik görevlerinin profilleri farklılaşıyordu. Vardığımız son odada bekleyenler ise tamamıyla filmlerdeki mafya üyelerine benziyordu. Bu biraz... İnsanı tedirgin ediyordu.
Bizi bir adam karşıladı.
"Leyla Hanım?"
Allah'ım ben neredeydim, böyle? Gülümsedim. "Benim."
Adam döndü ve arkasındaki kapıyı gösterdi. "Sadi Bey, sizi beklemekteler. Lütfen..." Geçtim. Kapıya yaklaştığımda bekleyen adamlardan birisi benim için açtı. Teşekkür etme konusunda tedirginliğim yüzünden geç kaldım ve kendimi bir anda Sadi Subaşı'nın ofisinde buldum. Koyu renkli mobilyalara rağmen içeride bolca gün ışığı vardı. O kadar mafyavari bir güzergahtan sonra insan işkence odasına gideceğini düşünüyor haklı olarak.
"Leyla Karaca."
Grileşen saçlarına rağmen hiç beklemediğim bir gençlikte adamla karşılaştım. Kırk beş yaşında ya vardı ya yoktu. Şaşkınlıkla kitlenip kaldım.
"Leyla Hanım!"
"Pardon. Sadi Bey, değil mi?"
"Kesinlikle... Ziyaretiniz beni şaşırttı." Ona esas şaşıranın ben olduğumu söylememek için kendimi zor zapt ettim. Uzatılan eli sıktıktan sonra gösterilen yere oturdum. "Size ne ikram edebilirim."
"Su, benim için yeterli olacaktır."
Bu adam gerçekten Elif'in babası mıydı? Galiba doğrudan sorup onaylatacaktım. "Kızınız Elif-"
"Kızımı tanıyor musunuz?"
"Evet, Elif ile tanışıyorum."
Başını iki yana sallarken fazlasıyla düşünceli gözüküyordu. "Niçin burada olduğunuzu sormak durumundayım, Leyla Hanım. Basında yer alan haberleri biliyorsunuz. Yaşananların doğrudan içerisinde yer alan biri olarak... Ziyaretiniz konusunda gerçekten şaşırdım." Ben şimdi bu adama her şeyi nasıl açıklayacaktım? Üstelik dışarısı tekinsiz görünen bir dünya adamla doluyken... "İyi misiniz, Leyla Hanım?"
Başımı salladım. "Aslına bakarsanız, Sadi Bey... Sizinle konuşmam gerekenler var. Randevusuz gelerek sizi zor durumda bırakmadığımı umuyorum."
Adamın misafirperver havası bir anda dağıldı. Önümdeki sehpaya su bardağı bırakılan çıkan ses dışında başka hayat belirtisi yoktu. "Konuya gelin, lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damat Kaçırma (Final)
RomanceOlaya hiç bu açıdan bakmadım ben. Hayatım boyunca o kadar çok şey kaçırdım ki... Hayaller, dostlar, mutluluklar, güven, aşk, eğlence... Ama bu adam! Kaçırdığım en iyi şeydi.