Sesler!
Sessizlik...
Birileri yine konuştu.
Daha çok sessizlik...
"Kendine geldi." – "Henüz değil."
Sesler tekrar kayboldu.
Bir tıkırtı vardı kafamın içinde. Kıpırtılar, gerçeğin uyanışını temsil ediyordu ve bu kaçabileceğim bir hareket değildi. Ne olduklarını biliyordum. Neler getireceğini biliyordum. Nereye gideceğini ise kestiremiyordum bir türlü. Bütün doğruların içine araladım gözlerimi. Sayısız silah sesi, elimdeki metalin geri tepmesiyle koluma vuran güç...
Bendim.
O adamı sayısız kez vurdum.
Yere düştüğünden emindim. Kıpırdamadığından... Nefes almadığından... Öldüğünden emindim. Neden tutuklanmamıştım? Neden hak ettiğim cezayı almamıştım? Neden ben... Bir hastane odasındaydım? Bakışlarımı çevirdim. Geride kalan karanlığın arasında yalnızdım. Ne zamandır buradaydım? Ne kadardır uyutuluyordum? Bugün günlerden neydi?
Mehmet Ayaz!
Hızla doğruldum.
Mehmet Ayaz...
Nasıldı?
Neredeydi?
Kolumdaki iğnenin canımı yakmasına aldırmadan bir hareketle söktüm. Delikten başını gösteren kan, tehdit edici değildi. Ayaklarımı yataktan sarkıttım ve kendimi boşluğa iteledim. Dengemi sağlayamadığım gibi dizlerim üstünde kapaklandım. Hadi, Leyla. Onun iyi olduğunu gözlerimle görmeliydim. Hadi, Leyla. İyi olduğundan emin olmalıydım. Hadi. Hadi. HADİ! Yataktan destek alarak kalktım ve titreyen bacaklarım üzerinde durmayı başardım.
Önce bir adım attım.
Denge fonksiyonumu hızla kazanıyordum.
Bir adım daha...
Başımdaki dalgalanma tehlikeli değildi ve sonraki adımlarla kapıya ulaştım. Koridora çıkmamla karşımdaki koltuklardan ayağa fırlayan Yasin'le karşı karşıya geldim. "Mehmet Ayaz!"
"Dinlenmelisiniz."
Dinlenmek falan istemiyordum. Beni durdurmalarını da istemiyordum. Yoluma çıkmalarını da istemiyordum. "Mehmet Ayaz!" Bu koca hastanede onu nasıl bulacaktım? Kaçıncı kattaydım? Kaçıncı kattaydı? Aynı hastanede miydik, onu bile bilmiyordum.
"Bir üst kattalar..."
Şükürler olsun!
Asansörler, görüş alanımdaydılar ve beraberimde Yasin'i sürükleyerek ilerledim. Sadece beş saniyede olsun görmek istiyordum. Beş saniye... Yaşananları anlaması için ihtiyaç duyduğu zaman boyunca uzak duracağıma yemin ediyordum.
Açılan kapılardan kabine girdim.
"Sadi Bey de kendilerine geldiler." Başımı kaldırdım. Bakışlarından bir şeyler sakladığı açıktı. Başka sırları, kontrolsüz gelişmeleri kaldırabilecek ruh halinde değildim. Başımı iki yana sallayarak reddettim. "Amcanız soruşturma kapsamında kendisini ziyaret ettiğinde sizin orada olmadığınızı bildirmiş. Aynı şekilde Mehmet Ayaz Bey de sizin olay mahallinde bulunmanızın imkansız olduğunu belirtmişler." Diyerek devam etti. "Aksi bir kanıt bulunana dek tümüyle suçsuzsunuz."
"Bendim."
Yasin, başını eğdi. "Sanıyorum ki Aras Bey de oradaydılar."
"Bir ilgisi yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damat Kaçırma (Final)
RomanceOlaya hiç bu açıdan bakmadım ben. Hayatım boyunca o kadar çok şey kaçırdım ki... Hayaller, dostlar, mutluluklar, güven, aşk, eğlence... Ama bu adam! Kaçırdığım en iyi şeydi.