Kırkıncı Bölüm

50.6K 3.4K 348
                                    


"Buna inanıyor musun, Hanzade? Kız olacaklar."

Babamın yüz ifadesi görülmeye değerdi. Annemin üçüncü çocuk haberinde bile bu kadar mutluluk dolu bir ışık saçmamıştı. Aras'tan önce Elif'i kucakladı. Zeynep'in doğumu karmaşasında haberi vermeye gecikmiş olsak da mutluluğumuz kusursuz bir şekilde tamamlanmıştı. Annemin, gözlerini sildiğini yakaladım. "Babaanne olacağım." Diye ağlamak üzereydi.

"Çifte kutlama olacak bize."

Bir de o mevzu vardı. Sağlığım şerefine verilecek kutlamayı bu haberle birleştirmek muhteşem fikirdi. Tabi benim için çekiciliği çok daha başkaydı. Yavaş yavaş sahalara dönmemin ilk adımlarını atacaktım. Herkes bir çatı altındayken gerilimi değerlendirmeliydim. Karışma. Evet! Karışmamam gerektiğini biliyordum. Yine de her şeyin bu kadar sakin ilerlemesi karşısında endişelerimi bastıramıyordum.

Bu güven ortamı... Bir tiyatro sahnesi hissi uyandırıyordu.

Belki de Yasin ile baş başa konuşmayı denemeliydim. Çevrede kimse yokken... Onu, babama rapor edilebileceği şartlardan uzak tutmayı başarırsam her şeyi değerlendirme fırsatımız olurdu. Bu konuda ona ihtiyacım vardı. Düşün Leyla! İkimizi de evden uzaklaştırmanın bir yolunu bulamazsam ilerleme sağlayamayacaktım.

Beynimi arka planda çalışmaya alırken şu anki mutluluğa dahil oldum. Konunun hangi ara orta katın Aras ve Elif'e tahsis edilmesine geldiğini anlayamamıştım. O konuşmanın bir yerinde evlilik lafı falan geçmiş miydi? Hal ve tavırlarına bakılırsa henüz dile getirilmese de çoktan plana dahil edilmiş bir durumdu. Bebekler için alışverişe hız vermek istiyordu. Biri anneme doğuma daha dört aydan fazla zaman olduğunu hatırlatabilir miydi?

"Bugün için planın nedir, Leyla?"

Biraz düşünelim bakalım! Şeytan Leyla! "Zeynep'i ziyaret etmek istiyorum." Babam garipser bir tavırla kaşlarını kaldırdı. Aklını karıştıran bir konu mu vardı? Benim hakkımda şüpheleniyor olabilir miydi? "Bebeği yanına aldıklarında yakından görebileceğimi söylediler." Aslında o an için endişeleniyordum. Elime doğmuş sayılsa da o anın şoku ile yeterince hissedememiştim. "Hala şaka gibi geliyor. Her şey bir anda gelişti. İnanabilmek için birkaç kez daha görmem gerekecek."

Annem gülümsedi. "Bebekler öyle oluyor, Leylacığım. Doğduklarına inanamıyorsun. Sonra bir bakmışsın kocaman olmuşlar. Zamana yetişilmiyor, değil mi Suphi?" Babam başını sallayarak onayladı.

"Yasin'i de alırım yanıma. Aklınız kalmasın ben de. Artık çok daha iyiyim. Oradan da benim için ayarladığı terapi merkezine geçeceğim. Programımı almam gerekiyor."

Babam, çatalını bana doğru salladı. "Yemezler, küçük hanım. Yasin ile kafa kafaya verip de işler çevirmek yok. Dedektiflik oynamak hiç yok. Bu konuda çok ciddiyim, Leyla." Ta dam! Yakalandığımı tabi ki kabul etmeyecektim. Bütün netliğim ile başımı salladım. "Hiç öyle bakma Leyla. Gözüm üzerinde... Çocuğun da başını yakma."

Harika! "Peki, babacığım."

"Güzel!"

Leyla Karaca'ydım ben. Vazgeçmek kitabımda yazmazdı. Arabada sadece ikimiz vardık. Evden kilometrelerce uzaklaşmıştık. Herhangi bir dinleme cihazı görünmüyordu. Kamera gibi bir şeyin olmadığını da onayladım. Kırmızı ışığın birinde beklemeye başladığımızda tüm cesaretimi bir nefes ile topladım. "Bazı şeyler öğrendim, Yasin."

"Konuya ne zaman gireceğinizi merak ediyordum."

Benimle konuşma niyetinde miydi? "Her şeyi baştan değerlendirmemiz gerekecek."

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin