Hem de en alasından...
Nihayet evin arka tarafının hizasına geldim. Mehmet Ayaz'ı hala göremiyordum. İçeri girmesi ihtimalini aklımdan uzak tutmaya çalışarak duvara yaklaşmaya başladım. Tamam. Bu sefer ben de bahçeye inecektim. En azından gözlerden uzakta bir noktadan hareket ederek eve yaklaşabilirdim. İçeri şöyle bir göz atıp-
Karanlığı yırtan bir silah sesi patladı.
Hayır!
Hayır, hayır, hayır...
Plan, bu değildi. Fark edilmeyecektik. Sadi Subaşı'nı alıp çıkacaktık.
Öyleydi.
Öyle olmalıydı.
Silah girmeyecekti.
Mehmet Ayaz!
Bir saniye bile düşünmeden gözüme kestirdiğim taş parçasını duvara yasladım. Bana yirmi santim kazandırıyordu ve bu, ellerimi bastırıp kendimi yukarı çekmem için zıplamama yeterdi. Sonrasında bacağımı yukarı attım.
Dondurucu soğuk yüzünden ciğerlerim tıkandı.
Ayağım geri düştü.
TEKRAR LEYLA!
Bahçeye girmek zorundaydım.
Oksijenden yeterince faydalanamadığım için ikinci hamlem de sonuçsuz kaldı.
TEKRAR! TEKRAR! TEKRAR!
Bir ciğer dolusu havayı içime hapsedip zıpladım. Kollarımın titremesine rağmen kendimi salmadan önce bacağımı yukarı attım ve elimi duvarın diğer yanına sarkıttım. Olağan gücümle gövdemi çektim ve tüm acıya rağmen duvarın üstündeydim.
Diğer tarafa dengeli inecek gücüm kalmadığı için yuvarlandım.
Ve bu tek kelime ile canımı kesti.
Acı, karnımın içindeydi.
Döndüm ve dirseklerimden destek alarak ayağa kalkmayı başardım. Aceleyle biraz ileriyi kontrol ettim. Görünürde birileri olmasa da bana oyalanma lüksü tanımazdı. Bir an evvel Mehmet Ayaz'ın iyiliğini teyit etmeliydim.
Dayanması güç ağrıya rağmen birkaç adım ilerledim. Derin nefeslerle doğruldum ve kendime sadece bir saniye tanıdım. Sonrasında devam ettim. Evin arka duvarlarına ulaşıp pencerelerden görülmeyeceğim şekilde yere çöktüm.
Yemin ederim, filmlerde daha kolay.
Çok daha kolay...
Tereyağından kıl çeker gibi kolay...
Şimdi ise korkudan ölmek üzereydim. Soğuktan donmak üzereydim. Acıdan bayılmak üzereydim. Endişeden aklımı kaçırmak üzereydim. Bir yandan da Aras, duygularımı katlıyordu. Akılsızlık edip yaklaşabilirdi. Kendini açık edebilirdi. Hayatını tehlikeye atabilirdi.
Ona bir şey olursa kahrımdan tek bir an bile yaşayamazdım.
Fazla vaktimin olmadığını işaret eden düşünceler dizisi ile harekete geçtim.
Gözümün ucu, duvarın hizasından çıkacak kadar başımı eğdim.
Yerde bir el duruyordu. Kolu, duvarın gerisinde kaybolurken o bedenin kime ait olabileceğine dair ihtimaller beynimin içinde girdap halinde uçuşmaya başladı. Dizlerim ve ellerim üstünde emekleyerek pencerelerin altından geçtim.
Az önceki adam...
Son beş dakikadır göğsüme sıkışan soğuk hava biraz olsun ılıdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damat Kaçırma (Final)
RomanceOlaya hiç bu açıdan bakmadım ben. Hayatım boyunca o kadar çok şey kaçırdım ki... Hayaller, dostlar, mutluluklar, güven, aşk, eğlence... Ama bu adam! Kaçırdığım en iyi şeydi.